|
Ormancı olamadık!

Üniversitede okurken yaz tatillerinde köye giderdim. Yine bir harman dövmenin ardından kahvede çaylarımızı içerken dayım sordu:

“Sen şimdi kaç senedir İstanbul''da okuyorsun? Okulu bitirince ne olacaksın?

-Seneye okulu bitirince sosyolog olacağım” dedim.

Dayım: “Ormancı olamayacak mısın” dedi.

“Hayır” dedim.

Dayım kızarak söylendi:

“Ormancı olamayacaksan niye okuyorsun bunca sene oğlum?!”

O zaman ormancılığın ne kadar acar bir iş olduğunu anlayamamıştım.

Zaten ticaretten anlamadığım 6 aylık bir dükkan çalıştırma macerasında da ortaya çıktı.

Ormancı köylerde önemli bir adamdır.

Bunu son bir hafta içinde daha iyi öğrendim.

Devlete ait ormanlar ondan sorulduğu için köylüler ormancıyla iyi geçinirler.

Çünkü kış öncesi odun keserken ormancının ''görmezden gelme'' özelliğine ihtiyaçları vardır.

Ufak çaplı bir rant muhtar, ormancı ve köylü üçlüsünü biraraya getirir.

Ancak üçlünün bu rantı gizlemek için laiklik gibi bir kılıf kullanmaya ihtiyacı yoktur.

Laiklik, ülkemizde daha büyük rant için kullanılan çok uygun bir malzemedir.

Daha çok büyük şehirlerde kullanılır.

Muhtar, ormancı ve köylü üçlüsünün rantı köyün ihtiyacıyla sınırlı olurken, büyük şehirlerde bu rant şehir büyüklüğüne ulaşır.

Burada da aynı üçlünün şehirli versiyonuna rastlarız.

Siyasetçi, işadamı ve bürokrat.

Bu üçlünün şantiye alanı bütün ülke olduğu için rantiyeciliği de uluslararasıdır.

Rantiyeci kazanmak için her türlü kutsal değeri kullanmaktan çekinmez.

Laiklik, Atatürkçülük ve din rantiyenin şahsi çıkarı için kullanmaktan vazgeçmediği temel malzemedir

Dini istismar edenler yerden yere vurulurken, laiklik ve Atatürkçülüğü kullananlar ise yakalanana kadar göklere çıkarılır.

Yakalanınca da sanki hiç laikliği kullanmamış gibi adi bir hırsız muamelesi yapılır.

Hırsızın dinlisi dinsizi olur mu?

Acarkent''le ilgili bir davada Acarlar lehine görüş bildiren bilirkişi heyetinde yer alan İstanbul Üniversitesi Orman Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Ayanoğlu''nun açıklamaları, olayın boyutunun büyüklüğünü gösterdi.

Ayanoğlu''na göre, İstanbul''da Acarkent gibi yapılaşmayı bekleyen 52 yeni özel orman alanı var. Bunlardan 10 tanesi Acarkent gibi Beykoz''da.

Ayanoğlu, “Bir tek Acarkent''e bakılıyor. Asıl kıyamet buralarda inşaat başlayınca kopacak” diyor.

İnşaatlar başlamadan, yani ağaçlar kesilmeden kıyameti koparmak lazım.

Yoksa:

Türkiye laiktir laik kalacak!

Ver coşkuyu.

Kim tutar sizi!

Acarkent''te ''Laik Bir Cumhuriyet Balosu''

Milliyet gazetesinin yazarlarından Melih Aşık''ın dünkü köşesinde yer alan geçmişten bir anı yaşananları gayet güzel izah ediyor. Aynen alıyorum:

“Gazeteleri İsmet Acar''a ait “Acarkent” ve “Acaristanbul” haberleri süslerken, 1990''larda birlikte çalıştığımız Nazım Alpman geçmişten bir anı naklediyor:

“1994 yılının 29 Ekim''inde yerleşime açılan Acarkent''te ''Laik Bir Cumhuriyet Balosu'' veriliyor.

Refah Partisi, 27 Mart 1994 Yerel Seçimleri''nde silindir gibi ezip geçmiştir ya... Gericilere karşı “sivil uyanış” başlamıştır!

Acarkent''teki şölene girerken kapıda Türk-İş Başkanı Bayram Meral''i görüp “Başkan hayrola” diyorum:

- Sen işçi liderisin, bu sosyetik toplantıda bulunman normal mi?

- Ya İsmet (Acar) bizim Yol-İş Federasyonu''nun yönetim kurulu üyesi değil miydi? Oradan arkadaşım. Çağırdı, geldim.

Meral, daha sonra kendi kadersizliğini, İsmet Acar ile kıyaslamalı biçimde anlatıyor:

- İsmet sendikadan ayrılırken 4000 lirası vardı. Benim ise 4500 liram vardı. O Sarıyer''de kooperatifçilik işine girdi. Sonra Hasan Ekinci''nin yardımıyla burayı aldı...

- Bi dakika Başkan, nasıl yardım?

- Yahu burası orman alanı değil mi? Hasan Ekinci de Orman Bakanı!..”

17 yıl önce
Ormancı olamadık!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi