|
Saddam kimin kurbanı oldu?

Kendilerini İshak''a dayandıran, ama İshak''la zerre kadar alakaları kalmamış milletlerin, İsmailoğullarına karşı hıncı bitmiyor. Bu hınç ve bu kinden türeyen gerilimler dünyayı fesada boğuyor.

Müslümanlar kendilerini münhasıran İsmailoğulları saymazlar. Müslümanlar kendi soykütüklerini, aralarında hiç bir ayırım yapmaksızın bütün peygamberlere dayandırırlar. Ancak Hz. Muhammed''in Hz. İsmail''in soyundan geliyor olması, özünde ırkçılık olan bir gelenek açısından çok önemseniyor. Onlar bir peygamber olan İshak''ın soyundan gelmiş olmayı bu dünyada diğer insanlar üzerinde bir üstünlük taslayabilmek için yeterli bir sebep olarak görüyorlar. Özellikle bir siyahî kadının çocuklarının insanlık için seçilmiş olması bir dizi komplekslerini harekete geçiriyor.

Bu komplekslerin doğru dürüst bir tahlili yapılmadıysa, bu da Müslümanların bu konuda gereğinden daha fazla saf olmalarından kaynaklanıyor. Hâlbuki bu kompleksler dünyadaki şiddet dalgalarının üretilmesinde, kanların dökülmesi ve fesadın çoğalmasında, medeniyetler çatışmasından da, Marx''ın “sınıf kavgalarına” atfettiğinden de çok daha merkezi bir role sahiptir.

Ortaya çıkan fesat görüntüsünü birileri “medeniyetler çatışması” diye adlandırıyor. Oysa bugün dünyada herhangi bir yönüyle diğerinden ayrışmış birden fazla medeniyet yok. Maddi boyutuyla dünyaya tek bir medeniyet yön vermekte ve dünyadaki bütün kavgaların temelinde bu medeniyetin doymak bilmeyen ihtirasları, dünyanın diğer insanlarını oldukları gibi kabullenmeyen gönül darlığı ve hasisliğinden, cimriliğinden ve kibrinden başka bir şey yok. Bugün İslam ile müsemma bir dünya varsa bile bu, bir medeniyeti kendine özgü yollarla şekillendirebilmekten bir hayli uzaktır. Bu dünya epey zamandır başat medeniyet içinde madun bir dünyadır.

Saddam''ın idamının, apar topar kurban bayramına denk getirilmesi koalisyon güçlerinin İslam dünyasıyla iyi geçinmek için hiç bir iyi niyet taşımadıklarını gösterdi. Saddam İslam''ı az buçuk bilen hiçbir Müslüman nezdinde ne İslam''ı ne de Müslümanları temsil edebilecek biri değildi. Üstelik suçlarının hepsini de her şeyden önce Müslümanlara karşı işlemişti ve bundan dolayı tabii ki yargılanması gerekiyordu. Ancak “temsil” zannedildiğinden çok karmaşık bir süreçtir. Çok farklı bağlamlarda hiç ummadığınız bir nesne, bir kişi, bir olay tarafından temsil ediliverirsiniz. Süreçler, bağlamlar çoğu kez nesnelere veya kişilere kendi anlamlarını kendiliğinden verirler. Saddam''ın böylesi bir zamanlamayla ve böylesi bir sürecin sonunda idam edilmesi karşısında kendini bilen hiçbir Müslüman, hiç bir Arap, hiçbir Ortadoğulu bir aşağılamadan masum kalmış olamaz. Bu aşağılamadan, onun boğazına ilmeği geçiren kendini bilen Şiiler de masum değildir.

Medeniyetler diyalogu konusunda ABD''den yana en ufak bir iyi niyet sözkonusu olsaydı, Hıristiyan dünyasının bayramı ile Müslüman dünyanın bayramının orta yerine bir hançer gibi böyle bir “kurban” sokulmazdı. İdamın zamanlamasının hiçbir rasyonel gerekçesi yoktu. Koalisyon güçlerinin Irak''la ilgili görünür planlarını kolaylaştıran hiçbir yanı da bulunmuyor. Geriye sadece sembolik anlamı kalıyor. Ama bu sembolik anlam da kendi içinde bir sürü başka oyun barındırıyor.

Saddam''ın yargılanması gereken bir dizi dava vardı ve idamı hak etse bile belki de hak edeceği en son konu Şiilere yönelik 25 yıl önce gerçekleştirmiş olduğu suçlardı. Üstelik idama konu olan suçu, İran''la olan ve ABD tarafından bütün aşamalarda desteklenen savaş esnasında işlemişti. Saddam''ın diğer suçlamalarla ilgili yargılama süreci devam ederken bu davadan idam edilmesi, 8 yıllık savaşa onu açıkça azmettiren ABD''nin kendini bu suçtan sıyırmayı hedefleyen bir jestti. Bu jesti genelde Şiilerin, özelde İran''ın behemehal geçersiz kılacak bir restle karşılaması gerekiyor. Yoksa bölge halkından düzenli olarak kurban almaya azmetmiş güçleri terbiye edecek bir koç gelmeyecektir.

Bugün kurbanın zalim, müstebit kendi ağıllarında yetiştirmiş oldukları Saddam olmasına bakarak kimse bir teselli duymasın.

Saddam bu medeniyetin kendi tanrılarına üzerinde özenle durulmuş özel bir zamanda ve özel bir yerde sunulmuş özel bir kurbandı. Bu kurbanın sadece yeri ve zamanı bile milyonlarca İsmailoğlunun önemsiz kanlarının dökülmesiyle hazırlandı.

17 yıl önce
Saddam kimin kurbanı oldu?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi