|
Mayamızda ne varsa

İnsanın hamuruna yeryüzünde ve gökyüzünde yaratılan bütün hayvanlardan, bitkilerden, rüzgârdan, güneşten, aydan, yıldızlardan bir parça eklenmiş.

“İnsan büyük bir evren, evren küçük bir insandır” sözü de bu gerçeği ifade eden en veciz cümledir.

Ancak erkek türünden farklı olarak dişinin hamuruna fazladan bir parça eklenmiş.

O bazen kadın sevgisi genellikle de anne merhameti olarak yansır dışa.

Anne merhameti bütün insan ve hayvan türlerinde aynıdır, değişmez.

Yavrusu için köpeğe kafa tutar anne kedi ve köpek.

Aslanın önüne geçer dişi ceylan ve yavrusu için yem olarak sunar kendisini.

Nehirden geçerken yavrusuna doğru yüzen timsahın önüne geçer.

Bazen de annesini parçalayarak kendisine yem eden dişi kaplan, parçaladığı annenin yavrusunu görünce ona annelik yapar.

Diğer vahşi hayvanlardan korur onu.

Mayasında vardır çünkü.

Neşet Ertaş’ın da dediği gibi “Kadın insandır, erkek insanoğlu”.



İnsanın zamanla sınırlanmış hayat yolculuğundaki aşağı ve yukarı doğru sıralanan, zaman zaman bazılarında uzun süre durduğu, bazılarını hızla geçtiği, hayat basamakları da sonsuzdur.

Herkesin her basamaktaki süresi de farklıdır.

Neden sonsuzdur aşağı ve yukarı giden bu basamaklar?

Çünkü insanın mayasına katılan, gönüllere yerleştirilen ve içinde öfke, merhamet, sevgi, paylaşma, fedakârlık, hırs, bencillik, öldürme ve yaşatma, nefret etme gibi bütün hisler ve duygular sonsuza bakar.

Basamakların sonsuz olduğuna dair insanoğlunun tarih boyunca verdiği binlerce iyi ve kötü örnek vardır.



Tam da bu yüzden Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine atılan atom bombaları ile yüzbinlerce yaşlı, genç, kadın erkek, çocuk, hayvanlar ve bitkileri öldürülürken hiç gözünü kırpmaz.

İktidarını korumak için binlerce insanı trenlere doldurup ölüme gönderir.

Siyasi menfaati için ikiz kulelere uçakla dalar.

Balkanlar'da soykırım yapar.

Halepçe’de katliam yapar.

Uygurların yaşadığı şehirleri hapishaneye çevirir.

Azerbaycan’da şehirleri bombalar.

Afrika’da birilerinin ellerine silah verip birbirlerini öldürtür, silah vermediklerini de kamplara doldurup açlığa mahkûm eder.



“Allah’ım benim vücudumu o kadar büyüt ki, cehenneme benden başkası giremesin” diyecek kadar da merhametlidir.

Tarihte yaşanan ne kadar soykırım ve vahşi cinayetler varsa o kadar da fedakârlık öyküleri vardır.



Bu duyguları dengeleme, frenleme, geliştirme görevi de akla verilmiştir.

O yüzden akıl da sonsuza bakar.

Aklıyla duygularını dengeleyen insanın son yüzyılda teknolojide nereye geldiğine hepimiz şahidiz.

“Zalim ve cahil” olarak vasıflandırılan insanoğluna Kuran’da sık sık “aklını kullan” uyarısı boşuna değildir.



Bu zamanla sınırlandırılmış hayat yolculuğunda mayamıza katılan ve sonsuza bakan duygu ve hislerin kimileri azalır kimileri artar, kimileri küllenir, kimileri de unutulur.

Bu hisler ve dengeleyici akıl anne ve babada ne kadarsa evlada da o kadar geçer.

Daha sonra bebeklikten çocukluğa oradan da ergenliğe kadar yaşama ve yetişme tarzı ve çevre etkisiyle bu hislerin oranlarında değişim gerçekleşir.

Ve insan sorumluluk aldığı yaştan itibaren elde ettiği bu miras ve birikimlerle toplumsal hayata katılır.



İnsanlar, bitkiler ve hayvanlar gibi bu dünyaya ait değildir.

Ölümlü olan dünyadır.

Yani yok oluş bizi ilgilendirmiyor.

İnsanın mayasında ölümsüzlük vardır.

Dünya sonsuz bir yaşamı nasıl geçirmek istediğimizi yazdığımız, talep ettiğimiz bir yer sadece.

Şair haklıydı; Ne çok kıymetlendirdik. Oysa bir tarla idi; ekip biçip gidecektik.

Fazladan bir anlam yüklemek lüzumsuz.



Ergenlikten ölümsüzlüğe açılan o kapıya gelene kadar geçen yolculukta herkes için bütün şartlar eşittir.

Hangi dinin hangi milletin içinde doğduğunun hiçbir önemi yoktur.

Doğan her canlı masum.

Ne zamana kadar?

Aklını kullanmaya başlayana kadar.

Herkesin sorusu, sınavı, ödevi, görevi, bulunduğu yere, ortama göre farklı.

Bütün kavgalarımız bunu anlamamaktan.

Nereden biliyoruz?

Çünkü bu ilahi yazılımın sahibi adildir.



Tedbirden haberimiz yok, tevekkülü de yanlış anlamışız.

Ülkemizin deprem kuşağında yer aldığını unuttuğumuz ya da ciddiye almadığımız için her seferinde derin acılar yaşıyoruz.

Yıkılan binaların içinden sağ çıkarılan her canlı gözlerimizi yaşartıyor.

İzmir’deki depremde olduğu gibi her afette yardıma koşan, en azından mağdurlar için dua eden insanlar olduğu gibi depremden kin ve nefret üretenler de olacaktır

Kim mayasında neyi yoğurduysa, geliştirdiyse onu çıkaracaktır.

Herkes kendi defterini dolduruyor.

#Yaşar Süngü
3 yıl önce
Mayamızda ne varsa
Kitaplar pahalı mı?
Modern bir kült olarak FETÖ
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…