|
Akşener, mevzunun bağımlı yapılarla alakasını biliyor olmalı

Geçen sene ABD’de George Floyd’un bir polis tarafından öldürülmesinden sonra kitleler, kolonyalizmin simge isimlerinin heykellerini yıkmaya yönelmişti. ABD, Avrupa ve Afrika’da tarihin en vahşî eylemlerini icra eden simge isimlerin heykelleri yıkılmış ya da gözlerden uzak mekânlara taşınmıştı. Heykellere yönelen öfke bir günün heyecanı ile açıklanamazdı. Dünyanın her tarafında Avrupa kolonyalizmi ve emperyalizmi uzun bir zamandır ciddî bir şekilde eleştiriye tabi tutuluyordu. Bu eleştirilerin Türkiye’ye yansımalarından ayrıca bahsetmek gerekir, başta ABD olmak üzere Avrupa ülkelerinin 1990’ların başından itibaren yeniden coğrafyamızı istilaya yönelmesi bizde de güçlü eleştirilerin ortaya çıkmasına neden oldu. Kamuoyu araştırmacıları Türkiye’de, uzun zamandır, ABD karşıtlığının çok yüksek olduğunu söylüyor.

George Floyd’un ölümü Avrupa kolonyalizminin bir yönünü açığa çıkarmıştı. Amerika’ya zorla getirilen milyonlarca Afrikalının bugünkü durumuna dikkatimizi çeken hadise, tarihte kaldığı izlenimi verilen acıların asla unutulmayacağını göstermiştir. Bu geçmişin Avrupa’yı ve “Avrupaları” asla bırakmayacağı bir daha görüldü. Fakat belirttiğim gibi Afrika’dan zorla taşınan köleler kolonyalizmin sadece bir boyutu oluşturur. Kolonyalizm bir sistemdi ve bu sistemin yerliler boyutu da unutulamazdı. Kanada’da bir yatılı okulun bahçesinde ortaya çıkarılan sahipsiz mezarlar da ikinci boyutun yeniden hatırlanmasını sağladı. Kilise tarafından desteklenen bu yatılı okullar Kanada yerlilerinin asimilasyonuna hasredilmiş. Ne yazık ki mezarlar küçük yaşta öldürülen çocuklara ait. Asimilasyon amaçlı olarak ailelerinden koparılan çocukların mezar kalıntıları başka okulların yakınlarında da bulunuyor. Onlar da aynı cinayeti işlemişler. Kanada yerlileri bu olayları bildikleri hâlde kanıtlayamadıkları için şimdiye kadar üzerinde konuşulmasını sağlayamadıklarını söylüyorlar. Öfke, Kanada’da kraliçelerin heykellerine yöneldi. Kraliçe Viktorya, emperyal çağın güçlü bir simgesiydi. Onun heykellerinin devrilmesini önemsemek gerekir.

Avrupa’nın kolonyalist tarihine yönelen eleştirilerin bizdeki yansımalarını ayrıca ele almak gerektiğini ifade ettik. Türkiye’de sokakların ABD’ye karşı oldukça mesafeli olduğunun altını çizdik. Bu mesafeli duruş Batı Avrupa emperyalist devletleri için de geçerlidir. Fakat seçkinler zümresi için mesafeli bir duruştan bahsetmek o kadar kolay değil. Nihayetinde sol ve sağ liberalizmin temsilcisi sayabileceğimiz yazarçizer takımı Kanada’da yerli çocuklarının mezarlarının tespitinden sonra dahi Kanada’nın demokrasisine övgüler düzdü. Bu eğilimlerin siyasal temsilcileri de Kanada’da okul bahçelerinde ortaya çıkarılan sahipsiz çocuk mezarlarını görmezden geldi. Hatta aynı eğilimleri temsil eden bir siyasî parti başkanı, Türkiye Cumhurbaşkanı’na “sömürge valisi” diye hakaret ederek dikkatleri başka taraflara çekmeye çalıştı.

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in bu seviyesiz ifadesi hem bir cehaletin hem de kastın sonucudur. Kavram tartışmasını bir kenara bırakmak gerekiyor çünkü sömürgecilik ile kolonyalizmin birbirini karşılamadığı daha yeni yeni fark ediliyor. Kavram meselesinden bağımsız olarak bu ifade geçen yüzyılda kullanılsaydı belki bir anlam ifade edebilirdi. Çünkü o zamanlarda Avrupa ve ABD emperyalizmine karşı açık bir mücadeleden bahsedilemiyordu. İki kutuplu dünya sistemine sıkışıp kalmanın bir çaresizliği vardı. Erdoğan ilk defa 2009’da “one minute” dedikten sonra emperyalizme karşı açık mücadele gündeme gelmeye başladı. Bundan sonra Erdoğan’ın sesi ilk önce yakın coğrafyamızda yankılanmaya başladı ve oradan bütün dünyaya dalga dalga yayıldı. Bugün Latin Amerika’dan Afrika’nın derinliklerine ve Asya’nın uzak köşelerine kadar geniş bir alanda Türk etkisi konuşuluyor. Erdoğan’ı tanımlamak ve olumsuz bir imajla anılmasını sağlamak için birtakım dinî yaftaları uzun zaman kullandılar fakat bunun bir işe yaramadığı açıktı. Çünkü bu geniş coğrafyada gayr-i Müslimler dahi Erdoğan’ın mücadelesine saygı duyuyordu. Bunun üzerine bir değişiklik yapmaya karar verdiklerini düşünebiliriz. Akşener, ne söylediğini bilmiyor olsa da ona sufle verenlerin cahil olduğunu düşünemeyiz. Antiemperyalist mücadelenin kıtaları harekete geçirmeye başladığı bir dönemi yaşıyoruz.

Bugün eski koloniler için müstemleke valilerinden bahsedilen bir dönemde değiliz. Bilakis yerli ve millî siyasetlerin revaç bulduğu bir zamanda ABD ve Avrupa emperyalizmi adına hareket eden bağımlı yapıların dönemi başladı. Artık mevzu müstemleke valisi değil.

#Kolonyalizm
#George Floyd
#ABD
#Meral Akşener
3 yıl önce
Akşener, mevzunun bağımlı yapılarla alakasını biliyor olmalı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi