|
Deli Anne’nin İskoçya Günlükleri-2
Burası İskoçya:

İlk taşındığımızda yan komşumuz tanışmaya geldiğinde ben üstünkörü Mümine, dedim geçtim.

Alışmışım çünkü.

Zaten az duyulmuş bir isim, ilkokuldan beri Emine, Mine, Nurgül, Nevin bile diyen olmuş.

Ama o komşu tekrarlattı ismimi.

Heceler misin, dedi.

Anlayamadım o anda.

Sonra bizden isimlerimizi yazmamızı rica etti bir kağıda.

Yazdık verdik.

Ve bizi her gördüğünde hepimize ismimizle

hitap etti.

*

Camcı abimize dönersek, hem selam veriyor, hem ismimizi belliyor, hem havadan sudan sohbet ediyor, hem çalışırken mutlu.

Çok önemli bir şey bu!

Ben bu abiyi gördükten sonra hayata bakışım değişti.

Gerçekten!

Bir gün baktım abiye uzaktan işini yaparken, eşime döndüm dedim ki: bunca yıl kendimizi öldüresiye çalışıyoruz, okuyoruz, yarışıyoruz, berbat sınavlarda kıran kıran mücadeleye giriyoruz, çocukluk geçiyor, oyun çağını esir gibi geçiriyoruz, gençliğimiz sınav hazırlığı, üniversite kazığı ile geçiyor.

Ne uğruna!

Bir şu abinin saçtığı enerjinin sıcaklığına, mutluluğuna bak, bir de büyük, büyük (!) şirketlerde öldüresiye çalışan adamların mutsuzluğuna ve olumsuzluğuna.

*

Ben ki isteyerek İstanbul Teknik Üniversite'ne girdim, isteyerek Matematik Mühendisliğini yazdım ve okumaya hak kazandım.

Geçenlerde o yıllarda tuttuğum günlüğümü buldum, aman Ya Rabbi okuyamadım, öyle bunalım, öyle sıkıcı ki.

Hep derim hala derslerden kaldığımı görürüm rüyalarımda ve kan ter içinde uyanırım uykularımdan.

Ne uğruna!

*

Oysa şu camcı abi! Öyle neşeli, öyle mutlu ki!

Yaptığı işten memnun, tatminkar.

Zaten burada genel olarak insanlar böyle.

Abim İstanbul'dan buraya bizi ziyarete geldiğinde ilk söylediği şey bu olmuştu; insanlar mutlu burada.

Adam boyacı, badanacı, okula çocuğunu almaya geliyor, üst baş boyalı, umurunda değil ne onun, ne çocuğunun, ne etrafta olanın.

Olmamalı da zaten.

Anneler tezgahtar, çalıştıkları mağazanın kıyafetleri ile geliyorlar, kimi okulun işlerini yapıyor, zerre kadar gocunmak yok bundan…

Gocunmamalı da zaten.

Ama… ama… Ya bizde?

Bir devlet okulunda bile anneler yarışıyor birbiri ile.

Çocukları üzerinden yarışmanın ağırlığı ise düşünürken bile eziyor beni.

*

Ne olur dedim eşime, insan şu camcı abi gibi olsa.

Hal diliyle azıcık aşım, kaygısız başımın en güzel örneği işte.

İnsan tatminkar olsa..

Aslolan yatlar, katlar, mevki makam, arabalar değilse ki değil, aslolan;

Bilmek, Bulmak ve Olmak ise ki öyle, bu zavallı çırpınışlarımız ve kendimizi öldüresiye hırslarımız, çalışmalarımız niye!

Aslında ne kadar basit hayat!

Hepimiz üniversite okumak zorunda değiliz, hepimiz doktor, mühendis olmak zorunda değiliz, çok isteyenler olsun elbette (tabii çocuğa manevi her türlü baskıyı uygulayıp aman o istiyor demeyi kastetmiyorum burada) ama tüm çocuklar bu yarışta olmak zorunda değil!

Çok acıklı bir haldeyiz, çok üzülüyorum gördükçe!

Öylesine kıran kırana bir mücadele var ki çocuklar tatminsiz ve mutsuz, aileler mutsuz, gençler mutsuz, çalışanlar mutsuz.

Çoğunluk böyle olduğu için, bunu normal hal olarak addedip biz de bu çarka su taşımak zorunda değiliz.

*

Benim tek bir arzum var artık çocuklarım için; inşaallah kaybetmem bu hissiyatı:

Ne iş yaptıkları değil, neyi, nasıl ve ne için yaptıkları önemli olsun.

Çalışsınlar ama sadece zaten kendilerine akmakta olan rızığa hürmeten, verene hürmeten çalışsınlar.

Hani diyor ya Mesnevi Sohbetlerinde Fatih Çıtlak Hoca, az kıpırda Ya Hu! Onun gibi tıpkı…

Hem tembellik marazına ve haramına bulaşmamak için çalışsınlar…

Allah çalışmayı sevdiği için çalışsınlar…

Alınacak dünyevi payeler asıl gayesi olmamalı insanın.

Hepsini soyunup gideceğimiz o günde neyi yanımızda götüreceğiz ki manadan; iyi ve güzel eylemden başka!

Kaynak: Deli Anne'nin İskoçya Günlükleri

*

Yarın okullar açılıyor.

Bugünü çocuklarımıza, ailemize ve iş hayatımıza bakışlarımızı bir kez daha değerlendirme zamanı olarak geçirelim.

Belki bir yerlerde yanlış yapıyoruzdur.
#İskoçya
#Fatih Çıtlak
#Emine
9 years ago
Deli Anne’nin İskoçya Günlükleri-2
Kara dinlilerle milletin savaşı
Anadolu nerede başlar, nerede biter?
Telfik ve kadının boşama hakkı
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek