|
Düşmana, “düşman” diyemiyorlar: Neden acaba?

Bahar Kalkanı Harekâtı başarıyla sürerken, yurt sathında tüm camilerde Fetih Suresinin okunması, dualar edilmesi Cumhuriyet denilen kâğıt parçasını rahatsız etti.

Batı Putçusu Paçavra, dün manşetinden “Akıl ülkeyi terk etti” diye seslendi!

Paris’teki Charlie Hebdo’ya destek yürüyüşünün fotoğrafıyla birinci sayfasından “Haç” çıkaran “İslam Karşıtı” Cumhuriyet’ten bahsediyoruz…

“RAHATSIZLAR” CEPHESİ

Başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere içerideki bilumum Esad Seviciler İdlib’teki askeri harekâttan rahatsız!

Perinçek’inden Ertuğrul’una, Şam Rejiminin ne kadar muhibbi varsa; halen daha Esad Katiline “tek kelime dahi” edebilmiş değiller…

Devlet Bahçeli, dünkü konuşmasında bunların alayına şöyle seslendi:

Bre vicdansızlar! Bir kere olsun şehitlerimizin katillerine tepki gösterin…

Bir kez olsun milli itirazınızı seslendirin…

Korkmayın, düşmana düşman derseniz sadece ve sadece adam olursunuz! Bizim duruşumuz Türk milletinin duruşudur…

*

MHP liderinin, “İdlib’te ne işimiz var?” korosuna verdiği şu manidar karşılık da unutulmaz:

Misak-ı Milli coğrafyasında bir kuşun kanadı kırılsa, bir kuzu av olsa, bir mazlum feryat etse Türk milleti bunu mesele eder. Tavır gösterir. Bedelini de peşin ödetir
.”

*

Bay Kılıçdaroğlu ve benzerleri için “Misak-ı Milli Coğrafyası” diye bir şey yoktur!

İçerideki malum “Batıcı-Laikçi” Cephe;
açıktan söyleyemese de…

Mevzubahis coğrafyanın azılı düşmanlarımızın insafına daha doğrusu insafsızlığına terk edilmesini bir başka deyişle “bu coğrafyanın onların egemenlik alanında olmasını” istiyor!

*

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, Kritik Eşik olan İdlib meselesindeki kararlılığını ise yine Bahçeli’nin şu çarpıcı sözlerinde görmek mümkündür:

Siyaset ve diplomasi başardı, başardı: Aksi takdirde Türk Ordusu soluğu Şam’da almalı, zalim ve canavar Esad’ın kafasına çuvalı geçirmeli, kanlı ve kirli rejime son darbeyi indirmelidir
!”
UYKULARI KAÇTI

Yaklaşık dört milyon mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye’nin ısrarlı uyarılarına yıllardır kulak tıkayan “Medeni!” Avrupa, sadece ilk üç günde yüz binden fazla göçmen kapılarına dayanınca telaşa kapıldı, panikledi!

*

AVRUPA’NIN “ŞIMARIK
ÇOCUĞU” YUNANİSTAN…

Suriyeli göçmenlere göz yaşartıcı bomba atmak yahut onların botlarını zıpkınla batırmak suretiyle “Avrupa’nın hakiki yüzünü” cümle âleme gösteriyor!

*

İkinci Dünya Harbi sırasında savaştan kaçan Yunanlılar ile Nazilerin artı Sovyetler’in vahşetinden kaçan Avrupalıların “Suriye’de, İran’da, Gazze’de insancıl koşullarda misafir edildikleri” ve “savaşın ardından ülkelerine dönmüş oldukları” gerçeği; şu günlerde Avrupa devletlerinin kulaklarını çınlatıyor!

Ne ki, “insancıllığı!” oynayan Gaddar Avrupa’nın 80 sene kadar öncesinde yaşananları hatırlayacağı falan yoktur; çünkü işlerine gelmez…

Bunların insafı, vicdanı, insanlığı hikâyedir; yani çoktan tükenmiştir.

İÇERİDEKİ BATICILARIN
“MEDENİ” AVRUPA’SI

Türkiye’mize göçmenlerle alakalı verdiği sözleri itina ile “yerine getirmeyen” de, Suriyelilere insanlık dışı muameleyi reva gören işte bu “Acayip Medeni!” Avrupa’dır!

Bu insanlık dışı tavrı “bilinçli bir politika” olarak dikkatle uyguladılar…

Türkiye’mizin göçmenlere kapıları açmasından sonra acı gerçekler suratlarında “tokat” gibi patladı; “ikiyüzlülükleri” bir kere daha fena halde sırıttı!

Kapılarına dayanan göçmen sayısı
sadece yüz bin kişiyi aştığında;
yaşadıkları panik yahut korku bunların uykularını kaçırdı…
Peki ya, gelenler yüz binlere ulaştığında ve dahi
“milyonu bulduğunda
” ne yapacaklar, acaba?
Türkiye’ye yerleşen yaklaşık dört milyon mülteci ile birlikte Katil Rejimin ve Rusya’nın İdlib’teki kanlı saldırıları nedeniyle sınırımıza yönelen bir milyonu aşkın Suriyelinin varlığını
“bir an olsun”
akıllarına getirecekler midir?

*

Düzenbaz Angela Merkel’in malum titremeleri
şu sıralar
zirveye çıkmış olabilir!

“İdlib’te ateşkese ihtiyacımız var! Şu an Türkiye sınırında bulunan yüz binlerce Suriyeli için güvenli bölge şart!” demeye başladı, çünkü!

AYNI DERİN ADRES

Almanya’nın Hanau şehrinde 19 Şubat günü Türklere ait iki mekânı basan ve dördü Türk olmak üzere dokuz yabancı kökenliyi katleden, ardından da intihar eden “Neo Nazi” maskeli Katil Tobias’ın cinayetlerde kullandığı Çek yapımı silah…

2000 ile 2007 yılları arasında 8’i Türk 10 kişiyi öldüren
NSU
’nun kanlı saldırılarda kullandığı silahla aynı marka (Ceska) çıktı!

Yani, nedir? “Neo-Nazi” kılıfı altındaki tetikçileri istihdam eden Alman derin devletidir; Almanya’daki Gladyo’dur!

#Bahar Kalkanı Harekâtı
#Beşşar Esad
#MHP
#Kemal Kılıçdaroğlu
#Rusya
#Yunanistan
4 yıl önce
Düşmana, “düşman” diyemiyorlar: Neden acaba?
Britanya’daki referandum ve AB’nin geleceği
O olmalı!
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti