Neymiş efendim, TRT’deki canlı yayın aslında canlı değilmiş, yayın esnasında Çankaya Köşkü’nün pençelerinden içeriye ışık huzmesi giriyormuş! Karşısında oturan gazetecilerin ne iş yaptığını bile bilmiyormuş! Falanmış, filanmış.
Olanca şeffaflığı ile gazetecilik yapan biriyim. O kadar.
Ancak, bu “eskimiş kalem” ve şürekasının huyları böyle! At yalanı, biri inanır nasıl olsa diye bakıyorlar.
İşte hodri meydan. Ey “eskimiş kalem”, senin yalanını yüzüne vuruyorum. Varsa bir cevabın yayınlamaya da hazırım!
Bir minik kuşun sadece bizim kalbimizi yumuşatmadığını gördüm
- TRT ekranlarından yayınlanan programda “Hayvan hakları yasası” ile ilgili sorum ve o esnadaki diyalogların sosyal medyada gündem oldu!
- Konunun siyak ve sibakını bazıları bilerek görmezden geldi.
- Sanki, Cumhurbaşkanımızın “hayvan hakları” konusunda hassasiyetinin olmadığı gibi bir imaj oluşturulmak istendi.
- Hakkaniyetli olmak gerekir. Bu konuda, işin talimatını veren de takibini yapan da Cumhurbaşkanımız. Ancak canlı yayında, “doğal” bir şekilde gelişen diyalog sadece“Sen mi öldürdün”cümlesine indirgendi.
- Erdoğan’ın, bir canlının ölümünden üzüntü duymadığı yalanı türetildi.
- Cumhurbaşkanımıza haksızlık yapılmıştır. Konunun doğrudan tarafı olarak o diyaloğun ilgili bölümünü buraya bırakıyorum:
- “Hayvan hakları yasası”nın hangi aşamada olduğunu sorarken, “Hayvanların kalbimizi yumuşatmada insanlardan daha etkili olduğunu” da söyledim. Bunu üzerine, Cumhurbaşkanımız,“Sende kaç tane hayvan var”diye sorunca,“Geçen haftaya kadar iki taneydi ancak şimdi bir”dedim. Cumhurbaşkanımız o an“Öldürdün mü!”diyerek hayretini ifade etti. “Ben öldürmedim…Çocukların haberi yoktu, şimdi haberi oldu”dediğimdeyse,Cumhurbaşkanımız, “Hasan yapma…!” diyerek üzüntüsünü beyan etti ve “Sende muhabbetti ama maalesef bir tanesi öldü”diyerek üzüntüsünü bir kez daha paylaştı.