|
Denizlere hâkim olan cihana hâkim olur

Türkler’in Denizler Fatihi Barbaros Hayrettin Paşa’nın ünlü sözüdür, “Denizlere Hakim Olan Cihana Hakim olur”. Gerçekten Osmanlı’nın Cihana hakim olduğu dönemler denizlere hükmettiği dönemlere denk gelmektedir. Günümüzde de ABD ve İngiltere gibi ülkeler deniz hakimiyeti sayesinde, dünyanın her coğrafyasında etkilerini sürdürmektedirler. Üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye ise yakın zamana kadar bırakın dünyayı kendi etrafındaki denizlerde bile ses seda çıkarmazdı. Ancak, 2000’li yıllardan sonra hem siyasi olarak hem ekonomi olarak güçlenen Türkiye’nin, Ege ve Akdeniz’deki gelişen olaylara paralel olarak buralarda kendini hissettirmeye başladığını görüyoruz.

Özellikle zengin enerji yataklarının keşfedilmesiyle 2000’li yıllarda Doğu Akdeniz bölgesine olan ilgi daha da artırdı. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’in en uzun anakara kıyısına sahip olması ve KKTC ile birlikte bu bölgedeki haklarına sahip çıkması birçok ülkeyi rahatsız etti. Özellikle Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de son yıllarda yaptığı askeri, siyasi ve diplomatik hamleler, başta Yunanistan olmak üzere bu bölgede emelleri olan birçok ülkenin tepkisini çekti.

Türkiye’nin hem bu rahatsızlıklara karşı haklılığını savunması hem de bizim alanlarımız içinde kalan enerji yataklarındaki aramalara müsaade etmemesiyse, Türkiye’nin denizde de güçlü bir konuma geldiğini göstermektedir.

Bunun son örneği, 27 Kasım 2019’da gerçekleştirilen Türkiye – Libya deniz sınırları mutabakat muhtırasıdır. Türkiye, BM’nin tanıdığı Trablus’taki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile yaptığı anlaşma ile Akdeniz’de yepyeni bir dönemi başlattı. Bu anlaşma Doğu Akdeniz’de enerji jeopolitiğini değiştirmesi açısından önemli sonuçlar doğurmaktadır.

Öncelikle, bu anlaşma ile Türkiye ile Libya arasındaki iş birliği gittikçe derinleşiyor. Bunun için UMH hükümetini sonuna kadar desteklememiz gerekmekte. Çünkü Türkiye’nin Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve enerji politikası açısından önemi yüksek olan bu anlaşma, Libya’nın ve diğer bölge ülkelerinin de faydasına. Şöyle ki;

Yunanistan’ın Doğu Akdeniz stratejisini engellemesi ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki yasal ve siyasi haklarını savunabilmesi için bu anlaşma çok yerinde olmuştur. Nitekim, Yunanistan’ın telaşa kapılarak 1977’den beri kabul etmediği İtalya deniz yetki anlaşmasını 9 Haziran’da imzalaması, anlaşmanın ilk önemli etkisidir. Böylece Yunanistan, baştan beri savunduğu adaların karasuları olması temel tezinden vazgeçmiştir.

Bu anlaşma sadece Türkiye’nin değil, Libya’nın da Doğu Akdeniz’deki hak ve çıkarlarının korunmasını sağlamıştır. Bu anlaşma ile Libya, daha önce Yunanistan’a kaptırdığı yaklaşık 36 bin kilometrekarelik bir bölgeyi geri kazanmıştır.

Bilindiği üzere, Libya’da önemli ve siyasi-ekonomik hayatta etkili bir Türk nüfusu bulunmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye’nin Libya’nın yeniden yapılanma sürecinde kilit rol oynaması bir zorunluluktur. Bu amaçla da geçen hafta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın önderlik ettikleri bir heyet Libya’nın başkenti Trablus’a gitti.

Görüşmelerde enerji, inşaat ve bankacılık alanında iş birliği konuları ele alındı. Bu görüşmelerin ardından;

Türkiye, dokuz yıldır süren savaşın yol açtığı yıkımın giderilmesinde Libya için neler yapabileceğini belirtti. Ülkenin çoğu bölgesi yıkıntı halinde. Ciddi bir altyapı ve üstyapı ihtiyacı var. Türk şirketleri bu çalışmaları hızlı bir şekilde yapabilecek tecrübeye sahip. Özellikle kentlerin tekrar imarı için müteahhitlik hizmetlerine hemen başlayabilecektir. Böylece Türk firmalarının geçmişteki alacaklarının tahsil edilmesi de mümkün olacaktır.

Petrol sahalarında sondaj faaliyetlerinin güvenliği için Türk gemileri destek verecek. Halen petrolünü çıkaramadığı için önemli ekonomik zorluklar yaşayan Libya’da Türkiye sadece deniz yetki alanlarında değil, karada da petrol çıkarma faaliyetlerine katkı sunacak. Türkiye savaş öncesi petrol ihtiyacının %20’sini bu ülkeden karşılıyordu. Petrol ithalatı açısından Libya, Rusya ve İran’a karşı ciddi bir alternatif ülkedir.

Türkiye’nin Trablus’ta banka sisteminin yeniden kurulmasına yardımcı olmak amacıyla Türk danışmanlar gönderilmesi konusunda da mutabık kalındı. Türkiye bu konuda tecrübeli bir ülke. Azerbaycan bağımsızlığına kavuştuğunda, oradaki Merkez Bankasının ve bankacılık sektörünün alt yapısının kurulmasında önemli çalışmalar yapmıştır. Aynı şeyi Libya’da da başarılı bir şekilde yapabilir.

#Barbaros Hayrettin Paşa
#Libya
#Türkiye
#Trablus
#KKTC
4 yıl önce
Denizlere hâkim olan cihana hâkim olur
Türkiye’nin tam ortasındaki devasa obruk
Sahici cümleler kurabilmek
Hakkında iki laf edilmeden gelip geçen bir yargı haberi
Koronavirüs sosyal devleti zorunlu hale getirdi
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1