|
Biliyorlar: Tezgâhı kur, teşne olan çok olur

Bu memlekette, “iç savaş” kışkırtıcılığı yapıp darbeye zemin de hazırladılar…

İçi savaş çıkartmak için fay hatlarımızla da oynadılar..!

***

Küçücük bir çocuktum. Hayal meyal hatırladığım birkaç kare var. Mesela annemin bizi banyoya sakladığı anlar. Yine evimizin dışındaki kalabalığın histerik bir şekilde “eve girelim, yakalım, öldürelim” diye bağırdığı anlar. Bir de olaylar sakinleşince birkaç gece evimizde misafir olan “komiser amca”nın silahını yastığının altına saklaması gibi.

Bir kısmını büyüklerimin anlattıklarıyla hatırlıyor olabilirim… Bir kısmınıysa zihnimde bulanık fotoğraf kareleriyle.

1970’lerin başında Çankırı’nın Eskipazar ilçesinde şiddet olayları yaşanmıştı. Birkaç provokatörün tıpkı böyle bir Ramazan ayında cami cemaatini kışkırtmasıyla başlayan ve ilçedeki öğretmenlerin evlerine yönelik saldırılara dönüşen bir şiddet sarmalıydı.

O öğretmen evlerinden biri de bizim evimizdi. Gece evimizi basmak isteyen güruh, kapımıza dayanmıştı. Babam (köydeki evimizin duvarında hâlâ asılı duran) tek kırmasını doldurup evin salon penceresinden havaya bir el ateş etmişti. Kalabalık evin kapısından çil yavrusu gibi dağılmıştı.

Hikâye uzun ama bunu niye anlattığıma gelmek istiyorum.

Tam da o günlerde Türkiye’de birileri meşru hükümeti düşürmek için “muhtıra” hazırlığındaymış. Maksat meşru hükümeti uzaklaştırmak için yine bir bahane üretmekmiş.

***

1978’in aralık ayına gelindiğinde tarihimize Maraş Olayları olarak geçen vahim hadiseler yaşandı. Türkiye’nin en kırılgan fay hatları kapkaranlık insanlar ile harekete geçirilmek istendi. 120 insanımız öldü.

Çorum Olayları ise 12 Eylül askeri darbesine giden yolda, “Şartların oluşması için” yapılan ve 50’nin üzerinde insanımızın öldüğü karanlık eylemlerdendi.

***

1980’de 12 yaşındaydım. İnanın buna ortaokul birinci sınıf talebesiyken sıra arkadaşım belinde silah ile okula gelmişti.

Yine o yıl kapımızın önünde oynarken bir silahlı militan (burada hangi gruptan olduğunu söylemeyeyim) gelip başıma silah dayayıp, “Falanca şahıs buradan geçti mi” diye sorular sormuştu. Sonrasında da namluyu başıma vurup “Öldürülmeye değmezsin” diyerek çekip gitmişti.

Tam da o yıllarda bir köylüm Ankara’nın bir semtinde bir siyasi gruba karşı işlediği cinayetlerle nam salmıştı. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Sıkıyönetim Mahkemelerinde yargılanırken üzerine atılı sadece dosyalanmış 8 cinayet vardı. Mamak Askeri Cezaevi’nde yüzlerce Ülkücü işkence atındayken ne hikmetse o şahıs oradan kaçmış(kaçırılmış)tı. Ve bu şahıs daha 16 yaşındaydı.

***

1993’ün 2 Temmuz’unda Sivas’ta Madımak Oteli’nde 37 insanın ölümüyle sonuçlanan olaylar bizi hızla 28 Şubat sürecine götürmüştü.

28 Şubat sürecinde alelacele askere gitmiştim. Çünkü benim için en güvenli yer kışla diye düşünmüştüm. Usta birliğine gittiğimde Tugay Karargâh Binası’nın önünde beklerken, ismi bende mahfuz bir istihbarat subayı ismimle çağırıp odasına almıştı. “Seni biliyoruz” demişti de, “Çoluğuma çocuğuma salimen kavuşmak için askerliğimi yapıp gideceğim” diyebilmiştim.

Tam da o günlerde bir orgeneral, “Biz bu ülkeyi 14 milyon teslim aldık” deme cüretini göstermişti.

***

Necip Hablemitoğlu, Hırant Dink, Malatya, Trabzon, Sayıştay cinayetlerinin neden işlendiğini de hatırlıyor olmalısınız?

***

Gezi provokasyonunda hangi aktörlerin kullanıldığını, MİT Başkanı Hakan Fidan’ı ifadeye çağırarak neyin amaçlandığını…

Uludere’de yaşananlar üzerinden Kürtlerin duygularının nasıl istismar edildiğini…

17/25 Aralık yargısal darbe girişimiyle meşru hükümeti “teknik nakavt” yapmaya çalışan Fetö’nün kurmay aklının kimler olduğunu unutmamız mümkün mü?

***

Hiçbirini beceremeyince 15 Temmuz 2016 günü darbe ve iç işgal girişimiyle Türkiye’nin millet tarafından seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın canına kastedildiğini, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bombalandığını, kalkışma ve darbe girişimine karşı sokaklara, meydanlara, caddelere, köprülere akın eden milletimizden 251 evladının şehit edildiğini, 2 bine yakınının gazi olduğunu…

O insanlarımızın çıplak elleriyle askeri üniforma giymiş Fetö’cü alçaklara karşı nasıl direndiğini unutmadık.

***

O gece Ülke tv ekranlarından “Ezanlar okunsun, selalar okunsun” diye saatlerce çağrı yapan bizdik. Yine kanala ulaşıncaya kadar iki kez önü kesilip silahla teslim alınmak istenen ve buna karşı mukavemet gösteren de.

***

1970’den bu yana yaşananların kısa hikâyesinin içinde “iç savaş” çıkartarak Türkiye’yi paramparça etme niyetinde olanların da iç savaş benzeri çatışmaları körükleyerek darbeye zemin hazırlayanların da olduğunu görüyoruz.

Son günlerdeki darbe iması yapanlarla onlara karşıymış gibi görünüp çekilmek istenen zemine koşar adım gidenlere bir de bu göze bakmaz mısınız?

#Çankırı
#Ankara
#TBMM
#Recep Tayyip Erdoğan
#Ülke TV
#Gezi
#Hakan Fidan
4 yıl önce
Biliyorlar: Tezgâhı kur, teşne olan çok olur
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı