|
Darwin ve evrim inancı

Darwin''in doğumunun 200. yılı dolayısıyla bu yıl içinde evrimi, yaratılışı, bilimi ve bilimselliği yeniden ve bolca tartışacağımız belliydi. Bu konudaki tartışmalar hiçbir zaman eksik olmadı zaten ve bunca yıldır tartışılan bu konuda taraflarını belirlemiş insanlardan hiç kimsenin diğerini ikna edebildiğini ne gördüm ne de duydum. Bu konuda önceden kim hangi tarafı benimsemişse, tartışma boyunca bütün yaptığı, bu konumunu daha fazla pekiştirmek için kıyasıya bir ispatlama çabasına girişmekten başkası olmuyor. O yüzden zaman zaman ortaya çıktığı ilan edilen veya gösterilen yeni deliller veya veriler bile bu konuda tarafların sayısal dengesini pek değiştirmiyor.

Türkiye özelinde tartışmalara TÜBİTAK''ın yayınladığı Bilim ve Teknik Dergisi''nin son sayısında Darwin''in kapaktan çıkarılmasının start vermiş olması ve arkasından gelen açıklamalar meselenin hiçbir zaman bilimsel alanla sınırlı olmadığını gösteren en iyi örnek olmuştur.

"Darwin''in TÜBİTAK dergisinin kapağından çıkarılması" haber başlığının kendisi "tahammülsüz, gerici, bağnaz, dinci zihniyet" mitolojisini doğal olarak hemen kendi alıcıları için tedavüle soktu. Bu meselenin karşılıklı mitolojileri yeniden üretmenin dışında başka türlü gündeme geldiği görülmemiştir zaten. TÜBİTAK yetkilisinin yaptığı açıklamalar meselenin hiç de böyle olmadığını, yani ortada bir sansürün olmadığını, aksine Darwin''in yetkisizce ve zamansızca kapağa konulmasıyla ilgili bir tashihin sözkonusu olduğunu, hatta daha donanımlı ve daha ayrıntılı bir Darwin sayısının zaten bu yılın gündeminde var olduğunu açıklamış olması, meselenin bu şekilde anlaşılmasını nasıl etkiler bilemiyorum. Sonuçta bu hadiseden isteyenler kendi görüntülerini elde etti bile. Ama yine de Bilim ve Teknik Dergisinin zaten esaslı bir "Darwin Sayısı" hazırlığı içinde olduğunu duymak iyi bir şey. Belki mitolojilerin biraz bozuma uğratılmasına iyi vesile olur.

Darwinizm''le veya evrimcilikle ilgili en önemli mitoloji onun inanca karşı bilimsel gerçekliği temsil eden bir yaklaşım olduğudur. Bu anlayış veri kabul edilince yaratılışa inanıp bilimden de geri durmayanlar evrim iddiasını bilimsel düzeyde karşılayıp laf yetiştirmeye koşuyorlar. Oysa evrimi yaratılış inancının karşısına koyan bir anlayış hiçbir zaman bilimsellikle ilgili olmamıştır. Yaratılış inancına alternatif bir meydana geliş açıklamasının da tek motivasyonu inançtır. Bugün sunulan biçimiyle evrimciliğin Darwin''in evrim teorisiyle hiçbir ilgisi de yok.

Birçok zeminde evrimci söylemler ateizmin itikadını güçlendirmeye çalışan vaaz modunda çalışıyor. Herhangi bir bilimsel teorinin insanın nasıl yaratılmış oluğunu bilimsel sınırlarının içinde kalarak, yani inancın alanına girmeden açıklama imkanı, epistemolojik olarak mevcut değil. O yüzden aslında "yaratılış teorisi" diye bir şey de olamaz. Yaratılışı bilimsel olarak açıklamaya çalışmak da inanç ile bilimin alanları arasındaki kategorik ayırımları bilmemekten ileri geliyor. Yine o yüzden yaratılışın karşısına konulan evrim bir teori değil, basitçe alternatif bir inançtan ibarettir.

Son TÜBİTAK tartışmaları dolayısıyla evrimi bilimselliğin ve mutlak hakikatin bir ölçütü gibi sunmaya çalışanların söyleminde de o kadar açık bir gerçektir ki, evrime atfedilen anlam katı-doğmatik bir inançtan başkası değildir. Ayrıca hiç kimse evrim teorisinin dayandığı veya öne sürdüğü delilleri bilerek, bunların delil olma gücünü karşılaştırmalı olarak kavrayarak "evrime inanmaya" karar vermez. Evrime inanma kararı da bütün bilimsel prosedürlerden önce verilmiştir, tıpkı insanın ve kainatın Tanrı tarafından yaratılmış olduğuna olan inanç gibi.

O yüzden evrim ve yaratılışla ilgili tartışma asla bilimsel düzeyde ele alınması gereken bir konu değildir. Bilimin sınırları ile ilgili temel bilim felsefesi dersleri aslında bu konunun nasıl ele alınması gerektiğine dair yeterince ufuk açıcı ve açıklayıcı bir çerçeve sunuyor. Ancak bu konuda kıyasıya tartışanların en temel dersleri bile dinleyecek halleri yok. İnanma isteği bile çoğu kez inanmanın kendisinin önüne geçer. Ulaşılan yeni verilerin tartışmanın seyrini ciddi bir biçimde değiştirmiyor olmasının en önemli sebebi de budur. Kimse bilimsel verilerin sonucuna bakarak inanmıyor ki bıu verilerdeki bir değişim insanların inancını değiştirsin.

Ayrıca yaratılış bağlamının dışında, bilimsel sınırları içinde kaldığı ölçüde, evrim ihtimali, İslam filozof veya bilim adamlarının da zaman zaman hiçbir komplekse kapılmadan değerlendirdikleri bir yaklaşım olmuştur.

Evrim teorisi bugün birileri için bir inanca dönüşmüşse de bu teorinin bilim tarihi içinde önemli bir yeri vardır. Hem bu yerin hem de bilimin inanca dönüşmesinin tipik bir örneği olarak dikkatlere sunulmak üzere her zaman gündemde olmayı hak ediyordur. Bilim ve Teknik Dergisi''nin de bu kadarlık bir ilgiyi Darwin''den ve onun teorisinden esirgeyebilmesi için hiçbir neden göremiyorum.

15 yıl önce
Darwin ve evrim inancı
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler