|
Başkalarına benzememelisiniz, farkınız olmazsa bitersiniz…

Kendiniz olmaktan çıkarsanız kaybedersiniz.

O başkaları ne derse desin, o birileri ne yaparsa yapsın, siz kendi ilkelerinizden taviz vermemelisiniz.

Kutsal kitabımız şöyle der:

“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et! Onlarla en güzel yöntemle tartış!” (Nahl suresi, ayet 125).

Sözün güzeli yakışır size.

Sözün en güzelini en güzel bir biçimde söylemek yakışır size elbet.

Fravun’a gönderilen Hz. Musa’ya verilen öğüt de budur.

Yeryüzünde Tanrılık iddiasında bulunan Fravun’a bile sözün en güzelini en hikmetli ve en güzel bir şekilde iletmek öğüdünü veriyor Rabbimiz Hz. Musa’ya ve kardeşi Harun’a.

Siz tebliğle yükümlüsünüz.

Zorla değiştirmekle değil.

Kalplerini değiştiremediğiniz insanların bedenleri üzerinde kurduğunuz iktidar sadece münafıkların sayısını arttırır bilesiniz.

Marifet asıl kalpten değişimi gerçekleştirmektir.

Kalbini değiştirdiğiniz sizindir zaten.

Asıl değişim, güzel sözle başlar.

Güzel davranışla boy atar.

Sözün en güzelini kötü bir üslupla aktardığınızda o söze yazık edersiniz.

Söz güzel ise o güzel söze eşlik eden davranışınız kalbe dokunabiliyorsa işte o vakit o söz karşılığını bulur.

Bakış açınız müspet olmalı.

Her şeyde çirkini arayan bir bakış açısından yakanızı kurtarmalısınız.

Ölü bir köpeğin yanından geçen Peygamberimiz’in burunlarını söylenerek tutan arkadaşlarına ettiği şu hikmetli sözü zinhar unutmayasınız: “Ne güzel dişleri var.”

Hiç kimse her yönüyle kötü değildir.

Hiç kimse her bakımdan iyi değildir.

Bir kötü haslet yüzünden bir insanı manen öldürmeye kalkışmamalısınız.

İyinin içindeki kötüye odaklanıp büsbütün kötüleyen bir bakış açısına sahip olmamalısınız.

Zifiri karanlığın içindeki o aydınlığa odaklanırsanız şafağı görürsünüz.

Sabırla elbet.

Sürekli bir umut üzre olmalısınız.

Karamsarlık ur gibidir, bitirir.

Umutsuzluk ve yeis yüreğinize çöken karanlık gibidir, yolunuzu şaşırtır.

Sürekli karamsarlık ve umutsuzluk aşılayan sözlerden de, o sözlerin sahiplerinden de uzak durmalısınız.

Bilmeliyiz ki her daim her yerde Hızır vardır.

Gerektiğinde kendiniz Hızır olmalısınız.

Hızır gibi olup başkalarının imdadına koşabiliyorsanız ne mutlu size.

Başkaları insanlık değerlerini yitirmiş olabilir.

Kutsal nedir, haysiyet nedir unutmuş olabilir.

Siz onlara insanlık nedir, adamlık nedir gösterebilmelisiniz.

Onlar gibi olduğunuz anda insanlık sükût eder bilesiniz.

İnsanların umudu olabilmelisiniz.

İnsanların sığınabilecekleri bir güvenli liman olabilmelisiniz.

Düşmanınıza benzediğiniz gün bitmişsiniz demektir.

Düşmanın ahlaki bir ilkesi olmayabilir.

Sizi yenmek için elinden gelen her şeyi yapmayı caiz gören bir anlayışa sahip olabilir.

Yalanı, iftirayı, dedikoduyu ve karalamayı ilke edinmiş olabilir.

Sizin tam da bu noktada bir farkınız olmalı.

Harbin hileleri meşrudur elbet, ama harbi kazanmak için başvurulan her yöntem, her yol meşru değildir.

Harbe tutuştuğunuz düşman sivilleri öldürüyor veya sivil yerleşim yerlerini bombalayarak katliam yapıyor diye siz aynı yönteme başvurursanız ne farkınız kalır düşmanınızdan.

Meşruiyet sınırını aştığınız an düşmandan farkınız kalmaz sizin.

Unutmayınız gerekirse gökyüzünü ebabil kuşlarıyla doldurur Rabbimiz.

Allah sabrı övmüştür.

Sabredenleri müjdelemiştir.

Başkaları her duyduğunu söyleyebilir.

Her iddiayı seslendirebilir.

Ama siz her duyduğunuzu söylememelisiniz.

İspatı olmayan her söz sahibine yüktür.

Gıybet, dedikodu, yalan ve iftira haramdır.

Bilmediğiniz şeylerin ardına düşmemelisiniz.

Karşınızdaki size yapıyor diye siz de karşınızdakine aynısını yaptığınızda kendinizi inkâr etmiş olursunuz.

Kendinize ait o moral üstünlüğü kaybettiğiniz gün bitersiniz.

Rahmetli Aliya İzzetbegoviç’in şu hikmetli sözlerini kulaklarınıza küpe etmelisiniz: “Savaş, ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir.”

“Onlar yapıyor, biz niye yapmayalım!” diyenlerden olmamalısınız.

Size yapılmasını istemediğiniz bir şeyi zinhar başkalarına yapmamalısınız.

Kendi haysiyetinizi ne kadar düşünüyorsanız başkalarının haysiyetini de bir o kadar düşünmelisiniz.

Hakkında kesinleşmiş mahkeme kararı olmadan hiç kimseyi peşinen suçlu-mücrim ilan etmemelisiniz.

“Beraatizimmet asıldır!” sözünü her daim hatırınızda tutmalısınız.

Su-i (kötü) zandan kaçınmalısınız.

Gıybet ve dedikodunun semtine uğramamalısınız.

Yalan ve iftira bumerang gibidir, gün gelir sizi de vurur, unutmamalısınız.

Elhasıl: Başkalarına göre kendinizi konumlandırmamalısınız. O başkaları velev ki düşmanlarınız bile olsa onların yöntemleriyle onları alt etmeyi düşündüğünüz gün kendiniz olmaktan çıkacağınızı, en önemlisi de insanlar için güvenilir bir liman olmaktan çıkacağınızı unutmamalısınız.

#Hz. Musa
#Fravun
#Harun
#Dedikodu
#Allah
#Aliya İzzetbegoviç
3 yıl önce
Başkalarına benzememelisiniz, farkınız olmazsa bitersiniz…
Bayraklı gangsterler!..
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?