|
TÜSİAD"ın 3 kaygısı

Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Mardin''de Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu TÜRKONFED''in Başkanlar Konseyi toplantısında, Ergenekon davasını, “Ülkemizin aydınlatılmaya muhtaç şiddet ve faili meçhul davalarla birlikte muhtemel darbe ortamı yaratma girişimlerini yargılamak iddiası ile yola çıkan bir davadır” biçiminde tanımladı.

Bu herkesin hemfikir olduğu bir tanımlama.

Ancak Başkan asıl söylemek istediğini konuşmanın sonuna saklamış.

Şöyle devam ediyor, “Bu haliyle TÜSİAD olarak çok önemsediğimiz bir davaydı. Ama davanın gerek soruşturma, gerekse yürütülme yöntemlerine ilişkin toplumda ciddi kaygılar oluşmaya başladı.”

Toplumun hangi kesiminde kaygılar başladı acaba?

TÜSİAD Başkanı bunun cevabını da hemen veriyor.

“Bu süreçte bu dernek ve vakıfara destek veren aralarında çok sayıda TÜSİAD üyesinin de bulunduğu bağışçılar rencide olmuştur.”

“Toplum ciddi kaygı duyuyor” derken TÜSİAD''ın ÇYDD''ye bağışçı üyelerini kastediyormuş.

Acaba, birinci dalgadan 12. dalgaya kadar yargı sürecinde tarafsız kalan siyaset ve iş dünyasından bazı kesimler Ergenekon dalgasının ÇYDD''ye ve Üniversite''ye uzanmasından neden bu kadar rahatsız oldular?

Bu sorunun cevabı önemli.

TÜSİAD, MHP, CHP ilk kez Ergenekonla bu kadar ilgilendiklerine göre bu davanın en yumuşak karnı STK''lar ve Üniversiteler.

***

Büyük patronların ikinci endişesi küresel krizin Türkiye''ye (yani kendilerine) olumsuz etkileri.

Tabi, beklentileri hep hükümetten.

Özelleştirilen Erdemir''in kurtuluşu çalışanların ücret indirimine kaldıysa düşünün patronların ne kadar fedakarlık yaptığını.

IMF''den gelecek paranın paylaşımının da büyük patronların en büyük endişe kaynağı olarak durduğu görülüyor.

***

Aslında TÜSİAD''ın esas kaygısı ve odaklanması gereken konunun Başkan Yalçındağ''ın dikkat çektiği AB süreci olması gerekiyor.

Türkiye''nin küresel rekabet gücü yüksek bir demokrasi ile beraber ilerleyebilmesi için, AB üyeliği için gereken adımların ertelenmeden atılması gerekiyor.

Ne Ergenekon ne Kıbrıs problemi, ne de bazı AB liderlerinin tutarsız ve konjonktürel yaklaşımları bu yönelimi etkilememeli.

***

TÜRKONFED Başkanı Celal Beysel gibi iş dünyası, Türkiye''nin bir değişim sürecinden geçerken toplumun bir kamplaşma içine itildiğinden kaygı duyuyorsa bu haklı bir kaygıdır.

Ve kamplaşan her kesimin bu kaygıyı ciddi olarak hissetmesi gerekir.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal''ın anladığı gibi olmasa da “Ergenekon, efsanedeki gibi Türkiye''nin çıkış yolu olacaktır” sözüne yüzde yüz katılıyorum.

Okuyucunun “Hadise”ye bakışı

“TRT, AKP ve Hadise” meselesine keşke daha çok yazar ilgi ve cesaret gösterebilseydi.

1- TRT devlet kurumu olarak kültürümüzün, ahlakımızın v.s. korunmasına yönelik bir program uygulamıyor.

2- Halk AKP''ye sadece alternatifi yok diye oy vermedi, bana göre daha çok açıkça görülen toplum yapımızın bozulmasını belki durdurabilir umuduyla oy verdi ama bunu ne AKP''nin kendisi ne de aydın ve yazar çevresi görebildi.

3- Hadise kızlarımıza örnek model olmamalıdır. Mini etek giyip kıçını sallayarak İngilizce şarkı söyleyen biri Türk kızını temsil etmemeli. Selamlar, C. Güner Gük

STK''ların görmediği çocuklar

Bahçeşehir Üniversitesi tarafından hazırlanan araştırmanın çarpıcı sonuçlarına bakılırsa STK''lar siyasetle uğraşmaktan bu çocukları çağın dışında unutmuş;

“Türkiye''de 320 bin çalışan çocuk var. Okula devam etmeyen toplam 125 bin çocuğun 30 bini hiç okula gitmemiş.

Çocukların 204 bini ücretsiz aile işçisi, 109 bini yevmiyeli. erkek çocukların yüzde 50''si, kızların yüzde 72''si tarlada çalışıyor. Geriye kalanlar düzenli işyerlerinde çalışıyor.

Bu çocukların 2030 yılında 25-35 yaş aralığında olacakları göz önünde bulundurulunca durumun vehameti ortaya çıkıyor.

Köhne fikirler paslı çivilere benzer. Kolay kolay yerlerinden sökülmez. Cenap Şahabettin
15 yıl önce
TÜSİAD"ın 3 kaygısı
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler