Batılı kumarı iyi bildiğini her fırsatta gösteriyor. Türkiye gibi Ortadoğu ve Ortaasya ülkeleri ile din, dil ve ırk bağı bulunan bir ülkeyi sanki AB''den başka bir alternatifi yokmuş pozisyonuna sokuyor.
Türkiye''nin elinin tersiyle itmesi halinde her türlü tavizi vermeye hazır olan Avrupa ülkeleri çektikleri blöfle, Türkiye''ye sıkıştırmaya çalışıyor.
Kıbrıs sadece bahane.
Amaç üzüm yemek olsa hiç kimse böyle davranmaz.
Niyetleri hem bağcıyı dövmek hem de üzümleri tek başına yemek.
Geçen hafta işadamı Ferit Şahenk''in “AB olmazsa olmaz değil” açıklaması bugün Avrupa ülkelerinin tutarsızlığı yüzünden Türk iş aleminin ortak fikri haline dönüştü.
Yapılan araştırmalar ve Türkiye''nin genç nüfus potansiyeli AB''yi gelecekte en çok korkutan noktalardan biri.
Araştırma sonuçlarına göre 2004''den 2050''ye kadar, 25 ülkeli AB''de, çalışma çağındaki nüfusun yüzde 16''sını oluşturan 48 milyon kişi azalırken, 65 yaş ve üzeri nüfus da yüzde 77 oranında artacak.
Genç Türk nüfusu yaşlı Avrupa''ya gençlik aşısı etkisi yaparak çözüm oluşturacak.
Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki son durum tam bir fıkralık.
İşte size iki adet AB fıkrası:
Avrupa Birliği''nin niyeti ağa ile marabası arasındaki hikayeye benziyor.
Hikaye şu:
Ağa yanında çalışanlardan birini sevmediği için onu her fırsatta dövmek istiyor.
İstiyor ama bunun için bir bahane bulması gerekiyor.
Durup dururken adam dövülmez.
Dövülür ama etik! olmaz.
Yanındaki kahyası ona şöyle tavsiyede bulunuyor:
“Ağam o marabayı yanına çağırdığında eğer boynunda kravatı yoksa, “Neden kravatın yok” varsa “Neden kravatın var” diyerek dövebilirsin” diyor.
Fikir ağanın çok hoşuna gidiyor.
Adamı yanına çağırıyor.
Maraba koşarak ağanın yanına geliyor.
Ağa, “Neden kravatın yok” deyip tekme tokat dövüp rahatlıyor.
Ertesi gün, sonraki gün hep aynı bahanelerle çağırıp adamı döverken kahya dayanamıyor:
-Ağam yeter. Her gün aynı bahane ile adamı dövüyorsun. Ayıp oluyor. Bahaneyi değiştir öyle döv bari” diyor.
Ağa kahyaya, “doğru söylüyorsun da ne bahane bulacağım bilmiyorum” diyor.
Kahya da: “Bu kez sigaran var mı diye sor. ''Yok'' derse neden yok, ''var'' derse neden var'' deyip dövebilirsin.”
Ağa tekrar marabayı çağırarak, “Sigaran var mı” diye soruyor.
Ancak maraba, var veya yok yerine, “Kısa mı uzun mu ağam” diye cevap verince ağa ne diyeceğini şaşırıyor.
“Niye kravatın yok” deyip tekrar eski bahaneyle adamı dövüyor.
Yıl 2050. Avrupa Komisyonu Başkanı odasında otururken, yardımcısı içeriye heyecanla girer:
- Efendim, Türkiye tüm isteklerimizi yerine getirdi. Onları AB''ye alacak mıyız?
Komisyon Başkanı:
- Yok canım, henüz olmaz. Git, söyle, tüm Türkiye İngilizce konuşacak.
- Onu 5 sene önce yaptılar.
- Söyle Kıbrıs''ı versinler.
- 40 sene önce verdiler.
- Güneydoğuya özerklik versinler.
- Güneydoğu 2020''de bağımsız devlet oldu.
- Ermeni soykırımını tanısınlar.
- Ermeni değil, Yeni Zelanda soykırımını bile tanıdılar.
- Kokoreç yasaklansın.
- Onu 2007''de bıraktılar.
-Kınayı yasaklayın, yakmasınlar.
- Çoktan bıraktılar.
- Eeee. Dağıtın o zaman Avrupa Birliği''ni.
