|
Bakanlık manzarayı nasıl görüyor?
Eylül ayının sonunda yayımlanan “Kamu Maliyesi Raporu”
küresel ve ülkesel gerçeklerin farkında olunduğuna dair
önemli bilgiler sunmaktadır. Nihai neticeye varırken sebep sonuç ilişkisini göz önüne almak, doğru veriler ile yola çıkmak ve analizleri bu çerçevede yapıp bunun akabinde neticeye varmak sonuçları da etkilemektedir.
Bu çerçevede yapılan
tespitlere
bir göz atalım:
Enflasyon hakkında yapılan tespit şu şekildedir;
2021 yılında güçlenen ekonomik aktivite, artan emtia fiyatları, salgına bağlı olağandışı gelişmeler ve geçici arz-talep uyumsuzluklarının etkisiyle küresel enflasyon artış göstermiş olduğu ifade edilmektedir. Gıda ve temel mal fiyatlarındaki artışların yanı sıra başta petrol olmak üzere küresel emtia fiyatlarındaki yüksek seyir 2021 yılında enflasyonist baskıları artırmıştır denilerek
mutfak enflasyonun kök sebeplerine
de değinilmiş.
Bu noktada enflasyonun küresel ayak izlerinin farkında olunması
para politikasının seyri açısından
da önem arz edecektir, etmelidir.
İktisadi aktivite hakkında ise rapor şöyle bir manzara çizmektedir;
Öncü göstergeler ekonomide büyüme eğiliminin sürdüğüne işaret etmektedir. Dış talebin büyümeyi önemli ölçüde desteklemesi beklenen 2021 yılında, büyüme kompozisyonunun dengeli bir görünüm arz etmesi ve büyümenin yıl genelinde
yüzde 9 seviyesinde
gerçekleşmesi öngörülmektedir. Kovid-19 salgını nedeniyle 2020 yılında istihdam kayıpları yaşanırken 2021 yılında ekonomik aktivitedeki canlanma ile beraber işgücü piyasası olumlu bir görünüm sergilemektedir denilerek yılsonunda varılacak rakamlar işaret edilmiştir.
En önemli başlıklardan biri olan kamu maliyesi ve finansmanı hakkında ise;
Mali disiplin kararlılıkla devam ettirilmekte ve bütçe açığını azaltacak tedbirler uygulanmakta olduğu ifade edilerek, bu kapsamda 2021 yılı bütçe açığı/GSYH
hedefi yüzde 4,3’ten yüzde 3,5’e güncellenmiş
olduğu tekraren vurgulanmış. Kamu maliyesinin net hedeflerini dillendirmek hedefin tutmasını sağlayacak bir kararlılığı ifade etmesi açısından kayda değerdir.
Kamu borç yönetimi/finansmanı ise temelden etkileri olan ancak uzun vadede karşılığı alınan bir konu başlığıdır.
Bu çerçevede bakanlığın ifadesi
akil ekonomistlerin dillendirdiği önemli bir tespiti içermektedir;
borç yönetiminde kamu borç stokunun piyasa değişkenlerine karşı duyarlılığının azaltılmasını hedefleyen stratejik ölçütlere dayalı borçlanma politikası sürdürülmektedir. Bu sayede
yurt içinde döviz cinsi borçlanma kademeli olarak azaltılırken
iç borçlanmanın ortalama vadesi uzatılmıştır. Borçlanma stratejisinde borç stokunun yapısının iyileştirilmesi, itfa profilinin dengeli dağılması ve risklerin azaltılması amacıyla uzun vadeli ve TL cinsi borçlanmalara ağırlık verme hedefi devam ettirilecektir.
Bu metindeki en önemli ifade “Yurt içinden döviz cinsi borçlanma kademeli olarak azaltılırken” ifadesidir. Yurt içinden döviz cinsi borçlanmak çok sorunlu bir iştir.
Birincisi, hane halkını dövize yönlendirir, TL’ye güveni azaltmış olursunuz, bir de buna ek olarak kur riski taşımadan borçlanmak varken kendi elinizle yabancı para riskini katmerlemiş olursunuz. Bahsettiğim nedenlerle zararının farkındalığının oluşmuş olması ve raporda yazılı hale getirilmiş olması uygulamada da kararlılığı getireceği umudu açısından değerlidir.

Raporda aradığım ama bulamadığım tek konu döviz kuru ile enflasyon arasında bir korelasyonun olup olmadığına, varsa yönüne dair ve barındırdığı risklere dair bir açıklamadır. Keşke bunun da üzerine düşünülüp önümüze bir netice koysalardı. Belli ki bu konuda kafalar ya karışık ya da netameli bir iş diye girişilmemiş...

Rapor pek çok tespiti bünyesinde barındırmaktadır. İlgilenenlerin mutlaka Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın sitesinden ulaşıp okumasında fayda olduğu kanaatindeyim.

#Hazine ve Maliye Bakanlığı
#Kamu Maliyesi Raporu
٪d سنوات قبل
Bakanlık manzarayı nasıl görüyor?
Yüzleşmek…
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü