|
Gidişata bakıp üzülme, sabır acıdır, meyvesi tatlıdır
7 Haziran genel seçiminde milletvekilliği kazananlar dün Mecliste yemin ettiler. Bundan sonra herbiri devlet hizmetine en üst makamlarda devam edecek.

Peki devlet hizmeti nasıl birşeydir?

Bu hizmetlere neden talip olunur gibi çok su götüren konulara girmeyeceğim.

Koalisyon polemiklerini de izlemekle yetineceğim.

Piyasalarda neler oluyor? Küçük esnaf neden ağlıyor?

Ramazan fırsatçıları bu mübarek ayda vatandaşa yüzde kaç kazık attı.

Dolar çıkacak mı inecek mi.

İşsizler ne zaman iş bulup da
iş-aş ve eş sahibi
olacaklar konusuna da girmeyeceğim.

*

Sadece
Gülistan'dan Sadi Şirazi
'nin enfes bir hikayesini kısaltarak hatırlatacağım.

Herkes payını alsın;

Arkadaşlarımdan biri,
zamanının sıkıntılarından, talihinin fenalığından
şikâyet ederek bana derdini döktü.

Dedi ki: “
Ailemin fertleri pek çok, geçim kaynağım pek azdır.
Hesap işlerinde oldukça bilgi sahibiyim. Sizin aracılığınızla bir işe girebilirsem şu darlıktan kurtulur, size ömrüm oldukça minnettar kalırım.”

Bunun üzerine şöyle dedim: “Arkadaş, devlet hizmeti iki taraflıdır.

Refaha ermek imkânı olduğu gibi, canını vermek ihtimali de vardır.

Fakirlik çok zordur ama, devlette makam mevki sahibi olmanın da yolu pek tehlikelidir.”

*

Arkadaşım dedi ki: İşitmedin mi ki tecrübe sahipleri ne demişlerdir:
Hesapta eli titreyenler, hıyanet sahibi olanlardır.

Bilgeler demişler ki: Dört çeşit kimse, dört türlü kimseden korkar: Harâmi sultandan; fâsık gammazdan; hırsız bekçiden; fahişe muhtesipten…

Yoksa, hesabı kitabı doğru olan kimden korkar?

İş başına geçtiğin zaman taşkınlık yapma ki azledildiğinde seni kimse eleştiremesin.

Elbise temizleyicileri (çırpıcılar) kirli elbiseyi yerlere çarpar, sen kirli olmazsan kimseden korkmana gerek kalmaz.

*

Ona şöyle cevap verdim. Sana bir hikâye anlatayım, iyi dinle!

Tilkinin biri büyük bir telaşla düşe kalka kaçıyormuş. Onu görenler sormuş: “Ne oluyor? Bir felâket mi var?” Tilki, “Evet” demiş: İşittim ki develeri zorla çalıştırıyorlarmış.” “A budala, senin deveye neren benzer?” demiş orada bulunanlar.

Tilki, “Öyle söyleme, münafığın biri beni devedir diye gösterir de yakayı ele verirsem, derdimi kime anlatacağım ve beni kurtarmayı kim düşünecek?” demiş.
Ne demişler: “Irak'tan tiryak gelinceye kadar yılanın soktuğu zavallı ölmüş bulunur.

Evet, ben sizin namuslu ve doğru olduğunuzu biliyorum, fakat kıskançlar pusu kurmuş, gammazlar köşeleri tutmuş, firsat gözetiyorlar.

İyisi mi kanaate sıkı sarıl da bu gibi sevdalardan vazgeç! ”

*

Arkadaşım bu sözlerden canı sıkıldı, baktım ki kardeşçe öğütlerimi garazkârlık olarak algılıyor. Hemen vezire durumu arzettim. Adamcağızı küçük bir memuriyete tayin ettiler. Çok geçmeden çalışmaları dikkati çekti ve kısa zamanda devlet makamlarının en yüksek derecesine kadar yükseldi.

Onun bu durumuna ben de memnun oldum.

Şöyle dedim:
“İşler iyi gitmediği zaman kaygılanıp huzursuz olma. Âb-ı hayâtın kaynağı karanlık içindedir.”

Ey felâkete duçar olan sakın üzülme, Allah'ın nice gizli lutufları vardır.

Gidişata bakıp üzülme, sabırlı ol; sabır acıdır, fakat meyvesi tatlıdır.

*

O sıralarda birtakım dostlarla Hicaz'a niyet ettik ve gittik. Dönüşümüzde adamcağız beni iki konaklık yerde karşıladı.

Son derece perişan bir haldeydi.
“Hayrola! Bu hal ne haldir?”
deyince, “Sormayın! İş, dediğiniz gibi oldu. Birtakım münafıkların hasedine uğradım.

Padişah da işi iyice araştırmadan beni görevden alıp hapsetti.

Nihayet babamdan kalan mallarımı bile hazineye alıp beni hapisten çıkardılar.

Ona şöyle söyledim: “Size padişah hizmetinin başka işlere benzemediğini, hem faydalı hem tehlikeli olduğunu söylemiştim.”

Şu sözlerle konuyu kapattım:

“Şu sözümü bari iyi dinle, kulağına küpe olsun! Zehirli iğneye dayanamayacaksan akrep yuvasına sakın yanaşma!”
#ramazan
#seçim 2015
#piyasa
9 yıl önce
Gidişata bakıp üzülme, sabır acıdır, meyvesi tatlıdır
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler