|
Işıklar içinde uyu dünyalı

Avustralya’da 2007’de başlatılan “Dünya Saati” etkinliği kapsamında, iklim değişikliği sorununa dikkati çekmek için her yıl mart ayında 170’ten fazla ülkede ışıklar bir saat boyunca kapatılıyor.

Bu yıl 12’ncisi gerçekleştirilecek etkinlik çerçevesinde kentleri ve ülkeleri temsil eden anıtsal yapılar başta olmak üzere binlerce binada ışıklar söndürüldü.


Kampanya, 2008’den bu yana Türkiye’den de destek görüyor.

Ancak ışıkları her yıl bir saat kapatmak bütün dünyada dostlar alışverişte görsün etkinliğinden fazla bir anlam ifade etmiyor.

**

Havayı kirleten kim?

Üretirken zehirli gazları fabrikasının bacasından gökyüzüne salan sanayici ile buna göz yuman devlet.

Suyu kirleten kim?

Aynı şahıslar.

Toprağı kirleten kim?

Yukarıdakiler.

Köylüyü kimyasal gübreye alıştıranlar da onlar, vücudumuzun gıda olarak algılayamadığı milyonlarca ürünü üreterek bize yedirenler de.

Sonra bizi iyileştirmek için ilaç üretip bizi bunlara mahkum edenler de.

Hep aynı zihniyetin sahipleri.

Aralarında Müslümanı da var, Hristiyanı da, Yahudisi de, Ateisti de.

Dinleri, dilleri, ırkları, kültürleri, boyları bosları, cinsiyetleri farklı.

Ancak hepsinin zihniyetleri aynı; Hep kazanmak, hep kazanmak.

Yani “Ben de kazanayım sen de kazan” yok.

Yürürlükte olan kural şu; Sen çalış ben yiyeyim.

**

Bizim hiç katkımız yok mu bu suçta?

Tabii ki var.

Havayı, suyu ve toprağı kirletme konusunda gereksiz ihtiyaçlarımızla, gereksiz tüketimimizle bireysel katkılarımız var.

Su fakiri olmamıza çok az zaman kaldı.

Ama biz hala diş fırçalarken, tıraş olurken, bir kova su harcıyoruz.

Bir abdestte 10 abdestlik su harcıyoruz.

Musluktan su akarken biz aynaya bakıyoruz.

**

Küresel ekonomik sistem fazla ve gereksiz tüketenlerden besleniyor.

Temel ihtiyaçlarını 10’dan 20’ye 30’a çıkaran bizlerden yani insanoğlundan.

İnsanca insan gibi (Müslümanca) yaşamaktan uzaklaştıkça küresel ekonomik sisteme hizmet ederken, insanca yaşamaya çalıştıkça sistemin gücünü azaltıyorsun.

Bozuk düzen bozulmuş insandan beslendiği için bizi sürekli hayvansal (bedensel) ihtiyaçlarına mahkum etmek yani hayvanlaştırmak istiyor.

Bu sayede ayakta duruyor, bu sayede kazanıyor.

Sistemi yıkmak çok kolay.

İnsanca yaşamaya çalışmak .

Bu kadar basit.

**

Gelecek nesillerin havasını suyunu, toprağını, madenlerini çalan hırsızlar yüzünden bugün dünya yaşanamaz hale geldi.

Ekonomiyi çarpık ve dengesiz biçimde küreselleştiren zihniyetin söylediği gibi hedefi insanlığa hizmet etmek ve üretimi paylaşmak olsaydı bugün daha yaşanabilir bir dünyada olacaktık.

Ancak bu sistemin arkasında insanoğlunun doymak bilmeyen hırsı vardı.

**

Bu hırsla havayı kirlettik, gökyüzündeki ozon tabakasını incelttik.

Bu hırsın bedelini, mevsimleri kaybederek, dolu, hortum, sel, fırtına, deprem gibi doğal afetlerle ödüyoruz.

2014 yılından bu yana yıllık zarar oluşturan meteorolojik olağanüstü olay sayısı 500’ün altına inmedi.

2017’de zarar oluşturan meteorolojik olağanüstü olayların yüzde 36’sını fırtına ve hortum, yüzde 31’ini şiddetli yağış ve sel, yüzde 16’sını dolu, yüzde 7’sini kuvvetli kar, yüzde 4’ünü yıldırım, yüzde 1,5’ini çığdan, kalan yüzde 1’i ise diğer afetlerden oluştu.

Rahmet dediğimiz şiirler yazdığımız yağmur bile ya hiç yağmıyor, ya aşırı yağarak sele dönüşüyor.

“İnsan bozulursa her şey bozulur” kuralı işliyor.

**

Eğer bu dünya canlıların yaşaması için kurulmuş ise şayet, o canlıların arasında evcil ve vahşi tüm hayvanlar ve bitkiler de var.

Havada, toprakta, suda bizim ne kadar hakkımız varsa onların da var.

Bencilliğin yeri yok. Bu dünya hepimizin.

  • Pişmaniye’nin hikayesi
  • “Çok uzun yıllar önce İzmit’te nam salan bir tatlıcının yaptığı tatlılar çok meşhurdur.

    Bu tatlıcı ustasının, güzeller güzeli çok şişman bir sevgilisi vardır.Kızı o kadar çok sever ki çıkardığı yeni tatlısının ismini, ‘Şişmaniyem’ koyar.

    Tatlıcı sonunda muradına erer ve evlenir. Ancak evlilik, sevgilisinin kıskançlıkları ve huysuzlukları yüzünden cehennem azabına dönüşür ve ayrılırlar.
  • Evlendiğine pişman olan ustamızın tatlısı da bu olay duyulduktan sonra, ‘Pişmaniye’ olarak anılmaya başlar.” (Cuma akşamı tanıtımı yapılan Bilge Şehir Kocaeli Yemekleri kitabından pişmaniyenin hikayesi)
#Toplum
#Dünya
#Ekonomi
6 yıl önce
Işıklar içinde uyu dünyalı
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı