|
Neden demokrasiyi Esad’a alternatif olarak görmüyorlar?

Suriye’de devrim sürecinin başlamasının üzerinden tam 4 yıl geçti. Aslında bu sürecin baştaki hedefi devrim değil sadece biraz özgürlüklerin genişletilmesi ve daha insanca bir yönetimden başkası değildi. O yüzden gösterilerin ilk sloganları diğer Arap Baharı ülkelerinde olduğu gibi “düzenin düşmesi” değil, “düzenin ıslahı” nı talep ediyordu.

Esad ve rejimi için aslında işin bu aşamasında, sadece biraz basiretli davransa, bu gösterilerin sonuçlarını kolaylıkla daha büyük bir soruna dönüştürmeden atlatabilirlerdi. Nihayetinde Arap Baharı'nda yaşanan devrim süreçlerine rağmen halkta Suriye’deki rejimi değiştirmeye dönük ısrarlı bir talep bile yoktu.

Ancak rejim bir anda Arap Baharı'nda yaşananların kendi ülkesinde de yaşanabileceğine dair bir korkuya kapıldı. Bu tehlikeyi gidermek için de aklına gelen en kolay yola saptı. Daha önce de gittiği ve belli bir sonuca ulaştığı yola bir daha saptı. Göstericilerin gözünü yıldırmak için ibreti alem olsun diye epeycesini katletti.

Daha önce, yani 1982 yılında, Hama’da gerçekleşen halk isyanını acımasız bir katliam yaparak, 30 binin üstünde insanı katlederek bastırmıştı. Ufak çaplı bir katliamla nihayetinde aynı şeyi yapmış olacak ve rejimini kurtarmış olacaktı. Oysa bu sefer durum seksenli yıllardaki gibi değildi. Halktaki hoşnutsuzluk yapılan her katliamdan sonra biraz daha geniş bir taban buldu. Esad ve Baas rejimi tehdidi karşılama biçimiyle, muhtemelen istemeden, muhalefeti alabildiğine genişletti, iyice radikalleştirdi.

Bugün geldiğimiz noktada kendi halkına karşı savaşarak ayakta kalmaya direnen bir diktatör ve arkasında bıraktığı 400 bin ölü, on milyonun üstünde yerinden yurdundan edilmiş vatandaşları ve harap olmuş ve büyük çoğunluğu kontrolünün dışına çıkmış bir ülke var.

Esad’ın bu sürecin içinde fazla tutunamayacağı hesaplanıyordu. Başta İran ve Rusya dışında bütün dünyanın yaptığı katliamlar dolayısıyla onun gidişini dört gözle istediği ve beklediği zannediliyordu. Bütün beyanlar da bu istikametteydi. Ancak gidişi neredeyse mukadder hale geldiği andan itibaren Esad’ın etrafında Rusya ve İran’ınkinden ibaret kalmayan ilginç bir koruma kalkanı oluşmaya başladı. Bu kalkanın bir tarafını Avrupa ülkeleri, bir tarafını ABD ve İsrail tutuyordu başka bir tarafını tuhaf tercih ve uygulamalarıyla bazı Körfez ülkeleri tutuyordu. Başta Esad’ın mutlaka gitmesi gerektiğini düşünen ve bu istikamette hareket eden ABD bir anda Esad’a daha iyi bir alternatifin yokluğundan dem vurmaya başladı.

Bu işin bu aşamasında gerçekten çok tuhaf oldu çünkü bu tereddüt bilahare oluşacak bütün radikalleşmelerin de, DAEŞ’in ortaya çıkmasının da belki tek sebebi olacaktı. Bugün DAEŞ’i birincil sorun olarak gören ABD’nin, DAEŞ’in ortaya çıkışının tek sebebinin Esad’ın gidişine karşı sergilediği bu tereddüt olduğunu hala görmemiş olması gerçekten tuhaf. Bizzat Esad’ın varlığı yüzünden ortaya çıkmış olan DAEŞ’i, Esad’ın alternatifi olarak reddetmek suretiyle aslında Suriye halkını DAEŞ’le ve bitimsiz bir iç savaş ortamıyla başbaşa bırakmış oluyorlar.

Esad’ın alternatifi yok diyorlar. Başbakan Ahmet Davutoğlu Cuma günü Suriye Ulusal Koalisyonu'nu ve geçici hükümetini Ankara’da kabulünde yaptıı konuşmada çok açık bir biçimde alternatifi işaret etti: “Suriye’de Esad’ın alternatifi demokrasidir.”

Davutoğlu’nun işaret ettiği bu alternatif akla çok mu zor gelebilecek bir alternatif? Hadi bölgede demokrasiden haz etmeyen bazı güçler için bu alternatif hemen kabul görmeyebilir. Ama ABD veya AB ülkeleri demokrasiyi neden Esad’a bir alternatif olarak düşünemiyorlar bir türlü?

Öyle görünüyor ki, Suriye’nin geleceğinde hiç bir zaman Suriye halkına demokrasiyi layık görmüyorlar. Tıpkı diğer Arap ülkeleri için demokrasiyi uygun görmedikleri gibi, Suriye halkı için de demokrasiyi uygun bir alternatif olarak görmüyorlar. Demokrasi Suriye halkı için mutlaka iyidir, ama Suriye halkının iyiliğini düşünen kim? Onlar için hala Suriye’de ölen insanların durumu vicdanlarını harekete geçiren bir etki yapmış değil. Onlar sözlerini dinleyebilecek, sözlerinden dışarı çıkmayacak, sıradaki diktatörün gelmesini bekliyorlar.

Daha açıkçası Suriye’de Esad için uygun gördükleri alternatif neticede Esad’dan farksız biridir. Yani yine tepeden inme, Suriye’deki muhalefeti gücüyle bastırabilecek nitelikte bir başka diktatör arıyorlar. Böyle birini aradıkları için Esad’dan iyisini bulamıyorlar. DAEŞ de imdatlarına yetişiyor ve görünürdeki tek alternatifi olarak Esad’ı gözlerinde hoş görmeye başlıyorlar.

Bu da Ortadoğu’da demokrasinin neden gelişmediğini görmemizi sağlayan bir başka gerçek kesit oluyor.
#daeş
#suriye
#terör
#esad
#türkiye
9 yıl önce
Neden demokrasiyi Esad’a alternatif olarak görmüyorlar?
Arazi tazminatı nedir, kimlere ödenir ve tutarı nasıl hesaplanır?
Üstümüzü örten o kirli ıslak yorgan
Herkes gider, şiir kalır
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?