|
Paranın yeni rotası neden İstanbul olmasın?

Türkiye, Endonezya, Pakistan ve Bangladeş'le birlikte faizsiz bankacılık sektörünün büyümesinde en etkili 4 ülke arasında kabul ediliyor.



2 trilyon dolarlık büyüklüğe sahip küresel faizsiz bankacılık sistemindeki paranın yeni rotası neden İstanbul olmasın, sorusu

küresel finans

çevrelerinde daha sık sorulmaya ve cevabı tartışılmaya başlandı.



Faizsiz bankacılık sisteminin etkili ülkelerinden Türkiye'nin, bu büyümeye ön sıralarda katkı sağlayacak potansiyeli,

birçok uluslararası raporda

vurgulanıyor.



Eldeki verilere göre, son 5 yılda ortalama yüzde 25 oranında büyüyerek,

konvansiyonel bankacılıktaki

büyümeyi geride bırakan katılım bankacılığının şu an 2 trilyon doları bulan büyüklüğü 2020'de 6-7 trilyon dolara ulaşacak.



KPMG

Türkiye Vergi Bölüm Başkanı ve Şirket Ortağı Abdulkadir Kahraman'a göre İstanbul'un önce bölgesel sonra küresel finans merkezi olma yolculuğuna en değerli katkıyı,

'katılım bankacılığı vizyonu'

yapacak.



*


Türkiye'deki bankacılık sistemi içinde sahip olduğu yüzde 5'lik payı önümüzdeki 10 yıl içinde yüzde 15'e çıkarmayı hedefleyen katılım bankacılığının,

İstanbul Uluslararası Finans Merkezi

projeksiyonunda önemli bir yeri var.



Hükümet ve düzenleyici kuruluşların desteği ve kamu bankalarının da sektöre girmesiyle sürecin hız kazandığına dikkat çeken Kahraman sürecin hızlanması için şunları öneriyor:



Sermaye Piyasası Kurulu,

İstanbul'un uluslararası finans merkezi olmasına yönelik kanuni düzenlemelere devam ediyor.



Son yasal düzenlemelerle şirketlerin alternatif finansman kaynaklarından yararlanmasının yolu açıldı.



Ayrıca yerli ve küresel oyuncular için de farklı alternatifler var.



Ancak İstanbul'un önce bölgesel sonra da

küresel bir finans merkezi

olması için bu düzenlemelerin kapsamının genişletilmesine ve teşvik edici vergi düzenlemelerine ihtiyaç var.



TBMM'de

tasarı halinde bulunan Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunu Tasarısı ile Vergi Usul Kanunu Tasarısı'nın bazı maddelerinde katılım bankacılığı ile ilgili düzenleme yapılabilir.



*


Türkiye'nin büyüyen katılım bankacılığı sektöründe aktif rol alması için şu önerileri sıralıyor:



Faizsiz finansal sistemde önemli yeri olan

kira sertifikalarına

yönelik vergi düzenlemesi, beklenen ekonomik ve finansal faaliyeti doğurmadı.



Yeni istisna bendi düzenlemesi ile taşınmazlara ilave olarak, taşınır ve maddi olmayan varlıklar da istisna kapsamına girmeli.



Gayrimenkul

sektörü faizsiz sistemdeki yerini almalı.



Katılım bankacılığı için kurulacak özel amaçlı şirketlere vergi istisnası sağlanmalı.



Böylece Hazine tarafından kurulan VKŞ'ler

(Varlık Kiralama Şirketi)

için sağlanan vergi muafiyeti ile paralellik ve anayasal eşitlik sağlanır.



Söz konusu değişiklik hem

İstanbul Finans Merkezi Stratejik Planı

ile belirlenen hedeflere hizmet eder hem de

'Kurumlar Vergisi İstisna'

önerisi ile yatırım ortaklıkları ve girişim sermayesi fonları sayesinde sermaye piyasasının derinleşmesi mümkün olabilir.



“Kira Sertifikaları Tebliği'ne

göre kurulacak sermaye şirketleri

'Girişim Sermayesi Fonları'

kapsamına alınabilirse katılım bankacılığı veya faizsiz bankacılık anlayışına sahip melek yatırımcılar üzerinden girişimcilik teşvik edilebilir.



Söz konusu düzenleme Türkiye'de tasarrufların artmasına ve sermaye piyasalarının derinleşmesine katkı sağlar.



*


Devam eden küresel finans krizini yüksek faizlerin doğurduğunu artık herkes kabul ediyor.



Uluslararası faiz lobisi

dirense de dünya faizsiz bir küresel ekonomik sisteme doğru zorunlu olarak yol alıyor.



Ortadoğu'daki

kirli petrol ve enerji savaşı

bittiği an küresel ekonomik sistem de değişecek.


#Faizsiz bankacılık
#Ortadoğu
#enerji savaşı
#küresel finans
8 yıl önce
Paranın yeni rotası neden İstanbul olmasın?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi