|
“Aynı göğün altında üç nefes”

Yabancı ülkelerde çekilmiş belgeselleri hayranlıkla seyrederken niye bizde sıradan insanın hikayesi anlatılmıyor diye gamlanırdım.



Kültürü en iyi görebileceğimiz “yer”, “sıradan insan”ın günlük yaşantısıdır.

İki gün önce karşıma böyle bir belgesel çıktı. Önce ismine vuruldum: “Aynı Göğün Altında Üç Nefes.” Heyecanla seyretmeye başladım. Çok çarpıcı ve derin bir yakalayışla sade bir dil ile anlatıyor hikayesini. Aslında haber olarak bildiğimiz hayatlarla empati yapmaya çağırıyor bizi.

Belgeselde üç kadın var; Gizem, Esma, Karima. Üçü de hamileliklerinin son haftalarında.

Gizem, İstanbul’da yaşıyor, her gün üç saati evi ile işi arasında geçiyor, ilk bebeğine hamile. Eşi ile birlikte heyecanla bebeklerini kucaklarına alacakları günü bekliyorlar. Bebeğin odası, odasında beşiği ve dolabı, dolabında çeşit çeşit kıyafetleri, çorapları, ayakkabıları, başlıkları hazır.

Hastane odasına doğum tebriki için gelecek misafirlere ikram edilmek için, üzerinde “Kaan Ata Hoş Geldi” etiketleri ile şekerler, hediye paketleri hazırlanıyor. Gizem hastane için çekçekli bir bavul hazırlıyor; doğuma eşi, eşinin ailesi, kendi ailesi olmak üzere konvoy halinde üç otomobil ile gidiyorlar.

Esma, Antalya- Manavgat’ın Altınkaya Köyü’nde yaşıyor. Altınkaya bir dağ köyü. İki oğlu var. Büyük oğlu Mustafa yatılı okulda, Esma küçük oğlu İlyas ile kalıyor.

Sabah erkenden kalkıyor Esma, damdaki hayvanların gübresini el arabası ile dışarı taşıyor, hayvanları besliyor, süt sağıyor, sonra bahçe işleri ilgileniyor. Yemek yapıyor, ekmek yapıyor, çamaşır yıkıyor Esma.

Karima, Afganistanlı göçmen bir kadın. İran üzerinden Türkiye’ye gelmişler. Çekim, onların Batman’da yaşadıkları zamana denk geliyor. Belgeselin sonunda Karima ve ailesinin bot ile Yunanistan’a geçmek üzere yola çıktığını öğreneceğiz.

Karima ve ailesi eşya olarak yatak, televizyon, ve buzdolabına sahip, ellerinde cep telefonları bir de açıp açıp resimlerine baktıkları albümleri var.

Antalya-Manavgat-Altınkaya köyündeki Esma, Antalya’yı hiç görmemiş. Büyük oğlu hastalandığında Antalya’ya götürmüşler. Görüp gördüğü hastane odası. Antalya’da insanlar nasıl yaşar hiçbir fikri yok. Doğuma köyün minibüsü ile bebeğinin bir takım “sırtlığı”nı koyduğu çantasıyla tek başına gidiyor. Zor bir doğum oluyor, eşi bu esnada dışarda çaresiz bekliyor.

Gizem’in doğumuna doğum fotoğrafçısı eşlik ediyor ve instagram ritüellerinin tamamı itina ile yapılıyor. Bir yıl sonra Kaan Ata’nın doğum günü dış mekanda davetliler huzurunda kutlanacak.

Karima’nın doğumunu bilmiyoruz, erken doğum olduğu için kamera ile kaydının tutulması mümkün olmamış.

Dış şartları itibariyle göçmen Karima ile, doğduğu köyden ayrılmamış Esma’nın yaşadıkları ev birbirine benziyor. Sünger yer yatağı, duvarda çocukları eyleyen TV ekranı.

Karima bir bekleyişin içinde. Akrabaları, eşi ve iki kızı ile birlikte evin içinde. Ev işi dışında bir sorumluluğu yok.

Esma o dağ köyünde sabah ezanı ile çalışmaya başlıyor. Çalıştığının karşılığı var mı? Yok. Baktığı hayvanların yavrularını satarak hayvan yemi alıyor. Tek kârı hayvanlardan elde ettiği süt.

“Aynı Göğün Altında Üç Nefes” belgeseli için Hüsniye Vural Okumuş ve ekibini tebrik ediyorum. Mükemmel bir iş çıkarmışlar. Üç kadının hikayesi bundan daha çarpıcı bir şekilde ele alınamazdı. Aynı zamanın içinde birbirinden farklı hikayelerin annelik paydasında buluşması.

Belgeseli izlerken özellikle Esma’nın hikayesinin aktığı bölümlerdeki kurguya hayran kaldım. Yönetmen bizi Esma’nın hikayesinin tam kalbine oturtmayı başarıyor ve onun hayatının içinde nefes almamızı sağlıyor adeta.

Bunu nasıl başarmış?

Esma’nın evinde yatacak kadar Esma’nın hikayesine dahil olmuş Hüsniye Vural. Evinde bir yabancı olarak değil birlikte yemek yiyip bulaşıkları yıkayacak kadar dahil olmuş. Köprülü Kanyon’a sadece 11 km uzaklıktaki dağ köyünde yaşayan Esma’nın köydeki yalnızlığını, adeta içinde hissetmiş. Şiirsel bir dil ile aktarılan köyün coğrafi konumu dağ başı yalnızlığına da tanık ediyor seyirciyi.

Çekimler yaklaşık 2 seneyi bulmuş. Hayatın doğallığını yakalamak seyirciyi olaylara bizzat tanık kılmak için olabildiğince çok çekim yapmışlar, 90 bant. Bu kadar çok çekim yapınca bütün bu çekimlerin kurgusu inanılmaz bir gayret ve ustalık gerektiriyor.

Belgeseli izleyin, sonra üzerinde konuşalım. Ne dersiniz?

Buyurun:

Seyrederken hissettiklerinizi paylaşmak isterseniz, iletisim@fatmabarbarosoglu.com’ a yazabilirsiniz.

#Belgesel
#Aynı Göğün Altında Üç Nefes
#Gizem
#Esma
#Karima
5 yıl önce
“Aynı göğün altında üç nefes”
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti