|
‘Faiz karşıtlığı için insan olmak yeter’(2)

Geçen hafta Prof. Dr. Mehmet Yazıcı hocanın 1999 yılı basımı ‘Faiz’ kitabını değerlendirmeye başlamıştık.

Kitaptan önce de hocanın eylem ve söylemlerinden bahsederek kitabın yazarının yetkinliğini ve duruşunu ortaya koymaya çalıştım.

Kitapta Hoca muhasebe dili ile
faizin
kapitalist toplumlarda
elit azınlığın sömürü aracı
olduğunu ispatlamaya çalışıyor.
Hemen birileri ‘biz bunu zaten çıplak gözle görüyoruz’ diyebilir ama hoca bunu daha somut, özellikle de
maliyet hesaplamalarıyla gözler önüne sermektedir.

Hocanın yaptığı değerlendirme daha çok bir mikro bakışı yansıtıyor.

Kitaptan alıntılar yapalım.

**

Kitapta yer alan, “Faiz bir maliyet unsuru değildir. Ancak maliyet unsuruymuş gibi maliyetlere eklenir, satış fiyatını artırır, tüketiciye yüklenir. Böylece toplum sömürülür. Bu görüşe ‘Faizin toplumu sömürme kuramı’ denir. Bunu kanıtlamak için bilimsel delil aranmış, kutsal kitaplardan da delil gösterilmeye çalışılmıştır” ibaresi net yazılım amacını ortaya koymaktadır.

“Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır (Bakara suresi 275)”.

Alışveriş nitelikleri farklı iki şeyin değişimidir.

Faiz verilen şeyin tıpkısının geri alınmasıdır.

Ticaret, yani alışveriş ve onun sonucu gelir, yani kazanç helaldir. Faiz haksız kazançtır. Toplumu sömüren bir araçtır.

**

Faiz üretimi, tüketimi, yatırımı, enflasyonu, gelir-servet dengesini, girişimciliği, ortaklıkları menkul kıymet borsasını ve daha birçok iktisadi olguyu etkiler.

Faizin alış, üretim ve satış maloluşuna
(maliyetine) karşılıksız ve haksız olarak, her aşamada kat kat
eklenmesiyle fiyatların artması söz konusudur.
Tüketici olduklarından dolayı
sömürülen büyük bir kitlenin yanında
emeksiz, karşılıksız gelir sağlayan, dahası
faiz aracılığıyla halkın büyük kesimini sömüren kişiler
oldukça o toplumda barışık bir düzen kurmak mümkün değildir.

Böyle bir düzeni korumak için güçlü ve zenginleri destekleyen vergi yasaları, koruma ve teşvik yasaları yapılır. Bu yasalarla zengin daha zengin, fakir daha fakir olur.

Faiz ve faizciliği koruyan yasalar yapay ve baskı yasalarıdır.
Doğal olmayan baskı yasaları ile toplum düzeni sağlanamaz.
Sonuçta
toplumda işsizlik, vergi kaçırma, kayıt dışı ekonomi, rüşvet, vurgun, hırsızlık, yasadışı direniş gösterisi gibi olayları artar,
toplum düzeni bozulur.

**

Kitapta; bir örnek fabrika alınarak üretim gereçlerinin, imalat sürecinin, nihai ürünün toptan ve perakende satış süreçlerinin her aşamasında işletmelerin borç sermaye kullanmasıyla
yüklendikleri faiz
adım adım gösterilmiştir.

Bir kazak fabrikası örneğinde, faiz maliyetinin (borç sermaye ve gereç tedariki faizi) toplam maliyetin yüzde 60’a yakınını teşkil ettiği muhasebe kayıtlarıyla ortaya konulmaktadır.

**

Para devletin simgesidir.

Para mübadele içindir,
faizle artmak için değil.

Devletin simgesi olan bir nesneyi bir mal gibi özel kişi ve kurumların eline verip “al bunu sat, değiştir, para kazan, bunu bir haksız kazanç aracı yap”, demek hatadır.

Bugünkü
faizci toplumların mutsuzluğu
buradan geliyor.

Bu tür toplumlarda insanların tembelliği ve hasedi, gelir dağılımının ve mülkiyetin dengesizliği, kargaşa ve benzeri düzen bozuklukları hep bu faizden kaynaklanır.

Faizin dayanağı paradır, sermaye değildir.
Para
özünde değer taşımaz, saymaca değeri olan
yapay bir nesnedir.
Paranın değerinin kendi kendine artışı doğal değildir.
Faizsiz üretim çok daha ucuza mal olur,
uluslararası rekabet kolaylaşır ve
enflasyon olmaz
(faizin maliyet kanalıyla enflasyona neden olduğu ima ediliyor).

**

Kapitalist toplumlarda karmaşık vergi sistemi nedeniyle
herkesin vergi kaçakçısı olduğu
gibi, denetimsiz para, kredi ve kambiyo işlemleri nedeniyle de
herkesin faizci olduğu
sonucuna varılmıştır.
Servet vergisi
salmadan ve
faizi yasaklayıp kaldırmadan
hiçbir devletin yurttaşlarının mutluluğa kavuşamayacağı
iddiasını görüyoruz
kitapta.
Faizi meşru sayan,
dahası özendiren
toplumlarda
gerçek
barış, huzur ve adalet sağlanamaz.
Öyle bir toplumun devleti de
Müslüman ülkesi ya da İslam devleti kabul edilemez.
Allah’a
ve hesap gününe
inananlar özgür olur,
doğru ve dürüst
olur.
Herkese eşit
davranır.
Kul hakkı yemez.
Hakla batılı ayırır. Kısaca
ahlaklı
olur
. Çünkü böyle bir kişinin iç dünyası her an manevi denetim altındadır.
Her an Kirâmen Kâtibîn, denetimlerini sürdürürler.
Hoca nihai olarak
“İncil’in, Tevrat’ı
n ve Kur'an'ın faizi
haram kıldığını,
yasakladığını’ ifade etmekte ve
‘faize karşı olmak için dindar olmaya gerek yok, insan olmak yeter’”
demektedir.

Kitap, birtakım kısa önerilerle tamamlanıyor.

#Faiz
#Mehmet Yazıcı
#Kapitalizm
#Maliyet
#Allah
3 yıl önce
‘Faiz karşıtlığı için insan olmak yeter’(2)
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset