|
2019 yılı Türkiye nüfus sayımı sonuçlarının değerlendirilmesi

Türkiye’de tam teşekküllü nüfus sayımı 2007 yılında Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne (ADNKS) geçilmesiyle yapılmış ve gerçek nüfus rakamına ulaşılmıştır. ADNKS sistemi öncesi, büyük şehirlerde nüfusun artmaya başladığı 1980’li yıllardan sonra çoğu göç veren şehirlerde daha fazla nüfus varmış gibi görünüyordu. Anadolu’daki birçok şehrin demografik yapısı tam olarak bu sisteme geçişle ortaya çıkarken, ekonomileri ise olumsuz etkilendi. Çünkü, şehirlerin merkezi hükümetten aldıkları ekonomik paylar nüfusa göre verilmektedir.

Tabi bu sistem sadece ekonomik kaybı değil aynı zamanda siyasi yapıda da önemli değişiklikleri beraberinde getirdi. Hızlı göç artışı ile büyük şehirlerde milletvekili sayısı artarken, Anadolu’daki illerin milletvekili sayılarında önemli düşüşler meydana geldi.

Türkiye nüfusunun en önemli özelliği, hızlı artmasıdır. 1927 yılında yapılan ilk genel nüfus sayımından, 2019 yılına kadar geçen sürede ülkemizin nüfusu, 13,6 milyon kişiden 83 milyona yükselmiştir. Son ADNKS’e göre, Türkiye’de ikamet eden nüfus, 31 Aralık 2019 tarihi itibariyle bir önceki yıla göre 1 milyon 151 bin 115 kişi artarak 83 milyon 154 bin 997 kişiye ulaşmıştır.

Nüfusun hızla artması için yaşam koşullarının iyileşmesi, sağlık alanındaki ilerlemeler ve yurt dışından gelen göçler temel etkenlerdendir. Özellikle Balkan ülkelerinden Türkiye’ye yoğun göçler olmuştur. Ancak, Türkiye nüfusunun hızla artmasının en önemli nedeni şüphesiz doğal nüfus artışıdır.

Nüfusumuzun miktarsal olarak arttığını ifade ederken, nüfus artış hızında zamanla düşüş olmuştur. 90’lı yıllara kadar binde 20’i civarında olan yıllık nüfus artış hızı, ADNKS’ye geçildiğinden beri binde 13-13,5 aralığında gerçekleşmektedir.

Kentlerde yaşayan nüfusun artması, eğitim seviyesinin yükselmesi, çalışma hayatında yer alan kadın sayısındaki artış, evlenme yaşının yükselmesi, aile planlaması ve doğum kontrol yöntemlerinin yaygınlaşması nüfus artış hızının düşmesinde rol oynamıştır.

Son yıllarda nüfus artış hızını artırıcı hükümet politikalarının yoğunlaştırıldığı ülkemiz, dünyada fazla nüfuslu ülkeler arasında yer almaktadır. Bulgaristan, Yunanistan, İran, Irak ve Suriye gibi komşu ülkelere, Avrupa ülkelerine ve Ortadoğu’daki ülkelerine göre daha fazla nüfusa sahibiz. Ancak, 7 milyar 594 milyon 270 bin kişi olan dünya nüfusu içinde istenen payda değiliz.

Ülkemizde toplam nüfusun yaşa göre dağılımına baktığımızda; çocuk yaş grubu olarak tanımlanan 0-14 yaş grubundaki nüfus oranı, 2007 yılında %26,4 iken 2019 yılı itibariyle %23,1’e düşmüştür. Aynı dönemde çalışma çağı olarak tanımlanan 15-64 yaş grubundaki nüfus oranı %66,5’den %67,8’e çıkarken, 65 yaş üstü nüfusun oranı da %7,1’den %9,1’e yükselmiştir. Doğurganlık ve ölümlülük hızlarındaki azalmaya bağlı olarak, 2007 ve 2019 arası dönemde yaşlı nüfusun arttığı ve ortanca yaşın yükseldiği görülmektedir.

Dünyada 2020’de ilk kez 30 yaşın üzerindeki insanların sayısı, 30 yaşın altındakilerden fazla olacak. Yaşlı olarak görülen 65 yaş üstü nüfus da dünyadaki beş yaş ve altındaki çocuk sayısını belirgin biçimde geçecek.

Neyse ki genç nüfus ve devam eden göçün yanı sıra hala iyi seviyede olan doğurganlık oranları, Türkiye’deki potansiyelin devam ettiğini gösteriyor. Nüfusun %31,2’sinin halen 15 ile 34 yaş aralığında olduğunu düşündüğümüzde, bu demografik yapının iyi bir potansiyel olduğu nettir.

Türkiye’de kırsal kesimdeki nüfusta da azalış devam ediyor. 2018 yılında %92,3 olan il ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı, 2019 yılında %92,8’e yükseldi. Belde ve köylerde yaşayanların oranı ise %7,7’den %7,2’ye düştü.

Nüfusun kırsaldan şehre göç etmesi istihdam sorununu beraberinde getirmektedir. İşsizliğin artmaya başlaması ile birlikte, hükümet istihdam artışını kolaylaştırmak için kapsamlı bir teşvik planını uygulamaya başladı.

Göçün ortaya çıkardığı diğer bir sorun ise, nüfus dağılımında oluşturduğu dengesizliktir
.
Ülkenin bazı yerleri sık nüfuslu iken büyük bir kısmı seyrek nüfusludur. Örneğin, Türkiye nüfusunun yaklaşık %15’i İstanbul’da toplanmıştır. İstanbul, kilometrekareye düşen 2 bin 987 kişi ile nüfus yoğunluğu en yüksek olan il olmuştur. Buna karşılık, yüz ölçümü büyüklüğünde ilk sırada yer alan Konya’nın nüfus yoğunluğu 57 olarak gerçekleşmiştir.

Ülkemizde nüfus artış hızının yüksek olması kaynaklı dengesizlikleri; GSMH’nın artırılması, kişi başına düşen gelirin yükseltilmesi ve dengeli biçimde dağıtılması halinde giderebiliriz.

#ADNKS
#GSMH
#Ortadoğu
#Anadolu
4 yıl önce
2019 yılı Türkiye nüfus sayımı sonuçlarının değerlendirilmesi
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü