|
Elden gelen öğün olmaz o da vaktinde bulunmaz

Koronavirüsün yeni türü Covid-19 ile başlayan küresel salgın, Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Akın’ın dediği gibi 2 saat sürüp biten tek bir film değil, uzun süre devam edecek olan can sıkıcı bir dizi film.

Eğer bu salgın uzun sürecekse gıdada başkasının eline muhtaç olmayacaksın.

Yani bundan sonra iki stratejik alanda kendi kendine yetmek gerekiyor; sağlık ve sağlıklı gıda.

Sağlık konusunda gerek hizmet gerek teknik olarak yabancı ülkelerden iyi olduğumuzu gördük.

***

Peki sağlıklı gıdada durum nasıl?

Onu da Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) ve Ekonomik İşbirliği Ülkeleri Tohumcular Birliği (ECOSA) Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Akcan Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) üyeleriyle online buluşmada anlattı.

EGD üyeleri sordu, TÜRKTOB ECOSA Başkanı Savaş Akcan cevapladı;

Salgın küresel ekonominin yönünü nasıl değiştirecek?

Başlarda bir sağlık sorunu olarak görülen Covid-19 artık ekonomik, sosyal ve siyasi boyutlarıyla daha çok konuşulacak.

Uluslararası raporlara göre 55 ülkede 135 milyon kişinin gıda güvencesi açısından kriz düzeyinde ya da daha kötü durumda.

Salgın nedeniyle tarımsal üretim ve gıda tedariki zorlaştı ve daha pahalı hale geldi.

Küresel düzeyde ‘gıda milliyetçiliği’ başladı.

Ülkeler kendi stoklarını muhafaza etmeye öncelik verdiler.

***

Tohum üretiminde kendi kendimize yetiyor muyuz?

Yüzde 100 yerli ve milli tohumlarımızdan, tahıl ihtiyacımızın yüzde 70’ini, baklagillerin yüzde 97’sini, çayır-mera ve yem bitkilerinin yüzde 92’sini ve sebzelerin yüzde 60’ını karşılıyoruz.

Mısır, ayçiçeği, şekerpancarı, pamuk ve patateste tohum açığımız var.

***

Küresel salgını Türk tarımı için bir fırsat olarak nasıl değerlendirebiliriz?

Avrupa’da tarımsal üretimin yoğun yapıldığı ülkeler, aynı zamanda Covid-19’dan en çok etkilenen ülkeler.

Yaş sebze-meyve başta olmak üzere Avrupa’yı biz doyurabiliriz.

Tüm dünyaya tohum ihraç edebilmek için, Türki Cumhuriyetlerde tohum üretebiliriz.

Türkiye’de gıda krizi bekliyor musunuz?

Ülkemizde gıda güvencesi açısından kıtlık düzeyinde bir sorun yaşanmasını beklemiyoruz.

Çiftçiye nasıl bir destek gerekiyor?

Toplam 21 ilde belirlenen ürünlerin tohumlarının yüzde 75’i hibe olarak üreticiye verilmeli, hazine arazilerinin tarıma açılması gibi pilot projeler tüm Türkiye’de yaygınlaşmalı, girdi maliyetleri düşürülmeli, çiftçilerin borçları yapılandırılmalı hatta silinmeli.

Bu aşamada çiftçi ne yapmalı?

Çiftçi ithal tohum almayı tercih ediyor. Kendi tohumlarımızı kullanırsak tohumculukta dünya sıralamasında daha iyi noktalara geliriz.

***

Tohumculukta son veriler nasıl?

Sadece 15 milyon dolarlık bir açığımız kaldı.

İhracatın ithalatı karşıma oranı yüzde 92’ye ulaştı.

91 ülkeye tohum ihraç ediyoruz.

Türkiye ürettiği fidanların yüzde 40’ını ihraç eder konuma geldi.

Sebze üretim sektöründe son 10 yılda üretim 100 kat arttı.

Örtü altı sebze üretiminin fide ihtiyacının tamamını karşılıyoruz.

Süs bitkileri sektörü ise küresel salgın sürecinde çok büyük darbe yedi. Yaklaşık olarak 1 milyar TL’lik çiçek çöpe gitti.

500 bin kişi bu işten ekmek yiyor.

***

Tohumculukta İsrail’e bağımlılık iddialarına ne diyorsunuz?

İthalatta en çok ürün aldığımız yerler; Kanada, ABD, Hollanda gibi ülkeler.

1,5 milyar dolarlık bir üretim kıymeti olan tohumculuk sektöründe 2019 senesinde 183 milyon dolarlık bir ithalatımız oldu.

Bu ithalatın içerisinde İsrail’in payı 12 milyon dolar.

Tohumda İsrail bağımlılığı yalan.

***

Genetiği değiştirilmiş tohumlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

GDO’lu bir mısırın kalorisi, şekeri, proteini hesaplanıyor ama bunu tüketen insanlarda 15-20 yıl sonra nasıl bir durum olduğu konusunda dünyada yapılmış bir araştırma yok.

GDO’lu tohum üretimini elinde bulunduran tohum tröstleri araştırmayı yaptırmıyorsa ya da araştırmayı yapıp kamuoyu ile paylaşmıyorsa ben de endişeye kapılıyorum.

Bilmediğim sonuçtan da çekiniyorum. Bilmediğim için de ülkemizde GDO’lu tohuma engel koyulmasına katılıyorum.

***

Koronavirüs salgını bize şunu gösterdi: İstediğiniz kadar paranız olsa dahi sağlıkta ve gıdada yurtdışına bağlı yaşayamazsınız.

Dolayısıyla temel ihtiyaçlarda kendi kendinize yetmek zorundasınız.

Eskiler ne derdi; Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz.

#Koronavirüs
#Çiftçi
#Tohum
#GDO
4 yıl önce
Elden gelen öğün olmaz o da vaktinde bulunmaz
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...
IBAN veren esnafın katli vacip mi?