|
Ağlamayalım, hesap soralım

Darbelerin ve bilumum kötülüklerin anası olan 27 Mayıs ihanetinin 60’ıncı yılını geride bıraktık. Daha önceki 59 yıl dönümünde yaptığımız gibi yine ağladık, yine bu darbeyi yapanları lanetledik, yine bu cinayetleri işleyenlere ve işletenlere duyduğumuz öfkeyi dile getirdik. Bu gidişle gelecek yıl dönümlerinde de benzer şeyleri tekrar edip duracağız. Belki de yeni darbe girişimleri, yeni acılar eklenecek bilmiyoruz.

Bu arada 60’ıncı yıl dönümü 15 Temmuz sonrası çok daha fazla anlam kazandı. Ayrıca Yassıada’nın Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak yeniden dizayn edilmesi de çok önemli bir aşama. Ancak 27 Mayıs ile hesaplaşma konusunda beklenenin çok çok gerisindeyiz. 27 Mayıs’ın tetikçilerine laf söylemekten, sahiplerine ve kurdukları vesayet sistemine sıra getiremedik.

27 Mayıs’ı yaptıranların derdi sadece Adnan Menderes ve arkadaşları değildi. 27 Mayıs’ın sahipleri, Türkiye’de milletin iradesini bypass edecek bir yönetim sistemi için darbe yaptı. Menderes ve arkadaşlarını asmalarının sebebi bu kuracakları vesayet sistemine karşı çıkacak olanlara gözdağı vermekti. Ve nitekim 12 Mart öncesi Süleyman Demirel, Menderes’in idam sehpasındaki fotoğrafına baktıktan sonra şapkasını alıp gitmişti.

27 Mayıs’ın sahipleri ve yaptıranları, nasıl bir vesayet sistemi kurdu, sistemin hâlâ ayakta kalan unsurları var mı, 60 yıllık zaman diliminde hangi kötülüklere imza attılar? Bu ve benzeri sorulara cevap bulmak için vesayet sistemini inşa ettikleri yapı ve kurumlar üzerinde derinlemesine araştırma yapmak lazım.

27 Mayıs’ın sahipleri çok kurum ve teşkilat oluşturdu. Birçoğu hâlâ ayakta ve çoğunu biliyoruz. Ama öyle bir teşkilat vardı ki, 50 paralel devlet gibi çalıştı ve çok az kişi biliyor o teşkilatı. 2009 yılında devlet hayatımızdan sessiz sedasız sökülüp atılan o teşkilat Savunma Sekreterliği teşkilatıydı. Evet devlet hayatımızdan söküp attık o teşkilatı ama o teşkilat irdelenmedikçe daha çok ağlarız 27 Mayısların yıl dönümünde.

27 Mayıs darbesinden 5 ay sonra Savunma Sekreterliği kuruluyor. 108 sayılı kanuna göre bu teşkilat, ülkeyi seferberliğe hazırlayacak. Genel bütçeye dâhil dairelerle, katma bütçeli idareler ve devlet ekonomi kurumları ve bunlara bağlı kurumlarda savunma sekreterlikleri kuruldu. Kanuna bakınca faydalı bir teşkilat. Ama bu teşkilatın nasıl çalışacağı çok çok gizli yönetmeliklerle belirlendi.

Kanun gereği TSK’dan emekli, müstafi veya izinli subaylar, MGK’nın emriyle Başbakanlık ve bakanlıklar başta olmak üzere bildiğiniz tüm devlet kurumlarına, savunma sekreteri olarak atandı. Valiliklere, üniversitelere, Çaykur’a aklınıza gelebilecek neredeyse tüm kurumlara atamalar yapıldı. Savunma sekreterleri atandıkları kurumlarda her türlü bilgiye ulaşma yetkisine sahip ve ihtiyaç duydukları kadar personelle çalıştılar.

Denilebilir ki ne var bunda? Milli bir hassasiyetle böyle bir teşkilat gerçekten önemli görevler yapabilir. Ancak gizli yönetmeliğin 8. maddesine göre, “NATO tatbikatlarının gereği şeklinde planlamasını yürütür” diyor.

Bir başka husus ise savunma sekreterleri MGK’nın önerisi ile atanır ve görevden yine MGK’nın görüşü ile alınır. Özlük hakları itibarıyla bağlı bulundukları makamın yardımcısı durumundadırlar. Başbakanlık’taki savunma sekreteri Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı’nın sahip olduğu özlük haklarına sahipti. Kurum ve kuruluşlar, savunma sekreterinin istediği her türlü istatistik veri ve diğer bilgileri vermekle yükümlüydüler.

Bu teşkilatın ayrıntılarını bir yazı başlığı altında yazmak mümkün değil, belki kitap, belki de kitaplarla anlatılabilecek bir teşkilat. Ama 27 Mayıs’ın kurduğu vesayet rejimi ile hesaplaşma olacaksa, bu teşkilatın 1960’tan 2009’a kadar varlığını sürdürdüğü dönemde MGK’ya sunduğu raporlardan başlamak gerektiğini düşünüyorum.

Eğer bu derin araştırma yapılırsa 1960’tan 1971 muhtırasına; 12 Eylül öncesi olaylardan 12 Eylül darbesine; 90’lardaki derin cinayetlerden, 28 Şubat darbesine; 2009 yılına kadarki bütün kötülükler diyeceğim, ancak 15 Temmuz’da da karşımıza çıktığı için günümüzdeki bütün kötülüklerin anasına ve kaynağına inebiliriz ve gerçekten o zaman 27 Mayıs ile hesaplaşma imkanı elde etmiş oluruz.

15 Temmuz gecesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi’ne giden darbecilere rehberlik eden kişi sivil savunma sekreteri olarak görev yapan 79 yaşındaki Mehmet Tunç idi. Mehmet Tunç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İBB Başkanlığı döneminde de savunma sekreteri miydi bulamadım, ama yaşına baktığımız zaman epey zamandır bu işlerle meşgul olduğu belli.

27 Mayıslarda ağlamak yerine hesaplaşmayı tercih edersek, Savunma Sekreterliği Teşkilatı’ndan başlayabiliriz. 1961 yılında er üniformasıyla cami cami gezdirilip darbeciler lehine vaazlar verdirilen sümüklü şeytan Fetullah başta olmak üzere tüm kötülüklerin kapağını aralamış oluruz.

#Darbe
#27 Mayıs
#15 Temmuz
#İstanbul Büyükşehir Belediyesi
4 yıl önce
Ağlamayalım, hesap soralım
Gülencilik, cemaatler ve takiyye
Mezardakileri bile abone yapsanız artık boş
Duanın gücü, usul ve esasları
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?