Aynı şeyi
için de söylerim, diğer yapılar için de.
Sinan'ın elinde
yoktu, animasyon ve simülasyon yapamadı, gönül gözüyle, derin estetik gözüyle baktığında hangi eserin nerede en iyi şekilde duracağını gördü.
Şimdi bütün imkanlar var. Çok rahat bir şekilde bütün mimarinin neye tahakküm edeceğini görebilecek imkanlara sahip olundu.
Bunu tahayyül edip veya ekrana yansıtıp görebilecekken onu dahi yapmayıp bir an önce en yüksek binalar inşa edip
Her çağın vereceği ve verdiği hesap vardır.
*
“İstanbul fethedildiğinde yaklaşık
vardı. 1597 kayıtlarına göre nüfus neredeyse 1 milyona yaklaştı.
10 mislinden fazla bir artış, 20 misline yakın bir artış oldu.
Mimar Sinan şehrin o gelişimini de göze alarak yeniden imar eden büyük bir şahsiyetti.
Şimdi de 100 yıl öncesine göre şehrin nüfusu 10-15 misli arttı.
Biz de bu şehri yeniden aynı gözle imar edebilirdik.
Son
İstanbul'da sur içinde ve çevrede yapılan imar faaliyetlerinin hiçbirinde Mimar Sinan'ın fetihten sonra bu şehri dokuyan, 10 misli nüfus artışına rağmen hassasiyetini, nezaketini, zarafetini göremezsiniz. Tek parti döneminde
kadar sadece Fatih semtinde
yakın camimizin, mescidimizin, külliyemizin tahrip edildiğini, yok edildiğini, eski resimlerde var olan eserlerin çoğunun yok edildiğini görürsünüz.”
*
hem kadim hem modernite esnasında şehre yapılan yollardan, dikilen binalara kadar
en barbar, vahşi yönünü yaşadı, hem de küresel olmak zorunda kaldı.
Küresel bir şehir olmak kadime tahakküm etmek anlamına gelmez.
Süleymaniye'nin huzurunda huşu ile durulur.
Şehir ahengini korumak bizim en asli görevimiz.
Evet dünyanın en büyük havalimanına da sahip olacak İstanbul.
İkincisi Pekin, üçüncüsü Kahire.
Batı şehirleri daha tarih sahnesine öyle görkemiyle çıkmış değil.”
zamanında, devlet adamlığının zirvesi
, bir döneme mührünü vuran
, hattın en güzel kelam, kalem ve kemali buluşturan
hazretleriydi.”
*
“Mimar Sinan bütün eserleriyle ama özellikle
ile bize ders veriyor.
hiçlik ile tekebbürün zıtlığını hep yaşadı.
Bizde ise
birlikteliği var.
Camiye girildiği anda gökkubbenin küçük bir timsali içinde insan kendisini kainatın merkezinde buluyor.
Hiçbir zaman kubbe insanı gökdelenlerin aksine tahakkümle ezmez.”
*
anmak, onun harikalar manzumesi gibi görünen eserlerini zikretmekle olmaz.
Evet, onun ifadesiyle burada birçok hünerler vardır Süleymaniye'de.
O hünerleri tek tek keşfettiğinde o asırda bu zihnin buraya nasıl ulaştığını hayretle takip edersiniz.
elde edilen hattat mürekkebi olarak kullanılmasından caminin ahengine, simetrisine kadar her bir noktada bize bir ders veriyor.
Her malzemenin hakkının verilmesi gerektiğini öğretiyor bize.
Hiçbir şeyin insani olanın dışına çıkarılmaması gerektiğini öğretiyor.
Geri dönüşüm denilen modern çevreciliğin geliştirdiği düşünce, is odaları üzerinden Mimar Sinan tarafından hayata geçiriliyor.
en güzelleri buralarda gösteriliyor minarelerde kuşlara.
her şeyi en doğru yere koydu, eserleri ders alacak olana ders verdi.
Biz Mimar Sinan'ın hakkını vermek istiyorsak,
onunla karşılaştığımızda 'Ben size nice bir şehir bıraktım, ne hale dönüştürdünüz' diye yakamıza yapışmasını istemiyorsak hepimiz İstanbul'da taş üstüne taş koyarken bin kere düşünüp bir kere koyacağız.”