Kurban Bayramı'nın ardından uzun bir yaz dönemini noktaladık.
Piyasalar açıldı, okullar açıldı.
İşi olanlar işe, öğrenciler okula döndü.
Sahilleri bu yıl geciken Ruslara bıraktık
Okulların açılmasıyla unuttuğumuz eğitim sorunları yeniden tartışılmaya başlandı.
Tartışma ortamında çok sayıda rutin fikir, öneri ve eleştirilerin yanında orijinal görüşler de bulunuyor.
Eğitimle ilgili tartışmalar bu kadar yoğunsa bu alanda bir ağrı bir sancı var demektir.
Kiminin sancısı cüzdandan giden para, kiminin sancısı cüzdana girerken azalan para.
Kiminin sancısı çocukların geleceği, kiminin sancısı da kendi geleceği.
Önerilerin bazıları mizahi olarak matrak gibi görünse de derin bir yaraya parmak bastığı için önemli.
Vatandaş eğitim hakkında ne düşünüyor bakalım;
*
Öğrenci nedir?
16 yıl uzunluğunda, 5632 hafta çapında, 192 ay genişliğinde, ''
'' ile uyanıp, '
ile güne başlayan, Disiplin ile uslanan..
, forma ile süslenen.. Eski model 6 ders, 5 teneffüs gücünde, hocaların itmesi, müdürün geri tepmesine alışan.. cetvel ve elle dayak yiyebilen...
arasına sıkıştırılmış, çanta ile bağlanmış...
Bir gün okul bitecek diye kandırılmış.. Allah'ın en aciz kuludur...
*
Oğlumun okulu (özel) başladı.
Verdiğimiz ücret ışığında beklediğim eğitmen kadrosu şöyle:
Matematik: Einstein, Kimya:
Beden Eğitimi:
*
Apartman üniversiteler şimdi olmasa bile
sonra ülkenin en önemli gündemi olacak.
Bol keseden verilen unvanlarla bilim yapamazsınız.
Çok üniversitemizin olması önemli değil nitelikli üniversitelerimizin olması önemlidir.
Neredeyse ad ve soyadını doğru yazabilen herkesi üniversiteli yapacaklar.
Ve maalesef buralara giden genç beyinler de
olarak değil de, aile baskısından kurtulmanın birer aracı olarak görmekteler.
Bu sonradan çok önemli sorunlar çıkaracaktır.
*
Üniversite, ileriki yıllarda rahat para kazanabilmenin,
bir işe sahip olmanın birer aracından ötede değil.
Elbetteki istisnalar mevcut.
Üniversiteyi sosyal ve fen bilimlerinde
çalışabilecek,
olabilen,
çalışmaları şartsız desteklenen kurumlar yapmadığımız müddetçe iyi para kazanmanın aracı olmaktan öteye gidemez üniversitelerimiz.
Yani velhasılı kelam mesele çok boyutlu,
Düzeltilir mi? Zor ama mücadeleye devam.
*
Bu örnek de eğitimin sadece okulda olmadığını, sana bağlı olduğunu ve hayat boyu sürdüğünü gösteren güzel bir örnek:
80 yaşında
İngilizce'yi öğrendiğinde 44 yaşındaymış.
49 yaşındayken kendi pandomim grubunu kurmuş.
50 yaşında spora başlamış.
57'sinde kendi tiyatro disiplini olan
i hayata geçirmiş. 67'sinde sinema oyunculuğuna başlamış.
Her ne yapmak istiyor da başlayamıyorsanız, bahaneniz yok, sızlanmayın.
*
Pazartesi günü İETT otobüsleri ücretsizdi ya. Sabahleyin bindik İETT aracına. Şoför,
demekten bıkmış herhalde istanbulkartın basıldığı yeri büyük bir bantla kapatmış.
Ama günlerin getirdiği alışkanlık var. Arabaya binen bir vatandaş kartı uzattı, basacak ama kart yeri kapalı, şoföre doğru baktı. Şoför basma dedi.
Vatandaş istanbulkartının basıldığı yerin üstündeki bantı kaldırdı ve kartı basıp arkaya doğru geçti.
Ya da bas dedi zannetti.
Şoför şaşkın, biz şaşkın, baktık ve gülmeye başladık.
*
Ne demiş şair,