|
Sermaye halktan kopuk

Böyle bir ülke var mı dünyada. İşçisi, köylüsü sağcı (muhafazakar) olacak.

İşvereni, yönetici kademesi, bürokratı, müzisyeni, sanatçısı, subayları, yazılı ve görsel basını solcu (CHP tarzı) olacak.

İşçisi, köylüsü, memuru ilahi ve türkü dinleyecek. İbadetlerine ve örfüne önem verecek.

İşvereni, yöneticisi, müzisyeni, sanatçısı, subayı, ve medyası bunlardan rahatsız olacak.

Kapitalist ülkelerde çalışanlar solcu, işverenler sağcıdır.

Bizde tam tersi.

Üsküdar''da karşılaştığım Çağlayan mitingine katılan bir grubun sokaktaki insanlara düşmanca bakışlarını görünce, bu kutuplaşmaya zemin hazırlayanların ülkeye ne büyük kötülük yaptıklarını derinden hissedip büyük bir üzüntü hissettim.

Geçen hafta Amasya''ya bağlı Merzifon ilçesinde kurulan Organize Sanayi Bölgesi''nde faaliyet gösteren birkaç tane fabrikayı ziyaret ettik.

7 ortaklı bir fabrikanın sahipleri gazetecileri tesiste gezdirdikten sonra ikram için bir salona aldılar.

Ortaklardan biri gazetecilere dönerek, "Tesislerimizi nasıl buldunuz, eksiklik veya hatalarımız var mı" diye sordu.

İşadamını samimi olarak gördüğüm için, "Evet tesisin eksik olan bir tarafı var" dedim.

-Söyleyin, dedi.

-Toplam 500 kişinin çalıştığı bir yerde ibadet etmek isteyen insanlar için küçük bir mescid bile yok.

İşadamı, fabrikanın böyle bir eksiği olduğunu sanki ilk kez duyuyormuş gibi mi yoksa, mescidin olmamasının eksik olarak görülmesine mi şaşırdı bilmiyorum ama çok şaşırdı.

Cevap vermekte zorluk çekince onu rahatlatmak için konuşmaya devam ettim: "Anadolu''da yatırım yapmanız çok güzel, ancak fabrikada çalışan 500 kişinin içinde hiç mi günlük ibadetlerini yerine getiren yok? Çalışanlarınızı soyunma odalarında gizli saklı namaz kılmak zorunda bırakırsanız kurumsal kültürü oluşturamazsınız."

İşadamı dinledikten sonra herhalde hala şaşkınlığı geçememiş olacak ki, "Mescid bizim gönlümüzde" dedi.

-Senin gönlündeki mescidin çalışanlara faydası var mı. Onlara fabrika içinde 4 veya 5 kişinin kılabileceği kadar bir yer lazım, deyince, işadamı, işçilerden talep olduğu takdirde mescid açacaklarını söyledi.

Evet. Herkesin toplumsal uzlaşma anlayışı, kırmızı çizgileri, öncelikleri, barış içinde yaşama şartları farklı.

"Halka rağmen halk için" zihniyeti hala kayıtsız şartsız egemenliğini sürdürüyor.

Elit küçük bir zümre Cumhuriyetin temel değerlerini tekelinde zannediyor.

Uzlaştığımız tek konu futbol belki de.

Biz yerli siz yeşil sermayesiniz.

Biz özde laikiz siz sözde laiksiniz.

Biz çağdaşız siz gericisiniz.

Biz aydınız siz bağnazsınız.

Biz Atatürkçüyüz siz sözde Atatürkçüsünüz.

Biz çoğunluğuz siz azınlıksınız.

Biz demokratız siz irticacısınız.

Biz cumhuriyetçiyiz siz şeriatçısınız.

Siz yönetemezsiniz biz yönetiriz.

Toplumsal uzlaşma ancak benim istediğim şekilde olursa olur.

Böyle bir zihniyetle uzlaşma şansınız var mı?

Var ama Milli Piyango''da büyük ikramiye çıkma şansı kadar.

Onlar gibi düşünecek, onlar gibi giyinecek, onlar gibi içeceksin.

Onların kırmızı çizgileri olacak seninkiler çiğnenecek.

Onların dedikleri hukuki olacak seninkiler çağdışı.

Onlar yönetecek sen yönetileceksin.

Bediüzzaman bu durumu şu veciz cümle ile tarif ediyor: "Aç canavara tahabbub (kendini sevdirme) canavarın merhametini değil iştahını açar, üstelik bir de diş kirası ister."

Feministim diyen kadınlar özgürlük uğruna bıyık takacak ama başörtü takmayacak

Sandığa giden halkı, "Göbeğini kaşıyan adam" olarak görecek.

Böyle uzlaşma olmaz. Tek çare herkes hukuka saygı duyacak ve birarada yaşanacak. Yani ya bu deveyi güdeceğiz ya da bu deveyi güdeceğiz.

17 years ago
Sermaye halktan kopuk
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset