Cinayeti sonrasında sergilenen bütün iyi niyetli çabalar, ifadeler, niyetler, ne yazık ki, Türkiye''nin Hrant Dink''e sağken revâ görülen aşağılık muamelelere hak ettiği tepkiyi vermediği gerçeğini, o utanç verici gerçeği değiştirmiyor.
Hrant''ın cenazesi daha kaldırılmadan, hükümetin sergilediği kararlı siyasi irade, emniyet güçlerinin uyguladığı titiz ve hummalı takibin sonucunda, hele bir de halkın bu konudaki samimi çabaları sonucunda yakalandı. Umarız, cenazenin kaldırılacağı yarına kadar mümkün bütün boyutlarıyla bu olay iyice aydınlatılmış olsun. Bu çabalar bir cinayete kurban gitmiş maktulü geri getirmese de ona ödenebilecek en samimi ve aslında en asgari borçlardandır. Bu çabaların samimiyetle sergileniyor olması kuşkusuz büyük bir teselli.
Ama benim aklım hâla bu işten öyle kolay sıyrılamayacağımıza takılmış durumda. Hepimiz üç buçuk beyinsizin kendileri adına bütün cazgırlıklarıyla ortalıkta boy göstermesine, bütün Türkiye adına konuşma yetkisini sorumsuzca ve fütursuza kullanmasına seyirci kaldık. Hrant Dink''in yazdıklarını okuduklarını anlamaktan aciz birkaç serserinin maskaralıklarına öylece bakakaldık. Sanki bu işin vahamet düzeyinin idrak edilmiş olabilmesi için bir büyük değerin bir de hayatına kast edilmiş olması gerekiyormuş gibi.
Yarın Hrant''ın cenazesini bağrımıza basacağız. Belki de Türk bayrağına sararak bu acıyı millileştireceğiz. Ölüsüne kendi dilimizle, onun diliyle, mazlumların diliyle ağıt yakıp saçımızı başımızı yolacağız. Bütün bunlarla aynı zamanda onun maruz kaldığı şiddeti, saldırganlığı lanetleyeceğiz.
Ama ne yazık biliyorum ki bunların hiçbirisi bizi bu işin sorumluluğundan kurtarmayacaktır. Aramızdaki beyinsizlerin yaptıklarından hiçbir zaman masum kalamayacağız.
Bu beyinsizlik bizim aramızdan çıktı ve bunun bedelini hepimiz birlikte ödeyeceğiz. “İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helâk mi edeceksin?” diye soruyordu, Hz. Musa, Rabbine. Bir toplum içinden çıkan beyinsizlikler hoş görülürse, bunlara sessiz kalınırsa bunun bedeli elbetteki suçlu ile masumun ayırımını yapmayacaktır. Çünkü esasen bu kadar çok pervasız ve serbest gezinen bir suçluluktan hiç kimse masum kalamaz
Türkiye''nin imajı sarsılacakmış. Türkiye girmiş olduğu bütün uluslar arası ilişki ve tanıtım işlerinde büyük bir darbe yiyecekmiş. Saldırı Ermeni meselesinde Türkiye''nin elini zayıflatacakmış. Hesabımız hâlâ buysa biz büyük bir bedeli ödemeyi zaten daha da fazla hak ediyoruz demektir.
En hamasi nutuklar bir alkış tufanı koparmaya yetmiyor mu bu ülkede? Aklı ve diyalogu değil daha fazla kini, nefreti ve uzaklaşmayı aşılayanlara daha fazla prim verilmiyor mu? Farklı düşünenlerin yanlış olduğunu delilleriyle göstermek değil de mutlaka bir de “hainliklerine”, “memleketi satmışlıklarına” veya “etnik kökenlerine” dair üçüncü sınıf komplo teorileri daha fazla piyasa yapmıyor mu?
Şom ağızlılık gibi algılanmasın ama hepimiz bu bedeli ödemek durumundayız. Kendi içindeki beyinsizlikle baş edinceye kadar Türkiye bu bedeli ödemeye devam edecektir. Bu beyinsizliğin beslenmesine göz yumup ardından bunun sonuçları ortaya çıkınca bunu tanımazdan gelemeyiz.
Hrant''ımıza kıyan beyinsizliğin bedeli çok ağır.
Onu ebediyete uğurlarken sadece utancımızı ifade edebiliyor olmamız ne kadar acı.