ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı
Kovid-19 salgınının ABD ekonomisindeki köklü eşitsizlikleri genişlettiğinden şikâyet etmiş ve kadınların erkeklere kıyasla daha fazla iş kaybı yaşadığını söylemiş.
Eşitsizlik derken kastedilen şey toplumsal adaletsizlik.
Yani birilerinin ayrıcalıklı olması.
Birilerinin ayrıcalıklı olması yanlış mı?
Herkesin yeteneklerine göre
olma hakkı var.
Çalışanlarla çalışmayanlar hiçbir zaman bir olmayacak.
Yanlış olan en temel insan haklarındaki eşitsizlik yani adaletsiz dağıtım.
Söylemek istediğimiz şey şu; Bu dünyada herkesin sağlıklı beslenme, barınma, eğitim ve insan onuruna layık yaşama hakkı var.
Doğru olan şey; dünyada hiç kimsenin açlıktan ölmemesi, sokaklarda yatmaması, hastalanınca hastaneye gidebilmesi, okumak isteyince okuyabilmesi.
Ve bu en temel haklara olan erişimdeki eşitsizlik sadece
alanda değil,
gibi en temel alanlarda da yaşanıyor.
Sadece Amerika’ya özgü de değil.
Dünyanın zengin fakir bütün ülkelerinde yaşanan
kronik bir adaletsizlik bu.
Toplumsal adaletsizlik, sosyal haklara erişimdeki eşitsizlik bu yüzyıla has da değil, bütün yüzyılların ana sorunu.
Bu konuda en güncel örnek
.
Kovid-19 aşılarının üretiminden bu yana, en yüksek gelire sahip olan ülke nüfusunun, en düşük gelire sahip olanlara oranla
daha hızla aşılanmış olması aşılara erişim konusundaki eşitsizliğin en son örneği olarak önümüzde duruyor.
Örneğin, İsrail Şubat ayına kadar 70 yaş ve üstü nüfusunun yüzde 84’ünden fazlasına iki doz aşı uygulayarak erken aşılamada dünyada ileri gelen ülkelerden biri oldu.
Diğer bir taraftan, birçok gelişmekte olan ülke aşıya erişimde güçlük yaşadı.
Mart ayından önce ancak birkaç
ülkesi Kovid-19 aşısına erişim sağlayabildi.
Son verilere göre, salgının başlangıcından bu yana 184 ülkede 7 milyar 271 milyondan fazla doz aşı uygulandı.
Küresel olarak son 24 saatte uygulanan aşı miktarı
olarak kaydedildi.
Herkesin aklındaki soru şu;
Hayat ne zaman normale dönecek?
Kovid-19 aşıları hastaneye yatış ve ölümleri önlemede oldukça etkili olsa da, pandeminin son bulması için koordineli bir kampanya gerekiyormuş.
Kovid-19 aşı üretim kapasitesinin istikrarlı bir şekilde artması ve
farklı ilaç firmalarının yeni aşıları piyasaya sürmesi
pandemiyi sonlandırmada umut veren gelişmeler olarak gösteriliyor.
Uzmanlar böyle diyor ama nüfusun yüzde 85’inin aşıları tamamlanan
vaka ve ölüm oranları tavana vurunca tekrar kapanma kararı almasına yönelik “uzman”larımız ne diyecek merak ediyorum.
Üniversitesi’nden Nazrul İslam’ın öncülük ettiği bir araştırmaya göre pandemi birçok ülkede yaşam beklentisini düşürürken
31 ülkede toplam 28,1 milyon yıllık ömrü çaldı.
En fazla ölümler
BD, Rusya, Bulgaristan, Litvanya ve Polonya’da
gerçekleşti.
Yeni Zelanda, Tayvan, Danimarka, İzlanda, Güney Kore ve Norveç hariç her yerde 2020’de hayatını kaybedenlerin sayısı beklenenden daha yüksek oldu.
Kovid kaynaklı ölümlerle kaybedilen yıllar, 2015’te ‘yüzyılın salgını’ olarak görülen grip salgınını 5’e katladı.
Ömrümüzü çalanlar sadece salgın, ya da sorunları gören ama çözüm konusunda adım atmayan siyasetçi ve sermaye sahipleri değil, aynı zamanda piyasada isim yapan “uzman”lar.
deyince de aklıma hep bu hikâye geliyor;
Bir profesör konferans vermek üzere salona girmiş. Ama bakmış ki salonda bir kişi var.
Konuşup konuşmama konusunda tereddüde düşen profesör sonunda adama sorar:
-Buradaki tek kişi sensin. Sana göre konuşmalı mıyım, yoksa konuşmamalı mıyım?
-Hocam ben çobanım, bu konulardan anlamam. Fakat ahıra gelseydim ve bütün hayvanların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim.
Bu sözlere hak veren profesör konferansa başlamış.
İki saatin üzerinde konuştuktan sonra çobana sormuş;
-Ben ahırdaki tek kalan hayvanı beslerdim; ama elimdeki tüm yemi ona verip de hayvanı çatlatmazdım.
Bizim televizyonlar da bu profesörden farksız.
Her akşam ekrana çıkardıkları
pandemi, sağlık, siyaset, ekonomi, spor
“uzman”larıyla izleyicileri çatlatıyorlar.
Hadi biz seyretmiyoruz, evlerinden seyredenler de canları sıkıldığında kanal değiştirip uzman teröründen kurtuluyorlar ama ben en çok
kamera arkasındaki teknik ekibe
üzülüyorum. Onlar kaçamıyorlar.
Allah o arkadaşlara sabır ve kolaylık versin.