|
İş dünyasında 15 Temmuz ruhu var mı?

15 Temmuz gecesi herhangi bir Avrupa ülkesinde yaşansaydı ne olurdu?



Bir darbeyi silahsız olarak önleyen o

halk kahraman

ilan edilirdi.



O devlet de böyle bir halka sahip olduğu için ekonomik, siyasal ve sosyal olarak en sağlam ülke konumuna yükseltilirdi.



Ekonomik kredisi yükselir

, yerli ve yabancı yatırımcılar için cazip bir ülke olurdu.



Ama

sözkonusu ülke Türkiye olunca işler değişiyor

.



Yaşadığımız her ekonomik krizde olduğu gibi.



*


Peki neden

leş kargaları

gibi hareket eden kredi notu kuruluşları askeri darbe gerçekleştirilmiş gibi hareket ettiler.



15 Temmuz gecesi yapılamayanı ekonomide yapmak için.


Başarırlar mı?



Şirketler ürünlerine zam yaparsa başarırlar



Yatırımları durdurursak başarırlar.



İşçi çıkarırsak başarırlar.



Şirketi küçültürsek başarırlar.



Dolar ve altın biriktirirsek başarırlar.



Borsada hisselerimizi satarsak başarırlar.



Faizleri artırırsak başarırlar.



Yani iş dünyasında 15 Temmuz ruhu oluşmazsa başarırlar.


*


Toplumda yaşanan büyük olaylar yukarıdan atılan parça tesirli bombaya benzer.



Yüksek tahrip gücü olan bomba düştüğü yerin coğrafi şeklini nasıl değiştiriyorsa, büyük sosyal olaylar da toplumda bomba etkisi gösterir.



İnsanların bakış, görüş ve zihniyetini değiştirir.



Olayın sıcaklığında karar vermek yanlıştır.



O (SAV), “

sizin en güçlünüz öfkesine hakim olandır”

der ve şöyle uyarır; Biriniz ayakta iken öfkelenirse hemen otursun. Öfkesi geçerse ne ala, geçmezse yatsın.



*


Yalan yanlış bir sürü uçuk kaçık haberlerin uçuştuğu bu günlerde duyduklarınızı akıl terazisinde tartmadan inanmayın.



Acele karar vermenin yanlışlığın

ı anlatan şöyle güzel bir hikaye anlatılır:



Yaşlı fakir bir köylünün dillere destan bir beyaz atı varmış. Kral bu at için ihtiyara büyük bir servet teklif etmiş ama adam satmamış.



Bir sabah kalkmışlar ki, at yok.



Köylüler “Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın” demişler.



İhtiyar “Karar vermek için acele etmeyin. Sadece at kayıp” demiş.



Köylüler gülmüşler. 15 gün sonra kayıp at, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp dönmüş.



Köylüler "Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var” demişler.



“Karar vermek için gene acele ediyorsunuz” demiş ihtiyar. “Sadece atın geri döndüğünü söyleyin.”



Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış.



Köylüler gene gelmişler, “Bir kez daha haklı çıktın. Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın” demişler.



İhtiyar “O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu” demiş.



Birkaç hafta sonra düşmanlar hanedanlığa çok büyük bir ordu ile saldırmış.



Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere gönderme emrini vermiş. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar.



Köylüler, gene ihtiyara gelmişler. “Gene haklı çıktın. Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler, belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer…”



“Siz erken karar vermeye devam edin” demiş, ihtiyar.



“Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde.



Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Allah biliyor.”



*


Öykünün sahibi

Lao Tzu

der ki:



Acele karar vermeyin.



Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının.



Karar; aklın durması halidir.


Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur.



Buna rağmen akıl, insanı daima karara zorlar.



Oysa gezi asla sona ermez.



Bir yol biterken yenisi başlar.



Bir kapı kapanırken, başkası açılır.



Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.



*


Bu halk o gece bütün dünyaya

Bediüzzaman Said Nursi'nin

dediği gibi,

“Ekmeksiz yaşarım hürriyetsiz yaşayamam”

dedi.



Hristiyan ve özellikle İslam dünyasına özgürlüklere nasıl sahip çıkılacağını uygulayarak gösterdi.



Uzun süredir ilk kez darbeye karşı birlikte göğüs gerdi.



Siyasal ayrımı unuttu.



*


Her sosyal ve ekonomik kriz bir fırsattır.



Bu fırsatı kardeşliğimizi pekiştirmek için kullanırsak darbecilere son darbeyi vurmuş oluruz.



Birbirimizi hainlikle suçlarsak, darbeciler kazanır

.


#İş dünyası
#Said Nursi
#Lao Tzu
8 yıl önce
İş dünyasında 15 Temmuz ruhu var mı?
Of’tan Çarşamba’ya; Mahmud Efendi’nin müridi Hasan Efendi
Akıllı bir muhalefet o konuşmadan çok şey çıkarırdı
Kirli paraya açılan Panama Kanalı..
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek