|
Alev Alatlı’nın küskünleri muhafazakâr muhalifleri de kapsıyor mu?

Felâtun Bey, edebiyat tarihimizin en orijinal tiplerinden biridir. Gücü temsil kabiliyetinden gelir. 19. yüzyılın sarsıcı değişimleri ile ortaya çıkan birtakım karakterlerin davranış özelliklerini ve düşünce yapısını anlamak için Felâtun Bey’i bilmek gerekir. Yenileşme tarihinin çarpık ve hastalıklı karakterlerini anlamak için edebiyatımızın benzer örneklerine bakmak gerekmiştir. Felâtun Bey gibi başarılı örneklerin ortaya çıkması önemlidir fakat esasen bu başarının sebepleri üzerinde durmak gerekir. Herhâlde Felâtun Bey’in başarılı bir tip olmasında Ahmet Mithat Efendi’nin kendine güveni önemli bir paya sahiptir.

Daha önce bugünün Felâtun Bey’inin yazılması gereğinden bahsetmiştik. Elbette aradan geçen uzun zamanda yaşanan büyük ve sarsıcı olaylar Felâtun Bey tipinin önemli ölçüde değişeceğine işaret eder. Dolayısıyla yeni tipin özelliklerini aradan geçen zamanı dikkate alarak tasvir etmek gerekir. Şimdilerde gündemimizde olan “kültürel üstünlük” meselesinin şiir, öykü ve roman türlerindeki eser sayısına göre değerlendirilmeyeceği açıktır. Kültürel üstünlük kavramı ile ifade edilmek istenilen fikir de “yeni tip” tarafından değerinden düşürülmeye çalışıldığı için Ahmet Mithat’ların döneminde yaşanan gerilim ve çatışmanın çok daha sertleştiğini söyleyebiliriz.

Yenileşme tarihimiz oldukça uzun bir döneme yayıldığından büyük değişimlere göre tip özelliklerinin değişmesi de kaçınılmazdır. Tanzimat’ın ilanı ile başlayan yeni dönemi Birinci Dünya Savaşı’na kadar düz bir çizgi hâlinde görmemek gerekir. Birbirini takip eden adımlar bakımından belirli bir devamlılıktan bahsedebiliriz fakat her bir dönemin kendi içinde çok önemli farklılıklar ve zıtlıklar barındırdığını da görmemiz gerekir. Edebiyat tarihimiz bu farklılıkları da yansıtır. Felâtun Bey ustaca çizilmiş bir tip olmasına rağmen belirli bir mekân ile özdeşleşmemişti. Yarım yüzyıl gibi bir zamandan sonra yazılan Peyami Safa’nın Fatih-Harbiye adlı romanında mekânların öne çıkması oldukça önemli bir farklılıktır. Tiplerin temsil ettiği değerler mekânlar ile özdeşleşmiş, ideolojik çatışmalar öne çıkmaya başlamıştır. Bu temsil edilen düşüncelerin de derinlik kazandığına işaret eder.

Harbiye’nin kozmopolit yapısının karşısına Fatih’in çıkartılmış olması oldukça önemlidir. Fatih ve Harbiye’yi eski ve yeni, Doğu ve Batı çatışmasının zemini olarak sınırlandırdığımızda yeterli bir çerçeve inşa etmiş olmayız. Bu iki mekânın farklılığını kolonyalist ilişkiler bağlamında ele alarak daha geniş bir çerçeve oluşturabiliriz. Ancak o zaman aradaki maddî zenginlik farkı anlamlı hâle gelir. Bu da tip ve karakter farklılaşmasını anlamlı hâle getirir. Felatun Bey, bütün züppeliğine rağmen belirli bir mekân ile sınırlandırılamayacak ortalama bir tipti. O, kendi toplumunun “hastalıklı” bir tipi olmaktan öteye geçmemişti. Fakat yeni tipler belirli mekânlarla özdeşleşiyor ve kolonyalist ilişkiler bağlamında güç inşa ediyorlardı.

1970’lerde yazılan hidayet romanlarında mekânların hâlâ önemli olduğunu görürüz. Fakat bu dönemin romanlarındaki mekânlar, “Fatih-Harbiye”den farklıdır. Yeni mekânların temsil kabiliyeti oldukça zayıftı. Sosyal değişimlerin şiddeti ile karşılaştırıldığında 1970’lerin hidayet romanlarındaki mekânların hayalî olduğunu görürüz. Zaten kısa bir zaman sonra, 1990’lı yılların hızlı sosyal değişimleriyle Harbiye gibi kozmopolit mekân tasvirleri anlamını tamamen kaybetti. Bu, Fatih için de geçerlidir. Hidayet romanlarının karakterleri de mekânını kaybetti. Alev Alatlı’nın “Beyaz Türkler Küstüler”ini sadece Nişantaşı bağlamında okumamak gerekir.

Bugün mekânlarını kaybeden yeni tiplerin coğrafya ile bağlarının zayıflığından bahsediyoruz. Küreselleşmenin sonuçları bakımında ele aldığımızda, Amerika’da seçimleri Biden’ın kazanmasıyla bu tiplerin sevinç gösterisinde bulunmaları anlamlıdır. Mekânını kaybetmenin “küskünler”i farklı bir boyuta taşıdığını söyleyebiliriz. Fakat asıl dikkat çekici olan “Fatih’in küskünleri”nin de ortalama yeni tipe dâhil olmasıdır. Harbiye ya da Nişantaşı’nın küskünleri yaşadıkları derin yabancılaşmanın sonunda mekânını kaybetmişti. Harbiye’yi kolonyalist ilişkiler bağlamında izah edebiliyoruz fakat Fatih, hiçbir zaman kozmopolit ilişki ağlarına dâhil olmamıştı. Bu durumu izah etmek oldukça önemlidir zira muhafazakâr muhalefet unsurları da kozmopolit ilişki ağları içinde değişerek küskünler arasına katılmaktadır.

Ortak özellikleri itibarıyla yeni tipin Felâtun Bey’den farklı olduğu açıktır.

#Alev Alatlı
3 yıl önce
Alev Alatlı’nın küskünleri muhafazakâr muhalifleri de kapsıyor mu?
Sensin tiyatro. Gülşen’in donudur tiyatro.
Kültür Müslümanları
Kara dinlilerle milletin savaşı
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?