Barzani’nin bağımsızlık için referandum girişiminin kendisi açısından ve bölge açısından hiç beklenmeyen etkileri oldu ve olmaya da devam edecek.
Belki ilk görünen etki bağımsız bir Kürdistan girişiminin zannedildiği kadar uluslararası bir teveccühe sahip olmadığı ve böyle bir projenin gerçekleşmesine çok yaklaşıldığı bir dönemde atılan bu adımla bu projenin bir fikir olarak bile uzun süreliğine askıya alınmak durumunda kalmasıdır.
Halkının neredeyse tamamı Arap olan bu şehre PYD’yi yerleştiren ABD için Suriye’nin geleceği için nasıl bir vizyon tahmin edebiliriz? Bu vizyonda Suriye’nin Kuzeyinde bir terör koridorunun haritası şimdiden görünmüyor mu?
Neticede referanduma güçlü bir destek vermeyen, ilk etapta bekleyip görmeyi tercih eden birçok uluslararası aktörün asıl derdinin Barzani ile olduğunu görmek gerekiyor. Yakın zamana kadar Türkiye ile özdeşleşen duruşu dolayısıyla aslında Barzani’nin ipinin çekilmesinin doğrudan veya dolaylı olarak Türkiye’ye kaybettireceği düşünülmüştür.
Aynı etkiyle yine BAE’nin ve Mısır’ın desteklediği ve Libya’da krizin sebebi olan Hafter’e karşı, elbette kendisinin de içinde olduğu, yeni ve kuşatıcı, birleştirici bir milli diyalog meclisinin oluşmasına doğru bir girişim sözkonusu.
Günlük teminat sözlerinin ötesinde, orada asırlardır beraber yaşamakta olanların hukukunu gözetecek güçlü bir toplumsal sözleşmeyi şart koşmak lazım.