|
Bilim, Yükseköğretim ve İnovasyon Bakanlığı

Öncelikle hepinizin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramınızı kutluyorum. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Cumhuriyetimizin kurucularını saygı ve minnetle anıyorum. 97 yaşına basan cumhuriyetimizi ilelebet yaşatacağımıza olan inancımı belirtmek istiyorum. Sevgili okurlarım bu satırlarda sizlere her seferinde eğitimin önemini ve gerekliliğini anlatmaya çalışıyorum aylarca pandemide camdan atılacak ilk şeyin eğitim olmadığını tersine yangında ilk kurtarılacak şey olduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün 97 yaşına basan cumhuriyetimizin eğitim anlamında aklımda kalan en önemli iki başlığı henüz kurtuluş savaşı sürerken Eskişehir’de toplanan eğitim şurası ve 1933 yılında hitler zulmünden kaçan Yahudi bilim insanlarının Türkiye’ye davet edilip yükseköğretim reformunun yapılmasıdır. İşte bugün 97 yılında sayın Cumhurbaşkanının dediği gibi bize özgü üreten, katma değer yaratan eğitime ihtiyacımız var. Cumhuriyetimizin 100. yılında yeni bir atılımla yeniden eğitim ile şahlanan bir ülke olmak gerekiyor. Çünkü bu çağın önemli ivmesi bilgi ve katma değer ile büyüyen ekonomidir.

Ben bu açıdan en kritik aşamanın yükseköğretimde yapılacak değişim olduğunu düşünüyorum. Nedeni o aşamada yapacağınız her değişiklik alt kademelerde direkt etki edeceğine olan inancım ve aynı zamanda kısa vadede sonuç almak olacaktır.

Ülkemizin değişime başlama noktası üniversitelerin bir okul olduğu algısından kurtularak üniversiteleri bir üretim üssü gibi konumlandırması olacaktır. Eğer bugünkü gibi üniversiteler öğrenci alan ders anlatan ve sınav yapan yerler durumunda kalırsa bu hem yetişmiş bilim insanlarımıza hem de bu çağın yaratıcı gençliğine hitap etmeyecektir. Artık pantentlerin, projelerin, startupların, kuluçkaların merkezi haline getiremezsek üniversiteleri önümüzdeki yüzyıla da korkarım kaybetmiş olacağız.

Peki bu dönüşüme nereden başlayacağız. Bu değişime başlayacağımız yer artık bu süreçlerin tamamına hitap edecek bir yapı kurmaktır. Bu yapının üniversiteleri, iş dünyasını, küresel oyuncuları ve yıkıcı teknolojileri bir araya toplayan ve yöneten yapı olmalıdır. Bu da “Bilim, Yükseköğretim ve İnovasyon Bakanlığı” olmalıdır. Bu bakanlık bilginin üretimini, bilginin işe dönüşümünü, ürettiğimiz bilgi temelli işin katma değer yaratmasını, iş dünyası ile üniversitelerin iş birliğini, AR-GE bütçelerinin ve çalışmalarının üniversitelerde kullanılmasını sağlayacaktır. Sonuçta da müthiş bir katma değer yaratan sürece dönüşmüş olacaktır.

Peki bu anlattığımız yapının örnekleri var mı? çok var ve bu örnekler genelde çok başarılı; Fransa en başarılı örneklerden birisi, Fransa’da “Yüksek Öğretim, Araştırma ve Yenilik Bakanlığı” adıyla hizmet veriyor. Polonya’da özellikle son yıllarda ekonominin can damarı olan tarım ve tarım inovasyonunun şahlanmasını sağlayan “Bilim ve Yüksek Öğrenim Bakanlığı” var. Bunların dışında;

Portekiz’de “Bilim, Teknoloji ve Yüksek Öğrenim Bakanlığı”, İran’da “Bilim, Araştırma ve Teknoloji Bakanlığı”, “Yüksek Öğretim ve Bilimsel Araştırma Bakanlığı Fildişi Sahili”, Malezya’da “Yüksek Öğretim Bakanlığı”, “Yüksek Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı” (Dominik Cumhuriyeti, Kenya, Güney Sudan, Tanzanya ve Zimbabve), “Yüksek Öğretim ve Bilimsel Araştırma Bakanlığı Birleşik Arap Emirlikleri’nde var.

Son yıllarda ülkemizdeki yükseköğretim atılımlarına ve uluslararası öğrenci gelişimine bakarsak bu değişimin ne kadar zururi olduğunu anlayabilirsiniz. Bu açıdan bu süreci mevcut YÖK başkanımızın ve ekibinin yöneteceğine inanıyorum.

#29 Ekim
#Cumhuriyet Bayramı
#YÖK
3 yıl önce
Bilim, Yükseköğretim ve İnovasyon Bakanlığı
Yeni Ekonomi Enerji Borsası’yla güçlenecek
Bu defa millet “balans ayarı” yaptı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar