|
Dostluk filmlerinden hayata ve insana bakmak

İletişim teknolojilerindeki gelişmeler medyanın dev yapılarını güçlendirirken, en azından kağıt üstünde medyanın yerelleşmesine, hatta kişiselleşmesine de kapı açtı. Bunun bir neticesi olarak bugün neredeyse her insan teki, kendi hayatından, kişisel dünyasından, kendi evinden, odasından dün kullanımı hiç olmadığı kadar basitleşmiş araçlarla dünyaya yayın yapar hale geldi. Çoğu zaman dünyanın bundan haberi olmuyor, o ayrı konu...

Çeşitliliğe bu kadar imkan veren bu araç zenginliğinin, bu yeni yaygın teknoloji çağının, yerelliğin bütün renkleriyle iletişim cangılında kendine yer bulabilmesine imkan vereceğine inandık önce. Aslında teknik olarak bu beklenti şeklen gerçekleşti de. Ancak medyadan insanlara yayılan kültürün ve insanlardan medyaya yönelen ilginin içerik ve niteliklerine baktığımızda bu işten tartışmasız şekilde global vasatın kazançlı çıktığını görüyoruz. Yerel renkler medyada kendine yer buluyor bulmasına ama neredeyse dünyanın bütün toplum ve toplulukları için egemen renkler yine global medyanın tasarım kartelasından seçiliyor. Çünkü baktığımız her yer aslında birer vitrin, ardından bir üretim şebekesi var ve baktığımız şeylerin kahir ekseriyeti bir endüstri mantığı ile kurgulanıp tasarlanıyor. İnsanlar, hangi toplumun ferdi olurlarsa olsunlar, aynı şeylere yöneliyor, aynı zevkleri ve ilgileri paylaşıyor, aynı tasarım ürünlerin fanı, kullanıcısı, müptelası oluyorlar. Belki de tarih boyunca başka hiçbir zaman, dünyanın biri bir ucunda, diğeri diğer ucunda yaşayan iki insanı, dili, kültürü, inanışı, ananeleri, hassasiyetleri kağıt üstünde çok farklı görünmesine rağmen birbirine bugün olduğu kadar benzememiş, bu kadar aynı kişi olmamıştı.

Bu durumun, başlangıçtaki beklentilerin aksine yerel olan, özgün olan, kişisel olan her türlü zenginliği tehdit edecek boyutta bir tehlikeye dönüştüğünü düşünüyorum. Bu gidişat belki insani çeşitliliğin ve yerel zenginliklerin sonunu getirmeyecek ama hayatımız için düşünsel ve duygusal seçenekleri çok fazla kısıtlayacak ve kültürel renk kartelasını da epeyce daraltacak. Bu kuşku yok ki, ciddiye almamız gereken çok boyutlu bir sorun...

Bu benzeşme hali bir tür aynılaşmaya yol açıyor. Ancak sanılabileceği gibi toplumları ve insanları birbirine yakınlaştırmıyor. Çünkü bu zoraki basınçla farklılıklar ortadan kalkmıyor, aksine sindirilmemiş, hayata katılmamış halleriyle katılaşıyor. Tepkiler de aynılaşıyor ve birbirini itiyor. Global vitrinde sunulan ürünler arasında hep aynı şeylere hayran, bağımlı, meyyal olan insanlar birbirlerine karşı aynı yumuşaklıkta olamıyor, çünkü birbirini tanımaya imkan ve zaman bulamıyor.

Son günlerde bana bu meseleyi düşündüren şey, bu yıl üçüncüsü düzenlenen Dostluk Filmleri Festivali’nde izlediğim kısa filmler, filmler ve belgeseller oldu. Pandemi şartları sebebiyle online olarak izlenebilen filmlerin büyük bir kısmını izleme imkanı buldum. İnsan hikayelerinin, toplumların bütün olarak ya da o bütünün kesit ve katmanlarındaki çarpıcı ayrıntıların, her insanın duygu ve düşünce dünyasındaki zenginliklerin ve bunların her birinin insanlık için asla paha biçemeyeceğimiz değerinin bir kere daha farkına ve ayırdına vardım.

Medyanın dolaşım mantığı içinde yerel hikayeler, bütün bu paha biçilmez değerlerine rağmen maalesef yeterince görünürlük kazanamıyor. Trendler, izlenirlik raporları, reyting ölçümleri gibi çok katı kurallar belirliyor medyanın kurallarını da içeriğini de. Bunun dışına çıkarak yeniden insana ve hayata çok daha zengin bir gökkuşağı kartelasından bakmak isteyenler özel fırsatları kollamak durumunda.

Bu sene ‘dostluk’ temasına çok uygun olarak Yunus Emre’ye ithaf edilen festival bana bu imkanı sağladı ve izlediğim birbirinden güzel filmler bana büyük keyif verdi. Festivalin başkanlığını yürüten sevgili Faysal Soysal başta olmak üzere, bu güzelliği ortaya koyan, bu rengarenk filmleri çeken, bir araya getiren ve seyrimize sunan herkese gönülden teşekkür ediyorum. Bu seneki festivali kaçıranların önümüzdeki sene aynı hataya düşmemelerini salık veririm.

#Dostluk
3 yıl önce
Dostluk filmlerinden hayata ve insana bakmak
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset