Hastane ve okul gibi vatandaşların temel ihtiyaçlarını gideren kamu kurumları bir ülkenin gelişip gelişmediğini gösteren ölçüm merkezleridir. Çünkü toplumun nabzı buralarda atar.

Bu çerçevede konunun uzmanı ve sorumlularından biri olan Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Sabahattin Aydın değişim felsefesini, "Sağlıkta dönüşüm ile birlikte kurum odaklı değil, insan odaklı bir anlayış başladı." şeklinde özetliyor.

Dost düşman herkes kabul eder ki sağlık sektörü son beş yılda çok büyük bir dönüşüm içine girdi. Sağlıkta dönüşümün önündeki en büyük engel vatandaşın alışkanlıkları oldu.

Hastanelerde muayene için randevu sistemine geçilmesine rağmen özellikle İstanbul''da hasta yakınlarının sabah erken saatte hastaneye gelip kuyruğa girmelerine engel olunamadı.

İstanbul dışında Ankara ve İzmir dahil olmak üzere Anadolu''da hastane kuyruklarını büyük oranda bitirdiklerini belirten Prof. Dr. Sabahattin Aydın, İstanbul''un en yoğun sağlık kurumu olan Haseki Hastanesi''nde hasta kabülünün vatandaşın alışkanlığı yüzünden sabah saatlerine yığıldığını ve muayenelerin öğlen saatlerinde bittiğini söyledi.

Aydın hastanenin öğleden sonra kapatılacak kadar sessiz kaldığına da dikkat çekti.

MÜSİAD''ın "Sağlıkta Dönüşüm" konulu paneline katılan Aydın''ın verdiği bilgilere göre, 2008 yılından itibaren hastaneler hastanın her türlü hizmetini görecek. Hastaya kan, ilaç vs işler için ek külfet çıkarılmayacak.Uygulama 2008 yılından itibaren tam olarak uygulamaya geçirilecek.

Hastalar doktora zimmetlenecek.

Doktorlar elektronik olarak takip altında olacak ve ücretleri de tedavilerine göre belirlenecek.

ABD ve Avrupa''da benzerlerinin olduğu sağlık şehirleri ve kasabaları oluşturulmak için harekete geçtiklerini belirten Prof Aydın, sağlıkta marka haline getirilecek uygun şehir ve kasaba arayışına girildiğini ve Sağlık Bakanlığı''nın Ankara ve İstanbul''a yakın boş alanları tarayarak uygun arazi araştırdıklarını söyledi. Prof Aydın''a göre, ruhsal ve kronik hastalıklar tekrar öne çıkmaya başladı.

MÜSİAD Araştırmalar ve Yayın Komisyonu Başkanı Mehmet Develioğlu, bu ayki Çerçeve Dergisi''nin konusunu Sağlıkta "Sağlık''lı" Bir Dönüşüm olarak belirlediklerini belirterek derginin rapor niteliği taşıdığını söyledi. Özel sektörü sağlık alanında yatırıma teşvik etmeyi de hedeflediklerini belirten Develioğlu, tek çatı sistemi sağlık sektörüne yeni bir açılım getirdiğine dikkat çekti.

Siyasilerin seçim öncesinde birbirlerine karşı sarfettikleri ağır hakaret içeren sözlerine karşı uyaran güzel bir hikaye; Vaktiyle bir derviş, nefisle mücadele makamının sonuna gelir.

Meşrebin usulünce bundan sonra her türlü süsten, gösterişten arınacak, varlıktan vazgeçecektir.

Derviş, soluğu berberde alır.

- Vur usturayı berber efendi, der.

Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar. Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır. Bu esnada içeri bıçkın bir kabadayı girer. Dervişin başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak:

- Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye kükrer.

Dervişlik bu... Sövene dilsiz, vurana elsiz gerek.

Usulca kalkar yerinden.

Kabadayı koltuğa oturur, berber tıraşa baslar.

Fakat küstah kabadayı tıraş esnasında da sürekli aşağılar dervişi, alay eder.

Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkândan çıkar.

Henüz birkaç metre gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelir.

İki atın ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına dalıverir. Kabadayı oracığa yığılır, kalır. Ölmüştür.

Berber şaşkın, bir manzaraya, bir dervişe bakar, gayri ihtiyarî sorar:

- Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?

Derviş mahzun, düşünceli cevap verir:

- Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki kabağın bir sahibi var. O gücenmiş olmalı! ..

…

Yanlış trene bindiyseniz koridorda ters tarafa yürümenin faydası yoktur.