|
Habis yapı ve ahlaki çürüme...

İstihbarat ve şantaj şebekesine dönüşen paralel yapı her yolu mübah görüyor ve alçaklıkta sınır tanımıyor. Yalan, iftira, gıybet, tezgah bunların temel yöntemi haline gelmiş. Yapılan pislikleri İslam"la yorumlanmaya kalkmak, bunları mülayim insanlar gibi algılamak abes oldu. Başbakan Erdoğan ve danışmanları hakkında her türlü yalan ve iftiraya başvuran bu habis yapı hak, hukuk, mahrem, günah, kutsal tanımıyor. Sanki vicdanları kurumuş, izanları sönmüş. İman aşkıyla giriştikleri habis işler nasıl bir hastalık durumu olduğunu gösteriyor.

Üstad Bediüzzaman hazretleri değil yalan ve iftira, gıybet konusunda bile çok ağır değerlendirmelerde bulunmuştur.

Cenab-ı Hakk, Hucurat suresinde şöyle buyurur: "Ey iman edenler! Zandan çok sakının! Çünkü zannın bir kısmı günahtır. SİNSİ CASUSLAR GİBİ AYIP ARAMAYIN! Gıybet ederek biriniz ötekini arkasından çekiştirmesin! Sizden biri, ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bakın bundan iğrendiniz. Allah"tan sakının! Hiç kuşkusuz, Allah tövbeleri çok kabul eden, rahmeti sonsuz olandır."

Üstad hazretleri ise bu ayeti yorumlarken şunları söyler:

"Âyâ, sual ve cevap mahalli olan AKLINIZ YOK MU ki, bu derece çirkin bir şeyi anlamıyor?

Âyâ, sevmek nefret etmek mahalli olan KALBİNİZ BOZULMUŞ MU ki, en menfur bir işi sever?

Cemaatten hayatını alan hayat-ı içtimaiye ve medeniyetiniz ne olmuş ki, böyle HAYATINIZI ZEHİRLEYEN bir ameli kabul eder?

İNSANİYETİNİZ NE OLMUŞ ki, böyle canavarcasına arkadaşınızı diş ile parçalamayı yapıyorsunuz?

Hiç rikkat-i cinsiyeniz, hiç SILA-İ RAHMİNİZ YOK MU ki, böyle çok cihetlerle kardeşiniz olan bir mazlumun şahs-ı manevisini insafsızca dişliyorsunuz? Ve hiç aklınız yok mu ki, kendi âzânızı kendi dişinizle divane gibi ısırıyorsunuz?

VİCDANINIZ NEREDE? Fıtratınız bozulmuş mu ki, en muhterem bir halde bir kardeşinize karşı, etini yemek gibi en müstekreh bir işi yapıyorsunuz?

Gıybet, ehl-i adavet ve hased ve inadın en çok istimal ettikleri ALÇAK bir silâhtır. İzzet-i nefs sahibi, bu pis silâha tenezzül edip istimal etmez. Nasıl meşhur bir zat demiş: "Düşmanıma gıybetle ceza vermekten nefsimi yüksek tutuyorum ve tenezzül etmiyorum. Çünkü gıybet, zaif ve zelil ve aşağıların silâhıdır".

Gıybet şu ayetin kat"î hükmüyle nazar-ı Kur"an"da gayet menfur ve ehl-i gıybet, gayet FENA VE ALÇAKTIRLAR. Gıybetin en fena ve en şenii ve en zalimane kısmı, kazf-i muhsanat nev"idir. Yani gözüyle görmüş dört şahidi gösteremeyen bir insan, bir erkek veya kadın hakkında zina isnad etmek; en şeni bir günah-ı kebair ve en zalimane bir CİNAYETTİR, hayat-ı içtimaiye-i ehl-i imanı zehirlendirir bir HIYANETTİR, mesud bir ailenin hayatını mahveden bir GADRDİR. Evet Sure-i Nur bu hakikatı o kadar şiddetle göstermiş ki, vicdan sahibini titretiyor ve tüylerini ürperttiriyor."

Onlarca yıldır devletin istihbarat imkanlarını kullanarak herkesi dinleyen, fişleyen ve uydurma deliller ve kasetler üreten paralel yapının propaganda merkezine dönüştürdüğü insanların yalan ve iftiraya başvurması şaşırtıcı değildir. Ama din kisvesi altına saklanan insanların dini, imanı, insaniyeti, vicdanı bu derece sukut ettirmeleri çok hazindir. Buna sessiz kalan ve ölümüne savunan ilişkili insanlar da bu aşağılık işlere manen ortaktır.

10 yıl önce
Habis yapı ve ahlaki çürüme...
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi