Ömrü hapishanelerde ve sürgünde geçen
, cumhuriyet, ve hürriyet kavramlarını böyle tarif ediyor.
Bediüzzaman Said Nursî 1935'te talebeleriyle birlikte tutuklu olarak yargılandığı
cumhuriyet hakkındaki fikrini açıklarken kendisini
olarak tanımlıyor ve o dönemde adına cumhuriyet denilen rejimin
olduğunu söylüyor.
Ona göre arılar ve karıncalar da cumhuriyetçidir.
*
olmak üzere üç devir yaşamış, yaşadığı dönemde Osmanlıdaki hürriyet tartışmalarına bizzat katılmış.
Divan-ı Harb-i Örfî adlı eserinde Cumhuriyeti üç temel esasa dayandırıyor:
Ona göre Kur'ân'ın dört esasından biri adalet.
“Onların aralarındaki işleri meşveret iledir
ve “İşlerde onlarla iştişare et”
âyetlerini parlamenter sisteme delil olarak sunuyor.
Ona göre, meclis Cumhuriyet idaresinin vazgeçilmez bir unsurudur.
Ancak fikir hürriyetine ve şer'î meşverete dayanan meclis, temsil ettiği milletin fikrine, kalbî, manevî hislerine tercüman olabilmelidir.
*
Ona göre
diyerek keyfi, kanun dışı, baskıcı uygulamaların Cumhuriyet idaresi ile bağdaşmadığını vurguluyor.
Kuvvet kanunda olmalıdır, yoksa istibdat (baskı, zorlama) ortaya çıkar.
prensibine dayanarak; istibdad-ı mutlaka Cumhuriyet namı vermenin
olduğunu söyler.
Cumhuriyet adı altında yapılan zulüm ve baskılar cumhuriyetten değil, kafalardaki cehaletin zulmetinden kaynaklanır.
*
'Başkasına zarar vermemek şartıyla insanın, hatta sefahet ve rezalet de olsa, her istediğini yapması' şeklinde tarif edenlere karşı çıkar.
Nefsin her türlü çirkin arzularına uyarak sefihçe her istediğini yapabilmeyi
İnsanları hayvanlaştıran, maddî manevî her türlü hastalığa yol açan bir hürriyetin, gerçek anlamda bir hürriyet olamayacağını söyler.
*
tespiti muhteşemdir.
Ne kadar çok iman o kadar çok hürriyet, ne kadar az iman o kadar çok kölelik ve despotluk.
Neden?
Çünkü Allah'ı tanıyan bir kişi başkasının baskısını ve istibdadını kabul etmeyeceği gibi; bilerek hiçbir insanın hürriyet ve hukukuna da tecavüz etmez.
*
Ona göre Hürriyet düşüncesi
de canlandırmaktadır.
Aileden, okula, mahalleye, şehre, ta ülkeye kadar her dairede hürriyetin etkisinin görülmesiyle sağlam,
oluşur.
Ona göre, Müslümanların ayaklarına konulmuş çeşit çeşit istibdatların zincirlerini açacak ve
ayağa kaldıracak en önemli iki unsurdan biri hürriyettir
*
Ona göre başkasının hakkını tanımayan hürriyet yani özgürlük ya istibdada (diktatörlüğe), ya nefsin kölesi olmaya, ya canavarcasına hayvanlığa, ya da medenîlikten uzak bir vahşiliğe dönüşür.
Bugün dünyayı esir alan
da budur.
*
Sonuç olarak,
dayanır.
Dün sosyal medyada yaşanan cumhuriyet kavgasından da anlaşılacağı üzere, biz cumhuriyetin tarifinde anlaşamadığımız sürece adam olamayız.
Söze, Münazarat adlı eserinde tarif ettiği Hürriyet (Özgürlük) hakkındaki muhteşem tespitiyle nokta koyalım:
Hürriyet, Allah'ı daha iyi tanımak için insana verilen eşsiz bir ayrıcalıktır.
ve her insan hürriyet sevgisiyle padişah olmaya çalışmalıdır.
Herkes onun gibi
diyebilmelidir.