|
‘Benchmark’ hakikatin bekçisidir

Söylediğimiz her şeyin gazetenin web sitesi başta olmak üzere pek çok farklı yerde kayda geçmesinin verdiği rahatlıkla neredeyse hayat felsefemiz hâline gelmiş bazı kavram ve yöntemleri çok sık tekrarlamamaya çalışıyoruz… İsteyen zaten girer bulur kanaatindeydik…

Ancak geçenlerde katıldığımız TV programında bunun bir hata olduğunu fark ettik. Öğrenmenin yaşı yok hakikaten. Bildiğinden şaşmamak gibi bu bilgiyi asla kendine saklamamak da gerekiyormuş. Yani bu bilgiyi daha önce kaç kez tekrarladığınızın önemi yokmuş…

Konu, iletişim çalışmaları yaptığımız firmalardan üniversitedeki derslerimize, gençlerle sohbetlerimizden çalışma arkadaşlarımızla yaptığımız toplantılara ve tabii gazete ve dergilerdeki yazılarımıza kadar pek çok ortamın ana teması: “Ölçmüyorsan yapma”

British Telecom’un unutulmaz CEO’su Sir Iain Vallance’ın bu önermesini iş hayatımızdan özel hayatımıza kadar yaşamımızın her aşamasında uygulamanın ‘olmazsa olmaz’ bir adım olduğu kanaatindeyiz.

Ölçümleme önemlidir. Çünkü bizleri “Bence” ile başlayan ve aslında “bir fikri değil, ruh hâlini bildiren” konumdan çıkararak hakikate yaklaştırır.

Ölçümleme önemlidir. Çünkü bizlere hayatı anlamlandırmak için bir ‘benchmark’ (temel ölçüt) sağlar.

Bu, her konuda böyledir… Mesela, birini çocukça davranmakla itham ediyorsanız, bu kişinin yaşıtlarından farklı davrandığını düşünüyorsunuz demektir. Aynı yaş grubundaki diğerlerinin davranışlarını ‘benchmark’ almadan böyle bir yargıya, hatta herhangi bir yargıya varmak mümkün olmaz…

Belki başlangıçta gülünç gelecek ama ikinci kişi olmaksızın birinin uzun boylu olduğunu söylemek de imkânsızdır. Çünkü “Kime göre?” ya da “Neye göre?” soruları hakikatin bekçileri gibidirler.

Mesela, 1.60 cm boyundaki bir erkeğin uzun boylu olduğunu söyler miydiniz? Cevabınızın “Hayır” olduğunu düşünüyorum. Çünkü bizim toplumumuzda erkeklerin boy ortalaması 1.73 cm. Zihnimiz hemen en yakınımızdaki veriye odaklanarak onu benchmark alır ve cevabı yapıştırır: “Olur mu canım 1.60 cm boyunda bir erkek kısa boyludur.” Oysa ortalamanın 1.58 olduğu Endonezya’nın, kendi toplumunu düşünerek, bu soruya verdiği yanıt başka olacaktır…

İri kimseler için kullanılan bir söz vardır: “Arabaya çekecekle giriyor tirbuşonla çıkıyor”… Benzetme sanatının bu eğlenceli örneğindeki kıyaslamalar açıktır ve mesajını gayet güzel anlatır….

Şişmanlık, zayıflık, güzellik, çirkinlik, yeterlilik, gelişmişlik, geri kalmışlık… Aklınıza gelebilecek her kavram anlamını bu kıyaslamalarla bulabilir…

Elbette ‘başarı’ ve ‘ekonomi’ de böyledir…

Mesela Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) ülkeler bazında açıkladığı 2020 büyüme tahminlerine bakalım… Bir sürü rakam, oran, istatistik… Bunları anlamlandırabilmenin yolu ise diğer ülkelerle ya da önceki yıllarla yapılacak karşılaştırmalardır…

Ülkemiz açısından düşünülünce İngiltere’yi ‘benchmark’ almakta sakınca olmadığını düşünüyoruz… Türkiye’nin yüzde 2,9 küçüldüğü OECD tablosunda, İngiltere’nin ise yüzde 10,1 küçülmesi bekleniyormuş… İşte böyle kıyaslamalar ortaya çıktığında verinin ayakları yere basmaya, ete kemiğe bürünmeye başlıyor…

Dönelim yazımızın girişinde bahsettiğimiz TV programına… Konu ekonomi verileriydi… Muhatabımızın cümleleri “Bence”, “Benim gittiğim market” sözleriyle başlıyordu…

Ortaya koyduğumuz resmî kurumların açıkladığı istatistiki sonuçlar, bilimsel veri karşısında aldığımız cevaplarda ise aşina olduğumuz başka bir yol tercih edildi… Malumunuz, bahsettiğimiz kıyaslamalarla nesnel açıklamaları temel almayanların en büyük savunması -belki de saldırısı- olan “Yalan söylüyorlar” anlamına gelecek ifadeler…

İthal ürünlerdeki pahalılık tartıştığımız konulardandı… ‘Millî bağımsızlık’ kararlarının çıktılarından biri, dolarizasyonu engellemek için alınan önlemler nedeniyle doların, dolayısıyla ithal ürünlerin fiyatlarının birdenbire yukarı çıkması ve ithal ürünlerin daha zor tüketilir hâle gelmesi demektir…

Bu yönüyle doğal ve stratejik kararların sonuçlarından olan bu artış, belli vadelerde ülkemizin ekonomik ve millî bağımsızlığı için olumlu sonuçlar verecek.

Her türlü iletişimde zihnin doğal olarak giriştiği kıyaslama konusuna bir de buradan yaklaşmakta fayda olabilir. Millî bağımsızlığımızı ‘benchmark’ olarak tespit eder, buna göre hareket edersek belki o zaman ekonomiden Doğu Akdeniz meselesine kadar pek çok mücadelede toplum olarak ‘bir’ olmayı başarabiliriz.

#Benchmark
#Ekonomi
#Dolarizasyon
4 yıl önce
‘Benchmark’ hakikatin bekçisidir
CHP’nin köprüyü geçme stratejisi: Radikal Sevgi-2
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü