İletişim çalışmalarının yüz karası bir yaklaşım vardır… Daha çok “Halk, balık hafızalıdır. Nasılsa bu sözlerimizi, vaatlerimizi unutur” düşüncesiyle devreye alındığına ve duyurulan projelerin arkasının getirilmediğine şahit olduğumuz için bunlara temkinli yaklaşırız…
Bu tarz iletişimin şifresi, -cek ve -cak ekiyle biten cümlelerdir… Gördüğünüz yerde kaçın ki vaktinizi boşa harcamayın… Kaçma kısmı işin latifesi tabii… Yine de dikkatle yaklaşmakta fayda var…
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, küçük çaplı olsa da çok hoş bir projeyi açıklamış: 50 adet deniz taksi hizmete sunulacakmış… Haber, belediye televizyonlarında uzun uzun verildi. O belediye TV’leri ki milyarlarca liralık dev hükümet proje ve yatırımlarından tek söz etmezler… Bu -cek -cak haberi baş tacı ettiler…
*Deniz taksiler nerede?
*Üretilecek.
*50 araç az değil mi?
*Talebe göre yenileri üretilecek.
*Başka?
*Yüzde 3’ün altındaki deniz taşımacılığı yüzde 10’lara çıkacak…
*Bu kadar mı?
*İstanbul halkı, denizde seyahat etmenin keyfini yaşayacak.
-Cek… -Cak… Böyle uzayıp gidiyor… Bu örneği görünce AK Parti’yi sürekli açılış yapmakla eleştirmenin nasıl abesle iştigal olduğu da daha iyi anlaşılıyordur herhâlde… Bir tarafta, tamamlanarak hizmete sunulan, getirisi-götürüsü belli projeler… Diğer tarafta -cekler -caklar…
Öte yandan pırıltılar içindeki ‘demokrasi’ ambalajında sunulan bir yaklaşım biçimine burada da rastladık… 2011 yılında İstanbul’un otobüsleri için yapıldığı gibi deniz taksilerin rengi için de internetten bir oylama başlatılmış…
Mimar Sinan Süleymaniye’nin tasarımını halka mı sormuştu?
Bir kentin gelecek tasarımındaki estetik tercihlerin böyle oylamalarla belirlenmesinin yanlış bir yaklaşım olduğuna inananlardanız…
Geçici işler için bu popülist yaklaşım çok başarılı olabilir. Ancak esas olan, nesilden nesle aktarılacak kalıcı projelerin belli bir strateji ve estetik anlayış çerçevesinde ele alınması ve uygulanmasıdır...
