|
Vira Bismillah

Denizlerde av yasağı bu gece sona eriyor. Av sezonundan umutlular.



Bütün yaz, ağlarını onaran, yenileyen, motorlarını boyayan ve tamir eden balıkçılar, 1 Eylül'de

“Vira Bismillah”

diyerek denize açılacak.



Bu yıl en çok

palamut, lüfer, istavrit ve çinekopun

çıkacağı tahmin ediliyor.



Çoğunluğun tahminine göre geçen seneye nazaran bu sene denizde çok balık var.



Bu şu demek: Bu yıl balık bol ve ucuz olacak. Yani dargelirli vatandaşlar da bu sene balık yiyebilecek.



Geçen yıl en çok Karadeniz hamsisi yakalanmıştı.



Zaten Türkiye'de en fazla yakalanan ve tüketilen tek balık tartışmasız

hamsidir

.



Türkiye'nin toplam su ürünleri üretimi

2014 yılında 537 bin tondu

.



2015 yılında yüzde 25 artışla

672 bin tona

çıktı. Bunun maddi karşılığı tahminen 3.8 milyar lira.



Su ürünleri

avcılık ve yetiştiricilik

olarak ikiye ayrılıyor.



Avcılık ürünleri 431 bin tonla toplamın yüzde 64'ünü, yetiştiricilik ürünleri de 240 bin tonla su ürünlerinin yüzde 36'sını oluşturuyor.



Peki avcılık ürünleri hangileri ve hangi balık ne kadar avlanıyor?


2015 yılı rakamlarını verelim:



Hamsi

193 bin 492 tonla ilk sırada



Çaça

76 bin 996 tonla ikinci sırada



Sardalya

16 bin 693 tonla üçüncü



İstavrit

16 bin 664 tonla dördüncü



Mezgit

13 bin 158 tonla beşinci



Palamut

4 bin 573 tonla altıncı



Lüfer

4 bin 136 tonla yedinci sırada yer alıyor.



Havuzlarda yetiştirilen ürünler de şöyle:



Alabalık

108 bin tonla birinci,

Levrek

75 bin tonla ikinci,

Çipura

52 bin tonla üçüncü sırada yer alıyor.



Son 14 yılda su ürünleri sektörüne ve alabalık yetiştiriciliğine ciddi destekler verildi.



2002

yılından bu yana su ürünleri yetiştiriciliğinin destek kapsamına alınmasıyla yıllık 60 bin ton olan üretim 240 bin tona ulaştı.



İhracat ise 90 milyon dolardan

700 milyon dolar

seviyesine yükseldi.



Türkiye alabalık yetiştiriciliği konusunda Avrupa'da lider konumuna çıktı.



Su ürünleri sektörü bugün

85 ülkeye

ihracat yapıyor.



Bütün bu başarının arkasında 2011 yılında kurulan

Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü

ile 2013 yılında 43 vilayetteki il müdürlüklerinde kurulan

Balıkçılık ve Su Ürünleri Şube Müdürlükleri

ve istihdam edilen yaklaşık 500 su ürünleri mühendisi ile

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na

bağlı 4 su ürünleri araştırma enstitüsünün olduğunu unutmamak lazım.



Geçen sene çok balık olmadığı için birçok balıkçının bankalara ve komisyonculara yüklü miktarda borçları olduğu söyleniyor.



Bir balıkçı da,“Her tekne sahibi sezon başlamadan önce tüm masrafları için ya komisyonculardan ya da bankalardan borç almak zorunda” diyor.



Bu sene hem tutan hem yiyen kazanacak İnşaallah.


*



Başka bir güncel konudan daha bahsetmek yerinde olur.



“Bankalardan kredi alarak kurban kesilir mi”

sorusu abes gibi görünse de, faizin “

kredi

” adı altında meşrulaştırıldığı günümüz şartlarında son derece yerinde bir sorudur.



Aslında soruyu

“Krediyle kurban kesilir mi yerine faizle kurban kesilir mi”

şeklinde sorulduğunda cevap kendiliğinden çıkıyor.



Tüketici kredisi, bayram kredisi, alışveriş kredisi, otomotiv kredisi, konut kredisi vs vs.



Günümüzün moda anlayışı da bu: Faiz haram ama kredi helal!



O zaman da bize “Yiyin efendiler” demek düşer!



Zaten

Kur'an Araştırmaları Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. Yunus Vehbi Yavuz

da “Bankalardan kredi çekip kurban kesmek doğru değildir” diyerek konuya noktayı koymuş.



Kurbanı, yeterli parası olan keser.



Yeterli para ölçüsü nedir?



Bana göre günde 3 lira biriktirebilmek.


Günde 3 lira biriktiremeyenlerin kurban kesmesi gerekmiyor.



*



İstanbul

Esenyurt'ta

2 yıl sonra konut vaadiyle 2010 yılında

Life In Vera

projesine giren binlerce insanın konutları 6 yıl geçmesine rağmen teslim edilmedi.



Arsa payı üzerinden paraları toplayan organizatörler

(Selahattin Yazıcı, Ömer Faruk Karabulut, Osman Turan, Bilal Demir)

ve

Müteahhit Vahit Şafak

, 6 yıldır ne bekliyor.



Geciken adalet adalet değildir” diyen mağdurlar hükümete

, “Daha ne kadar bekleyeceğiz”

diye soruyorlar.



Benden hatırlatması.



*



Sosyalist ve kapitalist elitin kahramanı Che Guevara'yı komünistler de sever kapitalistler de.



Çünkü bu iki sistem de mevcut düzenin iki ahlaksız çocuğudur.



Komünistler onun yaşam tarzına hayrandır.



Kapitalistler de Che marka ürünlerle onun sayesinde kazandıkları için.



İki soru sorup bırakacağım;



Hazır giyimciler, Kurtuluş Savaşı

kahramanlarından Nene Hatun, Çanakkale kahramanı Seyit Çavuş ve Milli Mücadele kahramanı Mehmet Akif

resimli tişörtler ürettiler de gençlik mi giymedi?



Ya da tarihçilerimiz bu kahramanları anlattı da biz mi dinlemedik?



Gençler, “milli kahramanların tişörtlerini bulamamışlardır da o yüzden

Che Guevaralı

tişörtleri tercih etmişlerdir!” diyerek avunalım şimdilik!


#Denizciler
#Vira Bismillah
#Milli Mücadele
٪d سنوات قبل
Vira Bismillah
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti