|
Hayatımızı yönlendiren iki saat

Mutluluğun bilinen net bir formülü olsaydı, emin olun ki küresel kapitalist ekonomik sistem onu da mutlaka şişeler, ambalajlar ve AVM’lerde satardı.

Öyle bir formül yok.

Neden yok?

Dünyada ne kadar insan varsa o kadar formül var,
o yüzden.

Her insanın parmak izi nasıl farklıysa, herkesin bireysel ve toplumsal olaylara karşı tepkileri de tepkisizlikleri de sevinç ve hüzünleri de, doyumları ve doyumsuzlukları da farklı ölçülerdedir.

Dolayısıyla
formül kişisel
olduğu için bulamıyorlar.

Bulamadıkları için de deliriyorlar.

Ve kendilerine çok kazandıracak mutluluk formüllerini
AR-GE ünitelerinde
üretmeye çalışıyorlar.
Çok katlı plazalarda istihdam ettikleri
zeki, akıllı ve yüksek bilgi donanımlı
çalışanlarına
ürettirdiklerini, fabrikalarında imal ederek mutluluğun formülü diye pazarlıyorlar.
Kapitalistlerin tek hedefi:
Bütün dünyayı kendi mutluluk formüllerine bağımlı hale getirmek.

Bütün bireyleri hesapsız tüketicilere dönüştürmek, robotlaştırmak.

Onları tam otomatik fabrikalarında ürettikleri mamüller gibi tek tip hale getirmek.

Getirebildikleri kadar da kazanıyorlar.

Gelecekleri buna bağlı.

**

Gelelim o hayatımızı düzenleyen iki saate.

Vücudun
yeme, içme, uyuma
gibi ihtiyaçlarla çalışan doğal bir saati varsa, içinde yaşadığınız sosyal hayatında
evrensel hukuk ve adalet ilkeleriyle
çalışan doğal bir saati vardır.

Her iki saatin çalışma tarzı da kişiye özeldir.

Bu saatlere dosdoğru uyan-uyabilenler hem sağlıklı yaşarlar hem de toplumun içindeki saygınlıklarını sürdürürler.

Bir de ekonomik ve siyasal menfaatlerini korumaya ve artırmaya çalışan zengin ve güçlü kesimin dayattığı
yapay saatler
vardır.

Bu saatlere uyanlar da hem sağlıklarını kaybederler hem de toplumsal statülerini.

Bunlar fiziksel ve sosyal yönden hastalıklı tiplerdir.

Ancak hasta olduklarını bilmezler.

**

Vücut saatine uyan bir insan karnı acıkınca yemek yer, susayınca su içer, uykusu gelince de uyur.

Vücut saati anlık ihtiyaçlarla çalışır.

Geçmiş ve geleceğe bakan yönü yoktur.

“Vücudun tüm ihtiyaçları çok az bir ücretle giderilebildiği gibi, çok yüksek bedel ödeyerek de doyurulabilir.

Örneğin mideni 1 liralık ekmekle de doyurabilirsin, 10 liralık yemekle de, 100 liralık bir ziyafetle de bin liralık bir sofra ile de.

Hepsiyle de karnın doyar.

Ama gözün doymaz.

**

Gözü doyurmak epey para ister.

Peki, gözün doyması mutluluk getirir mi?

Araştırmacılar getirmez diyor.

Ben de öyle düşünüyorum.

ABD’de ilk 100 zenginin mutluluk endeksi çıkarmışlar.

Orta seviyede bir ABD vatandaşın endeksinden farklı çıkmamış.

Mutluluğun parayla alakası,
insana mutluluk veren binlerce duygu ve hareketler kadardır.

Belki ondan daha da azdır.

Paranın gücünü abartan, onu en üste yerleştiren mevcut
ekonomik sistem
ve bu sistemden en üst seviyede nemalananlar.
Çünkü kazanması ve kazancını sürdürebilir hale getirmesi için parayı ve onun gücünü abartması, hatta
kutsallaştırması
gerekiyor.

**

Bu sisteme nasıl direnebilir, kendimizi özgür, özel bir birey olarak nasıl muhafaza edebiliriz?

Temel ve temel olmayan ihtiyaçlarımızı
ayrı bir liste halinde çıkarıp buna uygun bir hayat sürdürebiliriz.
Toplumsal olayları değerlendirirken o günün moda olan güçlü, etkili sosyal ve siyasal hareketlerine bağlı kalmadan
evrensel doğruları
esas alırsak kendimizi yanlışlardan korumuş oluruz.
İnsanca ve sağlıklı yaşamanın formülü
; doğal vücut saatimize ve evrensel hukukla çalışan sosyal saatimize uymak.

Bu kadar.

  • Yatırım derken anladığımız
  • “B
    en gelecekte aç ve susuz kalabilirim, o yüzden bugün iki üç kat fazla yiyeyim”
    diyen bir insana rastladınız mı?
  • Hayır. Kimse böyle bir aptallık yapmaz.
  • Böyle yapana
    ahmak
    denir.
  • Ancak, geleceğe yatırım için
    ev alana, arsa alana, faize yatırana, altın alana
    kimse aptal demez.
  • Hatta, “Aferin adama akıllı adammış, geleceğe yatırım yapıyor” denir.
  • Geleceğe yatırım
    deyince nedense hep aklımıza
    emeklilik ve yaşlılık süresi
    ile
    ekonomik ihtiyaçlar
    gelir.
  • Geleceğe yatırımdan bir Müslüman olarak ne anlamalıyız? Sorusu kafamızı kurcalamalı.
  • Konuyla alakası yok ve tartışmalı bir alan ama bu da aklımızın bir kenarında dursun.
  • Oscar Wilde
    ne demiş, “Ne zaman herkesle aynı fikirde olsam kendimde bir problem olduğunu düşünürüm”
#Kapitalizm
#Hayat
6 yıl önce
Hayatımızı yönlendiren iki saat
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi