|
Batı karşılıksız günah bile vermez

Medya ve sahiplik ilişkilerini eleştirel bir yaklaşımla ele almak gerektiğini söyleyenlerin şimdi bambaşka sözler etmesini anlamak mümkün değil…

Yıllardır basın kuruluşlarının sahiplerinin kim olduğunun, bunların medya dışında başka hangi işleri olduğunun, dolayısıyla siyasi ya da ticari bağ ve bağlantılarının şeffaflıkla ortaya konulması için irili ufaklı çalışmalar yapılıyor. Bunlar haritalandırma yöntemleriyle görünür kılınıyor.

Özellikle anaakım medya için bunların gizli olması mümkün olmadığı hâlde yetinilmiyor, bu bilgilerin daha da açık olması, sıradan vatandaşın onlara özel araştırma yapmasına gerek kalmadan ulaşabilmesi için çalışılıyordu.

Bu çabanın temellerinden biri şuydu: Kimsenin medya organı sahibi olmasında bir sakınca yok; yeter ki bu sahibin kim ve hangi ilişkiler içinde olduğu bilinsin…

Meslek, etik ilkeler çerçevesinde icra edilse, ortada bir sahip olmasa bile kişisel yönelimler, mecranın ya da medya organının habere ulaşmadaki sınırlı kapasitesinin bazı haberleri dışarıda bırakmayı gerektirdiği açıktı. Dünyanın en büyük medya organının bile ana haber bülteninde yer verebileceği haber sayısı belliydi. Böyle olunca da bir seçim yapmak ve bazı konuları dışarıda bırakmak zorundaydı… Dolayısıyla medyada ‘tarafsızlık’ meselesinin bir ütopya olduğu kabullenilmişti.

Tabii tarafsızlığın ‘ideal’ boyutlarda sağlanamaması, “gerisi tufan” yaklaşımını kabullenmek anlamına gelmiyor… O nedenle medya sahipliği meselesinde olduğu gibi ‘şeffaflık’ kabul gören ve ‘arzulanan’ bir tutum ve davranış oldu.

Peki, bütün sorunları çözdü mü?

Oda TV haberi patlattı! Türkiye’de bazı basın yayın kuruluşlarının ABD merkezli Chrest Foundation’dan fon desteği aldığını yazdı. Bu desteği alanlar da “Ne var canım, biz bunları künyemizde açık açık yazıyoruz” minvalinde açıklamalarla durumu savuşturmaya çalıştılar…

Crest Foundation’dan ülkemizde fon alan pek çok STK var… Vakfın web sitesinde hepsi sıralanıyor. Medya kuruluşlarına baktığımızda ise şöyle bir liste ortaya çıkıyor: Serbestiyet, Medyascope, Bağımsız Gazetecilik Platformu (P24) ve IPS İletişim Vakfı (Bianet).

Bu kuruluşlar farklı yıllarda çeşitli projeleri için fonlar almışlar. Serbestiyet, “Partizan olmayan habercilik yapılması” için 49.995 dolar (427.957 lira); Medyascope, “Tarafsız, ana akım haber yapımcılığı ve yayıncılığı” için üç kez ve toplamda 247.138 dolar (2.115.501 lira), “Tarafsız anaakım haber üretimi, yayını ve genç gazetecilere yönelik eğitimler” için iki kez ve toplamda 229,920 dolar (1.986.115 lira); P24 “Fikir alışverişi imkânı sunan fiziksel ve sanal toplantı alanı sağlayarak daha bilgili ve katılımcı vatandaşlık oluşturmak” için 65.005 dolar (556.442 lira), “Bireylerin değişik konuları tartışabilecekleri, atölyelere katılabilecekleri, becerilerini geliştirebilecekleri ve sergileri gezebilecekleri bir mekân sağlamak yoluyla daha iyi bilgilendirilmiş ve aktif yurttaşlığı desteklemek” için 62.010 dolar (530,805 lira); 140journos “Gazetecilik ve medyada toplumsal cinsiyet eşitliğini artırmak” için 60 bin dolar (513.600 lira); Bianet, “Bağımsız medyanın yaygınlaşması ve kalitesinin artırılması amacıyla Türkiye’de gazetecilere yönelik eğitimlerin düzenlenmesi” için 24.017 dolar (205.585 lira) fonlanmış görünüyor…

Bunlar, ismi geçen vakıftan alınanlar tabii. Fazlası da olabilir. Mesela Bianet’in yıllar içinde 1.072.200 euroyu (10.807.776 lira) bulan fonları, ‘şeffaflık’ ilkesi gereği web sitesinde yayınlanıyor. Medyascope da Alman vakıfları dâhil fon aldığı kurumları yayınladı…

Batı, karşılığını garantiye almadan kimseye günahını vermez… Tıpkı cezaevindeki eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a “Türkiye’nin yakın tarihindeki en önemli muhalif siyasetçilerden biri” olduğu gerekçesiyle verilen 2021 Weimar İnsan Hakları Ödülü gibi… Aynı kuruluş 1998 yılında da HDP’li

Av. Meral Danış Beştaş’a ödül vermişti.

Bunca para boşuna yollanmıyor…

Hele ki Batı kendi ülkesinin medyasına

yatırım yapmak varken kalkıp da Türkiye’ye boşuna yatırım yapar mı? Bunların hepsi iyi niyetten, yüce gönüllülükten mi oluyor?

Asla!

Siyasi çıkarlar söz konusu… Hatta bu kuruluşları fonları kimlere, nerelere verecekleriyle ilgili yönlendiren siyasi akıllar bile vardır… Tabii “Biz sana para verelim, sen de şunu şöyle yaz” biçiminde gelişmiyordur olaylar… Bunu iki tarafın da kabul etmeyeceği açık.

O zaman nasıl oluyor? Hazır lop muhalifi bulmuşlar… Yönlendirmeye ne hacet?! Güçlendirseler yeter…

24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı kutlu olsun…

#medyascope
#fon
#batı
#para
#türkiye
#kuruluş
3 yıl önce
Batı karşılıksız günah bile vermez
Kara dinlilerle milletin savaşı
Rüzgârımız elden gitmesin
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!