|
Çaykur neden zarar ediyor?

Çay hasadının başladığı bu günlerde bölgeye hayat veren, bütün ülke insanını yakından ilgilendiren, sudan sonra en çok tüketilen içecek olan çayla ilgili 3. yazımız.

İlk yazıda yaş çay fiyatlarını, sonraki yazıda yapısal problemleri (kısmen) ele almıştık. Bugün de devlet adına piyasada üretim yapan ve sektörü yönlendiren Çaykur’dan söz edeceğiz.

Çaykur, 233 sayılı Yasa'ya göre kurulmuş, “verimlilik ve kârlılık” esaslı faaliyette bulunan bir iktisadi devlet teşekkülü.
Bir süredir zarar ediyor
ve nedeni olarak Türkiye Varlık Fonu'na devri gösteriliyor (alakası yok).
2014-2017 yılları arasında kâr eden kurum, 2017 yılından sonra tekrar zarar etmeye (277,7 milyon lira) başlamış ve
2019 yılında zarar 635 milyon liraya çıkmış. 2020
faaliyet raporu açıklanmadığından (yasa gereği Nisan sonu yayınlanması gerekiyor-
5018 sayılı yasa ihlal ediliyor
) bu yılın
zararını bilmiyoruz.

Bilançoya bakıp satır aralarında Çaykur’un zarar nedenlerini irdeleyelim.

**

Kâr bir kurumun gelir-gider dengesinin, gelir lehinde olmasıdır.

Çaykur’un
tek gelir kaynağı, ürettiği kuru çay satışıdır.
Çaykur 2017 yılı Haziran'ından 2019 yılına kadar
kuru çay satışlarına hiç zam yapamamıştır.
Hatta
bir ara zam yapılmış
ama yukarıdan gelen baskıyla (vatandaş tepkisi dikkate alınarak) bu zam geri alınmıştır.
Oysa bu dönemde
yaş yaprağa
(kuru çayın hammaddesi-
ana maliyet unsuru
) sırasıyla
yüzde 16 ve 25 oranlarında zam yapılmıştır.
Enerji, işçilik ve diğer giderleri
de yaklaşık
yüzde 25 -35 civarında
artmıştır.
Yani kurumun üretim maliyetleri artmış ama birim
satış gelirini
artıracak kuru çay fiyatları
yerinde saymıştır.
Kurumun zarar etmesinin
en temel nedenlerinden biri
budur.

**

Yine Kurum son dönemlerde yıllık ortalama
730-750 bin ton civarı yaş yaprak alımı
gerçekleştirmiştir.
Yaş çayın bölge halkının tek geçim kaynağı olması,
halkı özel sektörün
düşük maliyetli çay alımından
korumak adına, kapasiteyi zorlayan alımlar
yapılmasına neden olmuş. Bu politika sonucu kuru çay stokları yüksek seviyede seyretmekte ve
stoklar ekstra maliyet
yüklemektedir.

Sadece kârlılık esasına dayalı faaliyette bulunan bir kurum olunsaydı alınacak çay miktarı çok daha düşük olacaktı. Üretici de özel sektöre, açıklanan yaş çay fiyatının çok altında ve uzun vadede bedelini aldığı çay satışı yapmak zorunda kalacaktı.

Satışlarını sürekli yukarıya doğru çekmeye çalışan Kurumun, 2017 yılı Haziranından 2019 Mayıs ayına kadar
kuru çaya bu maliyet artışlarını yansıtamaması finansman açığı (zarar)
olarak sürekli önüne gelmiştir.

**

Bilindiği gibi,
kuru çay üretildiği anda
paketlenmez. Taze olarak tüketildiği zaman buruk bir tat oluşacağından
bir müddet depolarda bekletilmesi gerekir.
Çaykur, üreticisini korumak adına, satın aldığı yaş yaprak bedellerini
takip eden ay sonuna kadar
ödemektedir. Bundan dolayı da üretici çayının tamamını Çaykur’a satmak istemektedir (özel sektör ödemeleri daha
düşük fiyattan ve çok daha uzun vadeye
yaymaktadır).

Satın alınan bu çayların paketlenip piyasaya sürülmesi yaklaşık 12 ayı, bayiye tanınan 3 aylık vade sonucu nakit dönüşü ile ortalama 15 ayı bulmaktadır.

Ödeme-tahsilat arasındaki zaman farkı ve sermaye yetersizliği Çaykur’u dış kaynak (bankalardan borç alma)
kullanmak zorunda
bırakmaktadır. Bu durum
zararın yaklaşık yüzde 60’ını oluşturan finansman-faiz gideri
olarak önüne gelmektedir.

**

Yine özel sektörün
ucuz maliyetli yaş yaprak alımları yanında, asgari ücret düzeyi ile işçi çalıştırması,
kampanya aralarında işçisini işten çıkartması gibi bir durumu varken, Çaykur işçisini 180 gün işten çıkartmadan ve devletin belirlediği zam oranları ile birlikte yüksek maliyetlere katlanarak çalıştırmaktadır.
Ayrıca kanunlarla mevsimlik çalışan
bu işçilerin
bütün yıl (iş akdi askıda olduğu6 aylık süre de dahil)
sağlık giderleri ödenmektedir.
Yani kurum, sosyal koruma sağlama adına özel sektörden çok daha
yüksek maliyetlerle çalışmaktadır
(çalışan verimliliğine, yani çalışan başına düşen üretime değinmiyoruz bile).

**

Özetlersek;

Yaş çay üreticisini, Çaykur’da çalışanları ve tüketiciye koruma,
kamu yararını gözetme adına baskılanan politikalarla
Çaykur
zarar etmektedir.
Zararı (aslında görev zararı bu) kendin karşıla denilerek kurum ticari bankaların kucağına itilmiştir.
Borç finansman nedeniyle zararın yüzde 60’a yakınını faiz ödemeleri teşkil etmektedir.
Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yaşayan nüfusun yüzde 90’a yakınının müstahsil, emekli veya çalışan olarak Çaykur’la ilişkisi söz konusudur. Bu nedenle
bölge insanını koruma, halkın göç etmesini engelleme adına
Çaykur’un
desteklenmesi
, iyi yönetilmesi için gerekli yönetsel (yasal mevzuat ve liyakatli kişileri yönetime atama) ve finansal desteğin verilmesi, faaliyet misyonu kesin çizgilerle belirlenmeli ve halka net olarak anlatılmalıdır.

Çaykur’un borç yükümlülüklerinden kurtarılması ve sonrasında yaş yaprak fiyat artışına endeksli kuru çay fiyatlarını düzenleyen bir sistemin getirilmesi (eşel mobil) kurumun ayakları üzerinde durabilmesinin ön koşuludur.

#Çaykur
#Doğu Karadeniz
#Ödeme
#Çay hasadı
3 yıl önce
Çaykur neden zarar ediyor?
Uçak düştü, kel göründü
Osmanlı"da da Susurluklar varmış
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar