|
Histerik İnfialler
*Kilisli Ağabey arıyor. Uzun uzadıya konuşuyoruz;


-Bir başka sol kanat,
anti-emperyalist
-ben demiyorum, kendini böyle tanımlıyor- aydın şairimiz seçimleri protesto ediyormuş, ülkeyi terk etti… Fransa'ya yerleşiyormuş…
Emperyalizmin göbeğine

Sonra, sonra başka… Özkök dün Ak Parti rengi kravatla TV'ye çıktı. Bugünkü yazısını okudun mu? Sabah bi' uyanmış; eşinin pilatese gittiğini fark etmiş. Derin bir “
oh
" çekip, anlamış
ülkenin elden gitmediğini

Hay Allah'ım ya…

Bir de şeye deli oluyorum a'bicim; adam ders veriyor üniversite de ya! Akademisyen bu adamlar! Adamların tespitleri hâlâ “
bunlar hep makarnadan a'bi
" , “
Kömür mü? Yok bu sefer kömür yoktu. Beleş kahve dağıtıyorlar ondan
", “
eğitim seviyesi çok kötü
" düzeyinde… Akademik değerlendirme bu mu arkadaş?

Her defasında, bu sefer
Aziz Nesin aforizması
çıkmaz diyorum, yine geliyor… Bu kafada sıkışıp kaldılar…

Aa! Bir de Müjde Ar'ın tweeti gördün mü? Cuntacı Evren'e “
Size çıplak modellik yapayım Paşam
?" diyen kadın şimdi saltanat----

-Müjde Ar olayı farklıymış ağabey… Tweeti
sahte hesaptan
atmışlar.

-Ee… Gördün mü işte bak; onlar da yapıyor, uğraşıp dursunlar
belki anlarlar
… Sürekli sahte hesaptan atılan tweetlerle gaza gelip, yaygara koparmıyorlar mı?

-Bu işin bir sonu yok be a'bi… Çıkmaza giriyor sürekli… Aslında
herkes anlıyor ama
kimse anlamıyor

-Senin de Facebook'da ne kadar renkli, heyecanlı birader? Bayadır yorumlara bakıyorum da; tartışma hiç bitmiyor?

-Hah işte a'bi! Bak ben tam olarak buraya takılıyorum… Biliyorsun; sivil toplum, ticaret, sosyal hayat derken her kesimden çok insan biriktirdim. Hep en büyük
kazancım olarak gördüm bu zenginliği
… Ben sistemin beslediği bu insanları anlayabiliyorum ama, ya benim farklı görüşlere sahip arkadaşlarım? Çok sohbet ettim hepsiyle, tartıştım, eleştirdim hayatım boyunca… Birlikte çok anı biriktirdik. Keyifliydi. Kendi dünyamı anlatmaya çalıştım ve amacım asla fikirlerimi, hayal ettiğim dünyayı onların da kabul ettiğini görmek olmadı. Farklı düşünebiliriz? Bundan daha doğal ne olabilir?

Belki de bu yüzden sohbetlerimizin neredeyse tamamı; “
Sen başkasın, sen onlar gibi değilsin
" sözleriyle son buldu…

Oysa ben farklı değilim,
benim gibi milyonlar var
… Bu birçoğumuzun ortak hikayesi değil mi?

-Bir de; “Aslında sen onlardan değilsin. Mecbursun sadece" derler…

-Evet! Ne mecburiyetim olacak ki?

Buraya kadar bir problem yok. Akıl, vicdan ve duygular seçim süreçlerinde kilitleniyor; ilişkilerimiz, tartışmaların seviyesi ve üslup başka bir hâl alıyor maalesef… Mesela çocukluğumdan beri beni, ailemi yakından tanıyan, yaşantımı en ince ayrıntısına kadar bilen arkadaşlarımla bile, şu meşhur diyalogları her seferinde bizzat yaşıyorum;

“Hırsızsınız.

Yalancısınız.

Cahilsiniz."

ve daha bir sürü şey…

Çok ağır. Kırıcı. Yıkıcı. Onlar benim, ben onların ciğerini biliyorum… Güzel günlerden başka hiçbir şey yaşamadık birlikte… “
Nasıl oluyor da?
aşamasına
" geçtiğimizde işin rengi değişiyor…

Kaşları çatıyorum; “
Ben mi
?" diye soruyorum. “
Ben mi hırsızım?, Ben mi yalancıyım?
". Ardından o utangaç, pişman bakışlar hemen incelen ses tonuyla birleşiyor; “
Yok yani sen değilsin, seni kastetmedim, sen farklısın
"lar
döngüsüne başlıyoruz tekrar

Bir hafta sonra düzeliyor hiçbir şey yaşanmamış gibi devam ediyoruz ilişkimize. Güzel vakit geçiriyoruz. Ortak zevklerimiz var. Anılarımız, dostluğumuz var.
Üstelik sınırlarımız da var
; kişisel
özgürlük
alanlarımızda
gerçekten çok mutluyuz. Saygılıyız birbirimize karşı…

-Ne gerek var di'mi? Bu kadar nefret, hırs… Ne çok arkadaşımı kaybettim ben de---

-Kusura bakma bölüyorum ama; Aramızda ne geçerse geçsin birlikte yaşamıyor muyuz biz a'bi? Ve ben
istisnai durumları göz ardı ederek
kötü niyetleri olduğunu asla düşünmüyorum. Yaşanmışlıklar bu görüşümü her daim doğruluyor.

Burada farklı bir durum var. Bu toplumsal bir hastalık… Bu tepkiler
histerik infialler
… Sağı, solu, ideolojisi yok---

-Güzel tanım… Gerçeği göremiyorlar. Gerçekle yaşamayı beceremiyorlar. Kurguladıkları hayal dünyasından çıkmaları gerekiyor… Düştükleri çelişkileri eleştirmeleri lazım… Artık kabullenmek zorundalar…

-Nasıl çıkacaklar peki? Biz ne yapıyoruz çıkartmak için?

-Yapmıyor muyuz?

-Yapmıyoruz a'bi… Biz de gerçeği kabul edemiyoruz.
Aynı hataya biz de düşüyoruz

Bir anda
Dr. Jekyll'a dönüşmelerinin
vebalini biz de taşıyoruz…

Soruyorum şimdi sana; nargile kafesi jargonundan başka neyimiz var?

Toplanıyoruz kafelerde, sabaha kadar İslam Devleti kuruyoruz. Diktatör deviriyoruz. Sistemi değiştiriyoruz. Yeni yeni birlikler inşa ediyoruz… Eylem?
Eylem yok
. Sürekli oturuyoruz…

Düşünsene sakallı, bıyıklı koca adamlar; oturuyoruz sürekli bunları konuşuyoruz. Basma kalıplarımız var. Cümlelerimiz bile aynı.
Kafelere, salon programlarına, dernek binalarına hapsolduk
… Bir saatten sonra ben bile sıkılıyorum a'bi, ben! Sen o adamları nasıl bu ortama çekeceksin?

Kültür üretemiyoruz. Fikir üretemiyoruz. Okumuyoruz. Sosyal medyadan besleniyoruz ve en büyük fikir eylemimiz; yine sosyal medyadan, 140 harfle diğer dünyaya laf sokmak!

Kazanmak için özendirmemiz lazım. Neyi özendireceğiz? Gitgide
basit bir kopyası
haline dönüşüyoruz eleştirdiğimiz sistemin…

Ne kadar samimiyiz her şeyden önce? Allah aşkına etrafına bir bak, özellikle benim yaş grubum gençlere bak. Ayrı dünyaların insanı olduğumuzu iddia ettiğimiz gençlerden ne farkımız var gündelik hayatta?


Şarj azaldı…
Mevzu derin
. Haftaya buluşalım.

#seçimler
#Aziz Nesin aforizması
#müjde ar
#İslam Devleti
8 yıl önce
Histerik İnfialler
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler