|
Büfeci, bakkal ve tartılan genç kızlar

Büfenin hemen önünde duran telli döner gazete raflarından 3 ayrı gazete alıp tezgâha koydum ve büfeciye10 lira uzattım.

-Büfeci tezgahta birden fazla gazete görünce sordu;

-Ne kadar alacağız abi.

-‘4 lira’ dedim.

-6 lira uzattı ve oradan ayrıldım.

Daha önce aldığım birçok yerde 3 veya daha fazla gazete aldığımda elimdeki gazeteler satıcı tarafından alınır fiyatlarına bakılır, hesap edilir ve ne kadar ödeyeceğim satıcı tarafından söylenirdi.

Bu kez öyle olmadı.

Büfeci, tezgâhın üstündeki gazetelerin fiyatlarına bakma ihtiyacı hissetmemişti.

Muhtemelen güvenmiş, “Bu kadar gazete alan bir adam herhalde yalan söylemez” diye düşünmüştü.

Esnaf olmanın ilk özelliği çevresine güven vermek herhalde.

İnsan olmanın ilk özelliği de bu olmalı.

**

Büfecinin yansıttığı güven duygusu, bana 20’li yaşlarda kısa bir süre işlettiğim kırtasiye dükkânı macerasını hatırlattı.

Dükkân açmak için elimde bulunan paranın önemli bir kısmını boya badana, tezgah ve raflarına harcayınca kırtasiye malzemeleri almaya param kalmamıştı.

Toptan satış yapan kırtasiyecilerin birçoğunu dolaştım ama param olmadığı için hepsinden eli boş çıktım.

Çarşıda dolaşırken dikkatimden kaçan bir toptancı dükkânı daha fark ettim. Gösterişsiz, vitrini olmayan bir toptancı dükkânı olduğu için dikkatimi çekmemişti.

İçeri girdim ama umudum yoktu.

Parayı dükkanın içine harcadığımı, defter, kitap, kaleme paramın kalmadığını ve haftaya okulların açılacağını söyledim.

Adam beni dinledi ve şöyle dedi:

-Madem yeni dükkân açıyorsun, şöyle yapalım; Her üründen sana azar azar çeşit yapalım. Sen kırtasiye dükkanını aç, kazandıkça borcunun bir miktarını ödemeye ve biten malzemelerini yenilemeye gelirsin.

“Tamam” dedim.

Hepsini elleriyle hazırladı ve teslim etti.

Bir taksi bagajı dolusu kırtasiye ürünü verdi ama senet yapmadı, alacağına dair bir kâğıt da imzalatmadı.

Yani benim ona borcum olduğuna dair toptancının elinde hiçbir şey yoktu.

Sadece güvendi.

“Kazandıkça ödemeye gelirsin” dedi.

3 ay sonra ilk ödediğim borç ona olan borcum oldu.

Güven, hem nakit sermaye hem de uzun vadeli en sağlam kredi.

**

Tersine bir örneği de yıllar önce bir bakkalda yaşamıştım.

Mahalleden yaşlı bir bakkal amcadan akşamüstü 6’lı bir soda aldım.

Parasını verdim. 6’lı soda paketini poşete koydu ve bana uzattı. Poşeti alırken altı yırtıldı ve sodalar ayağımın yanına düştü. Bir tanesi de kırıldı.

Ben yerden kırılmamış diğer sodaları alıp tezgâha koyarken o sırada yerlerdeki cam parçalarını süpürmeye bakkalın genç oğlu geldi.

Yaşlı bakkal amca kırılmayan 5 sodayı başka bir poşete koyup bana uzattı.

Bakkalın genç oğlu babasına poşete kırılan sodanın yerine 1 soda daha koymasını söyleyince baba itiraz etti.

“Ben kırmadım, o poşeti aldıktan sonra kırıldı” dedi.

Genç, “Baba ama senin verdiğin poşet ince olduğu için yırtıldı ve soda kırıldı, müşterinin bir suçu yok” diye itiraz etti.

Babasına aldırmadan oradan bir soda daha aldı ve poşete koyup bana uzattı ve özür diledi.

Baba ve oğul.

Hangisi esnaf?

**

Eczanenin önünde ilaç beklerken kapının yanında orta yaşlı bir çift konuşuyordu.

Adam; “Arabanın anahtarlarını verir misin”

Kadın; “Evde unuttum”

Adam; “Peki, yedek anahtar?”

Kadın; “Arabada”

Adam; “Hanım sen çok yaşa”

Öfke yok, hakaret yok, şikayet yok.

İşte olmuş bir insan…

**

Bir yandan Boğaz'dan geçen gemileri, iskeleye doğru vapura yetişmeye çalışan insanların telaşını seyrederken, bir yandan da yaslandığım duvarın hemen altında önünde elektronik tartı ile müşteri bekleyen orta yaşlı adamı izliyorum bir süredir.

Elini cebine attı, cüzdanı çıkardı içindeki paraları saydı.

Duvarın üstünden adamın tam tepesinde olduğum için elindeki paraları net olarak görüyordum. 3 tane 10, bir adet de 5 lirası vardı.

Paraları cüzdana yerleştirip tekrar ceketinin cebine koydu.

“Durup dururken paraları neden saydı kim bilir” diye düşünürken tartıcının önünde 3 tane genç kız durdu.

Omuzunda sırt çantası olan genç kız, “hadi tartılalım” dedi.

Sırt çantasını arkadaşına verip tartının üstüne çıktı, yüzünü yukarı çevirerek “Bakın bakalım kaç kiloyum” dedi.

Arkadaşlarının bakmasına fırsat vermeden tartıcı yaşlı adam ekrana eğilerek kızın kilosunu söyledi.

Onun arkasından diğer iki kız da sırayla tartının üstüne çıkarak kilolarını ölçtüler.

İlk tartılan kız sırt çantasından çıkardığı cüzdanından 20 TL’yi yaşlı tartıcıya uzattı ve teşekkür ederek arkadaşlarıyla iskeleye doğru yürüdü.

Vapura yetişme telaşları yoktu ama üçü de çok mutlu görünüyorlardı.

Bana da çok sevimli göründüler.

#esnaf
#bakkal
#büfeci
#tartı
#genç kızlar
3 yıl önce
Büfeci, bakkal ve tartılan genç kızlar
Fazla çalışmalı çalışma süresi ve ücreti
Büyük imkânlar ve zihin karıştıran sorular
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’