|
Algıya kurban edilen Gazi Mustafa Kemal

Atatürk’ün ilk biyografisi 1922 yılında, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Hayatı: Anadolu’da Türk Milli Mücadelesi adıyla yazıldı. Belki tuhaf gelecek, şaşıracaksınız ama söz konusu biyografi, Türkiye’de değil, dışarıda basıldı. Türkiye’de, Gazi hakkında sıcak tartışmaların yaşandığı bir dönemde; İzmir’in Yunanlılardan tahliyesinin hemen akabinde, Arapça olarak kaleme alınan bu eser Mısır’da yayımlandı. O tarihten sonra Gazi’nin hayatı pek çok kitaba konu oldu. Kimi övdü, kimi yerdi, kimi de istismar etti. Kısaca ilk biyografide “İslam’ın ve şarkın kahramanı” ifadeleriyle anlatılan Gazı Mustafa Kemal’in hayatı, algılara kurban edildi.


Emin Muhammed Said ve Kerim Halil Sabit isimli iki Mısırlı gazetecinin imzasını taşıyan bu kitabı 1987 yılında bulmuş ve tarihi bir belge olması hasebiyle yayınlamayı arzu etmiştim ama imkan bulamamıştım. 2010 yılında yayımlandıktan sonra kitap çeşitli yerlerde tanıtıldığı için muhtevasından söz etmeyeceğim. Zaten döneme ve konuya meraklı okuyucular bulup okuyacaklardır. Ben burada kitabın etrafında dönen bir “algı” hikayesinden söz edeceğim.

Söz gelimi, hikaye diyorum. Yoksa olay ayniyle vakidir.

FEYYAZ BERKER VE KURMAYLARI

Bir TV programında Gazi hakkında yazılan ilk biyografisinden söz etmiş ve Türkçe’ye çevrilmediğini söylemiştim. Ertesi gün bir hanımefendi aradı. Ünlü işadamı Feyyaz Berker’in özel sekreteriymiş. Feyyaz Bey’in, benimle görüşmek istediğini söyledi. Kendisini tanımıyordum. Hayırdır, diyerek, görüşebileceğimi söyledim. Merhum Berker, çok kibar bir üslup ile TV programını seyrettiğini ve bahsettiğim kitabı da merak ettiğini; eğer kabul edersem, birlikte bir kahve içip kitabın yayımlanması için planlama yapabileceğini söyledi.

Meğer Feyyaz Bey, riyasız bir Gazi muhibbi idi. Bu konuda pek çok kitap okumuştu. Üstelik etrafında pek çok Atatürk ve sosyal bilimler uzmanları da vardı. Ama ilk defa duyduğu bu kitap, onu heyecanlandırmıştı. Neyse sadede gelelim.. Buluştuk, konuştuk ve kitabı tercüme etmem halinde bastırıp iyi bir yerden dağıtımını sağlayacağını vadetti. Ayrıca bir işadamı tarzıyla, ısrarla acele etmemi istedi.

Yayımlanacağından emin olmamakla birlikte nezaketi ve heyecanı beni hem etkiledi, hem de harekete geçirdi. Nitekim bazı arkadaşların yardımıyla Türkçe metin, iki hafta içinde Feyyaz Bey’in elinde oldu.

Feyyaz Bey, birkaç gün içinde okuyup, danışmanları ile konuştuktan sonra bana bilgi vereceğini söyledi. Fazla bekletmedi. İki gün sonra aradığında kitabı okuduğunu, çok beğendiğini beyan edip “fakat” ile başlayan cümlesine geçti. Demiştim ya, etrafında “çorba arkadaşlarım” dediği Türkiye’nin çok iyi tanıdığı sosyal bilimler uzmanları vardı ve haftanın muayyen günlerinde bir araya gelerek birlikte hasbihal ediyorlardı. Kitabın serüvenini onlara da aktarmış ve iki gün içinde mütalaa etmek için bir araya gelmişlerdi. Bu muhtasar biyografiyi beğenmiş ve onaylamışlardı, velakin onların da “ama”sı vardı.

İşte olayın tam burasında, Gazi’nin hayat hikâyesinin, menfaat ve maslahata göre şekillenen algı ile nasıl rehin alındığını duyacaktım.

Merhum Feyyaz Bey’in kurmaylarına göre; -kitapta olduğu gibi- Gazı Mustafa Kemal’in hayat hikayesinin anlatımına “besmele” ile başlanmasına bile tahammül edilebilirdi ama, içinde verilen bir bilginin sıhhatine inanmak çok zordu. Bu yüzden bu bilgi tevsik edilmeden kitabın yayımlanmasını doğru bulmuyorlardı. Bir tarihçi olarak bu hassasiyete en çok benim sevinmem gerekiyordu. Fakat sevinmeye hal bırakmamışlardı. Zira kurmaylar, tarihi bir hataya itiraz etmiyorlardı. Bilakis algılarını sarsan basit ve yaygın bir bilgiden kuşku duyuyorlardı.

Çünkü, onlar da algılarına mağlup olmuşlardı.

ALGILAMAK VEYA ANLAMAK

Kitapta, ilk Meclis’in çalışmaları anlatılırken şu ifadelere yer veriliyordu:

“Büyük Millet Meclisi Anadolu’nun mevcut kalkınma döneminde ve Milli Mücadele esnasında ihtiyaç duyduğu çeşitli kanunlar çıkardı, bütün idari birimlere düzen getirdi, maliyeyi tanzim etti, eğitimi yükselterek gereken önemi verdi. Çıkardığı kanunlar arasında Anadolu’da içkinin ve içki ticaretinin yasaklanmasına dair bir kanun, ayrıca muhabbet tellallığına ve kadının modern çağda süslerini açığa çıkarmasıyla mücadeleye ve ziynet eşyalarının ithal edilmesinin yasaklanmasına dair bir kanun vardı.”

Bu paragrafta “içkinin ve içki ticaretinin yasaklanmasına” takılmışlardı. Öyle ya, sofraları ile meşhur Gazi’nin meclisinden böyle bir kanun çıkar mıydı? Bazıları rektörlük bile yapmış olan şöhretli kurmayları korkutan ifadeler; İnkılap Tarihi kitaplarına bile giren, 14 Eylül 1920 tarihli, ”men-i müskirat” (alkollü içkilerin yasaklanması) kanunu idi. Belki daha önce kimsenin dikkatini çekmemişti. Veya açık bir dille yazılması ağırlarına gitmişti.

Yaşları ve kültürleri gereği onların da bilmesi gereken bu konuya itirazlarına içerlenip kitabı geri çekmek istedim. Ama Feyyaz Bey olgun ve sabırlıydı. Hem kitabı yayımlamak ve hem de onları gücendirmemek istiyordu. Bu yüzden bize de ilgili kanunu arşivden çıkarıp çevirenin notu imzasıyla, kitaba dipnot koymak düştü.

Neticede kitap, tarafların hiçbir beklentisi olmadan, Feyyaz Berker’in desteğiyle yayımlandı ve dağıtıldı. Ama muhtemelen algıları sarsan ifadeler yüzünden ne övenlerin, ne yerenlerin ne de istismarcıların semtine giremedi.

#Gazi Mustafa Kemal
#Feyyaz Berker
#Biyografi
#Kitap
5 yıl önce
Algıya kurban edilen Gazi Mustafa Kemal
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi