Nar’ın yazdığı uzun editöryal giriş yazısının dışında bir de “İki Aşırılık Arasında Sıkışan Bir Devrim: Yemen” başlıklı bir makalesi var. Yemen’in bölgedeki farklı aktörlerin de dahil olduğu savaşın çıkmazı arasında sıkışıp kalmasını, bununla birlikte mezhep faktörünün devrimin seyrini ve aktörlerini tayin eden önemli bir muharrik olma boyutunu ele alıyor. Çalışmasında Yemen’in devrim öncesi tarihine dair kısa bir arkaplan sunduktan sonra devrim sürecini hazırlayan şartlar ve takip eden süreçte devrimin aldığı hali tasvir etmeye çalışıyor.
Gerçi son günlerde Tunus’ta seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın parlamentoyu askıya alması ve bütün yetkileri kendi uhdesinde toplaması yoluyla başlamış ve devam etmekte olan bir süreç var. Tunus’un karşı-devrimler adına düşürülmesi başlıbaşına önem verilen sembolik bir öneme sahip. Tam da bu yüzden geldiğimiz noktada darbeleri gerçekleştiren, finanse eden, komplocu maharetleriyle anti-demokratik süreçleri destekleyen BAE’nin yetkilileri oturup kalktıkları yerde Tunus’un da düşmesiyle birlikte demokratik İslami hareketlere karşı başlatmış oldukları savaşta mutlak zafere erişmiş olduklarını dillendiriyorlar.