|
Küreselleşme ile gelen iş ve aş yolları

Ekonominin küreselleşmesini incelerken küreselleşen ekonominin sermaye sahipleri ile ilişkisi üzerinde duruyoruz.

Şimdi sermaye sahibinden emek sahibine kadar milyonlarca insan ekmek ve kazanç için dünyayı turluyor.

Aslanın ağzında mı midesinde mi olduğunu tartıştığımız ekmek için kimse oturmuyor.

Ekmek ve kazanç nerdeyse insanoğlu orada.

Doğduğumuz yerler artık yaz tatillerinde veya bayramlarda iki üç gün kalmak için gittiğimiz yerler oldu.

* * *

Türk markaları bir yandan dünya modasının başkentlerinde peş peşe mağazalar açarken, diğer yandan hızla gelişen komşu ülkelerde de yerlerini almaya başladı.

Bu çerçevede Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) öncülüğünde Hewa Group''un davetlisi olarak Kuzey Irak''ın önemli ticaret merkezlerinden Erbil''e giden yaklaşık 20 Türk markası yeni yatırım imkanlarını inceledi.

BMD''nin iki gün süren Erbil gezisine Mavi, Koton, Colin''s, İnci, Collezione, Flo, Kiğılı, Opmar, YKM, Zen, Altınbaş, Ayakkabı Dünyası, Bun Design, Çilek Mobilya, Zen Pırlanta, İGS, Tergan, Askı Giyim yöneticileri katıldı.

Erbil, Irak''ın gelişmekte olan kuzey bölgesinde, gelir düzeyi Irak ortalamasının üzerinde olan nüfusuyla ve büyük iş hacmiyle Türk firmaları için önemli fırsatlar barındırıyor. Türkiye sınırına 200 km uzaklıkta ve Türk işadamlarının ve girişimcilerinin vizesiz ziyaretlerine açık.

Kazanç için önce komşudan başlamak doğru bir yol.

* * *

Bir diğer ekmek davası yolu da kaçak işçilik.

Bir dönem bavul ticaretinin merkezi olan Laleli, bugün bebek ya da hasta bakıcılığında neredeyse moda haline gelen Moldovyalı, Ukraynalı, Türkmen ve Gürcü kadınların iş bulduğu modern bir işçi pazarı olmuş.

Bu ülkelerden turist pasaportuyla Türkiye''ye giriş yapanların sayısının yılda 300-400 bini bulduğu belirtiliyor.

Çoğu üniversite mezunu, dil bilen kadınlar ayda ortalama 600 dolara çocuk bakıyor.

Bakıcıların sayılarının 10 bin civarında olduğu tahmin ediliyor.

İş ve aş yolları değişirken değerler ve düşünceler de hızla değişiyor.

Zenginleşiyor muyuz tek kalıptan çıkmış fabrikasyon ürünü haline mi dönüşüyoruz?

Bir Pazar hikayesi

n Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu.

Bakalım neler olacak?

Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar.

Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler.

Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi.

Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu.

Sonunda bir köylü çıkageldi.

Saraya meyve ve sebze getiriyordu.

Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı.

Sonunda kan ter içinde kaldı ama, kayayı da yolun kenarına çekti.

Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü.

Açtı, kese altın doluydu.

Bir de kralın notu vardı içinde.

“Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir” diyordu kral.

Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı.

“Her engel, yaşam şartlarınızı daha iyileştirecek bir fırsattır.”

Haftanın değer kazananları
  • Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve ihracatçı birliklerinin yoğun çabası sonucu yasal bir statüye kavuşması.

  • Türk Telekom''un hayata geçirdiği E-Fatura Ormanları projesi.

    Haftanın değer kaybedeni
  • TÜSİAD, demokratikleşme süreci ve AB''ye uyum kapsamında “asker-sivil yargı” ayrımına yönelik düzenlemede aceleci bir adım atılmasının, yeni gerilim alanlarının doğmasına yol açacağı uyarısıyla.

    Herkes kendi kaderinin demircisidir. Alman atasözü
  • 15 yıl önce
    Küreselleşme ile gelen iş ve aş yolları
    Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
    i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
    İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
    Enerjide bağımsız olmak
    Târihin doğru yerinde durmak