|
Başarı öyküsü arıyorsan Ahmet Midhat Efendi’ye bakacaksın

İş dünyasında ün yapmış özellikle yabancı isimlerin başarı hikayeleri hepimizi etkiler ve birçoğunun hikayelerini biliriz. Oysa başarı öykülerinin yerlileri de çoktur. Ahmet Midhat Efendi bunlardan biri.

Vakıfbank Kültür Yayınları'ndan çıkan Fazlı Arslan tarafından yazılan “Ahmet Midhat Efendi ve Mûsikî” adlı kitapta ünlü yazar, gazeteci yayıncının müzik konusundaki oldukça doyurucu makalelerine yer verilmiş.

**

1844 yılında İstanbul’da doğan Ahmet’in başarı hikayesi babası çok küçük yaşta Mısır Çarşısı’nda bir aktarın (aslı attardır) yanına boğaz tokluğuna çırak verdiğinde başlıyor.

Ustasının hanımından ve ustası ile babasından yediği dayaklarla işe devam eden küçük Ahmet bu durumdan kurtulmanın tek yolunun okumak olduğunu anlıyor.

Bu arada padişahın çevresinden macun ve şifa için özel karışım talepleri istenmesinden aktarlığı da oldukça ilerlettiği anlaşılmaktadır.

Gelen müşterilerin eğitim seviyeleri, bilgi ve görgüleri onun okumaya ve bilgiye olan aşkını iyice alevlendirmiştir.

Komşu esnaftan birine rica eder ve geceleri ondan ders almaya başlar.

Altı ay sonra ders aldığı esnafın ölmesi onu durduramaz.

Galata’da yabancı bir esnaftan sabah akşam dükkanını süpürmek karşılığında Fransızca dersi alır.

Kısa sürede konuşması, hareketleri ve düşünceleriyle Mısır Çarşısı'nın en bilgili insanlarından biri olur.

Ustası, ustasının hanımı ve babası dayak atmayı bırakır ve küçük Ahmet’e hürmet etmeye başlarlar.

13 yaşında babası ölünce Vidin’de (Bulgaristan’da bir kasaba) memur olan üvey ağabeyinin yanına gönderilir. Resmi eğitime orada başlar.

Sonra ağabeyinin görevi gereği Mithat Paşa ile beraber önce Niş Valiliğine sonra Tuna Vilayeti'ne gider.

Tuna’da memurluğa başlar. Bir gazetede yazığı yazılar Mithat Paşa’nın dikkatini çekince Paşa’nın sevgisini kazanır ve Ahmet Midhat adını alır.

Tuna’da Dragan efendiden Fransızca'sını ilerletirken, Hacı Salih efendiden Arapça ve Farsça öğrenir.

Bağdat’a memuriyete gelince Doğu'yu yakından tanıma fırsatı bulur.

Bağdat’ın önemli isimlerinden dini ve felsefi ilimleri öğrenmek için dersler alır.

Ağabeyinin ölümü üzerine ailenin geçimini sağlamak için İstanbul’a dönmek zorunda kalır.

Birçok gazetede yazılar yazarken, hayali gazete sahibi olmak ve kitap yazmaktır. Devir, Bedir ve İttihat gazetelerini kurar ama bunların ömrü kısa olur. Daha sonra 30 yıl sürecek olan Tercüman-ı Hakikat gazetesi onun yazılarının çoğunun adresidir.

60 yaş civarlarında gazeteciliği ve yazarlığı bırakır ama ölümüne kadar Dar’ül-Fünun’da (İstanbul Üniversitesi) dünya tarihi, felsefe tarihi, dinler tarihi ve pedagoji dersleri verir. 200’ün üzerinde yazılı eser sahibidir.

68 yaşında kalp krizinden hayata veda eder. Mezarı Fatih Cami bahçesindedir.

**

Çok yönlü çok farklı bir insan Ahmed Midhat.

İlgilenmediği alan yok neredeyse. Bir ara tıbba bile merak sarmış o kadar kendini yetiştirmiş ki reçete yazacak hale gelmiş.

Müzik alanında da öyle.

Oğlunun alaturka müziği mi alafranga müziği mi daha çok seviyorsun sorusuna verdiği cevap muhteşemdir;

Mûsikî bir zevk daha doğrusu bir ruh meselesidir. Bu zevkin ilk tohumları beşikte atılır. Annem beşiğimi sallarken ninniyi Hicaz makamında söylediği için otuz makam içinde en çok sevdiğim makam da Hicaz makamıdır. Ama alafranga, teknik cihetinden alaturka musikiden zenginmiş.

Bize ne?

Yazar bunu der ama alaturka müziği de topyekün reddetmez.

Ruhunu okşayan her müziğe evinde de ruhunda da yer verir.

**

Yanlış yaptığında oğlunu bile görevden alacak kadar da hakperest birisidir. Ülkeyi geri kalmışlıktan kurtarması için Midhat Paşa’ya yazdığı uzun mektup da muhteşemdir;

Mektubun son kısmında şöyle seslenir; “Sen mektep yap eğer okumazsak kabahat bizim. Sen fabrikalar, numune çiftlikler yap işlemezsek kabahat bizim. Sen şan ve azamet-i milliyeyi muhafaza için cenge sevket. Kırılıncaya kadar cenk etmezsek yalnız kabahat değil namussuzluk bizim!”

**

Arka cebinde tabancası, ceketinin bir cebinde Figaro gazetesi diğer cebinde müsvedde kağıtları olan, ütü yüzü görmemiş ceket ve pantalonu, kolasız gömlek, solmuş bir siyah kravatı ve dağınık saçlarıyla dönemin kendine has insanlarından biriydi.

Cemil Meriç’e göre Ahmed Mithat, tek kişilik akademi, El-Biruni soyundan ansiklopedist bir kafa, Doğulu kalan tek müstağriptir (Batılı).

#Ahmed Mithat
#Ansiklopedist
#Figaro
3 yıl önce
Başarı öyküsü arıyorsan Ahmet Midhat Efendi’ye bakacaksın
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı