|
Çaresiz demokratların darbe rüyası
Tam bitti derken, her seferinde kendini tekrar hatırlatan darbeci heves yine bize en münasebetsiz bir zamanda ses verdi:
“Yıkılmadık, ayaktayız”
mealinde bir ses.
Emekli amirallerin gövde gösterisi gibi bir gece yarısı yayınladıkları bildiri ülkenin bütün az ve çok akıllılarının meşgalesi haline gelmeyi başardı.
Yine bu kadar akıllı, şu çaresiz demokratların siyaset kuyusuna attığı darbe taşını çıkarmaya seferber olmuş durumda.
Bildirinin gece yarısı yayınlanması
klasik darbe geleneğine bir gönderme içeriyordur. Ne de olsa bütün darbeler tam o saatlerde yapılıyordu. Enselenmiş olma telaşıyla apar topar öne alınan, alındığı için de başarısız olan 15 Temmuz darbe girişimi hariç.
İnternet üzerinden yayınlanması
ise 27 Nisan 2007 ile birlikte başlayan yeni nesil darbe geleneğiyle sürekliliğini yansıtıyor.
Tabii geleneksel olmayan, belki yeni sayılabilecek yanı,
böyle bir darbenin emekli askerler tarafından yayınlanmış olması. Görevlerinin başındayken başaramadıkları için hasret kokan nefesi ve özlemiyle nostalji tadında bir bildiri.
Bu kadar basit midir?
Yani olay sadece 104 emekli amiralin bir gece laf olsun torba dolsun, bizim de muhalefete bir katkımız olsun diye yayınladıkları bir bildiri mi?
Emekli olmaları, asker içinde veya başka zinde kuvvetler içinde bir uzantıları olmadığı anlamına gelebilir mi?
Bu bildiriye karşı bütün tepkiyi bu uzantıların olup olmadığına göre mi belirlemek lazım? Veya olay ilk tepkileri ölçtükten sonra muhalefetin hemen sarıldığı
“ifade özgürlüğü”
laflarıyla aklanabilir mi?

Aslına bakarsanız 103 veya 104 emekli amiralin bir kısım gidişattan duydukları rahatsızlık gayet normal. Duysunlar. Zaten ortada bir siyaset var, siyasi kararlarla bir ülkenin yönetimi var ve bu yönetimin herkesi memnun etmesi mümkün değil, olamaz. Buna karşı çıkanların, bundan rahatsız olanların, bundan huzuru bozulanların dahi olması muhtemel ve bunların da kendi itirazlarını, rahatsızlıklarını dillendirmeleri kadar doğal bir şey olamaz. Neticede izlenen politikaların rahatsız olanlardan çok daha fazla insanı memnun etmesi sözkonusu.

Ancak normal olmayan şey emekli de olsa amirallerin tam da demokratik siyasete muhtıra izlenimi verecek şekilde oldukça titiz bir organizasyonla ve böyle bir zamanlamayla böyle bir harekette bulunmasıdır.
Türkiye elbette bugünkü şartlarda herhangi bir darbe ihtimalinden çok uzaktadır.
Bu harekete karşı sergilenen tepkiler bu darbe şartlarının var olmasından, dolayısıyla bu amirallerin bu hareketleriyle ima ettikleri tehdidi gerçekleştirebilme ihtimalinden kaynaklanmıyor.
Aksine zaten bu darbe tehdidini geçersiz ve imkânsız, kendileri açısından çaresiz kılan da bu tepkilerin kendisidir. Herhangi bir darbe teşebbüsünü aklından bile geçirenlere dünyayı dar etmeye, burunlarından getirmeye yetecek kadar canlı ve uyanık bir bilinç var bu ülkede artık.

Bu bilincin oluşması elbette bir günde olmadı, o kadar kolay da olmadı. Yaşanan ve ülkeye çok pahalıya mal olan darbeler karşısında bu halkta darbeyi en büyük şeytan olarak gören bir bilinç gelişti. Bu bilincin 27 Nisan 2007’de, 17-25 Aralık 2013’te ve 15 Temmuz 2016’daki darbe teşebbüslerine karşı nasıl ayaklandığını bütün dünya gördü, yaşadı.

Türkiye’de darbe karşıtlığı belli dönemlerde insanlarda gerçekten de “bir daha asla” hissi verecek düzeylerde bir gösterge ortaya koyuyor.
Ancak aslında 27 Nisan’dan da sonra ortaya konan bu göstergenin Türkiye’nin nesnel koşulu olduğu halde darbecileri o kadar da yıldırmadığı görüldü.
Çünkü unutmayalım ki, darbecilerin aklı başka türlü çalışıyor.
Daha önce de benzer bir vesileyle tekrarlamıştık.
“Darbelere karşı oluşan toplumsal bilinç iyi güzel de bunu bir de darbeciler bilse ve anlasaymış.
Hani akıl hastası kendini darı olarak gördüğü için bütün tavuklardan korkarmış ya. Tam tedavi olup hastaneden çıktıktan sonra kısa zamanda koşa koşa bir tavuktan kaçar halde geri döner hastaneye. Der ki,
“beni tedavi ettiniz ama tavuklar benim darı olmadığımı biliyor mu?”
Türkiye’de darbe için nesnel koşulların kalmamış olduğunu söylemek çok da önemli değil. Darbeciler başka bir dünyada yaşıyor ve muhtemelen halkın darbeleri kökten reddeden dünyasından çok uzaktalar. Hele demokrasiden yana umutları da yoksa böyle intihar saldırılarıyla kendilerini de harcamaktan çekinmediklerini görebiliyoruz.
27 Nisan’dan sadece bir gün önce darbeden bahsedenleri aklı hastası olarak nitelemeye hazır niceleri vardı. Aynı insanların o gece, henüz hükümet tarihi tavrını ortaya koymamışken, gece boyunca televizyonlara bağlanarak bu muhtıraya nasıl güzellemeler yaptıklarını ve ne kadar haklı ve hatta gecikmiş olduğunu ilan ederken görmedik mi? Aynı kişiler bu muhtırayla başlayan, ama AK Parti’nin son derece isabetli tavırların sonucunda işler tersine dönüşünce
olup bitenleri AK Parti’nin komplosu gibi değerlendirdiklerini de duymadık mı?
O günün çaresiz demokratlarının bu ülkeye bu
dejavu
yu sürekli yaşatmaktan neden bıkmadıklarını sormak gerekiyor. 104 amiralin yüzdüremediği darbe gemisini çaresiz demokrat laflarıyla yüzdürmeye çalışan CHP’liler bu
dejavu
nun hiç eksik olmayan son repliğini bu sefer de ihmal etmediler:
AK Parti bu bildirinin siyasi sonuçlarından faydalanıyor.
Kendi eyleminin muhalifinin işine yaradığını söyleyebilen biri siyasette ne yapar Allah aşkına?
Senin daha kendi eyleminden haberin yok. Hareketin, lafın, darben nereye dokunuyor farkında bile değilsin. Siyasette işin ne, behey çaresiz demokrat?
#Demokrat
#Darbe
#Emekli amiral
#15 Temmuz
3 yıl önce
Çaresiz demokratların darbe rüyası
Muhalif olmanın kendiliğinden bir erdemi mi var?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?