|
Generallerin bildirileri ve muhafazakâr muhalefetin coğrafyaya yabancılaşması

Fransız, Alman ve ABD’li generaller bildiri yayımlayarak hükûmetleri belirli bir anlayışa çekmek istediklerini gösterdiler. Fransız generallerin bildirisinde yer alan İslam dünyasına yönelik ifadelerin farklı açılardan analiz edilmesi geleceğe yönelik tahminler açısından önemlidir. Batı’da askerlerin siyaset üzerinde etkili olmadığı gibi propaganda cümlelerine geçmişte itibar ediliyordu fakat artık o dönemler geride kaldı. Generallerin bildirisi bizde belki de Avrupa ve ABD’de olduğundan daha fazla şaşkınlığa sebep olmuştur. Yayımlanan bildiriler hem İslam coğrafyasını hem de Avrupa ve ABD’de yaşayan Müslümanları tehdit olarak göstermektedir. Generallerin yeni bir tutum ile siyasete seslenirken sivil hayata müdahale etmediklerini söyleyemeyiz. Bilakis yeni bir düşünme biçimi oluşturmak istediklerini dahi söyleyebiliriz. Çünkü bildirilere imza atanlar arasında İslam coğrafyasında bizzat Müslümanlarla savaşan askerlerin olması, yayımlanan metinlerin inandırıcılık değerini arttıracaktır. Nitekim bazı Avrupa devletleri, ilk defa, resmî binalarına İsrail bayrağı asarak İslam coğrafyasına karşı tutumlarını açıkça göstermiş oldular.

Marc Ferro, “Sömürgecilik Tarihi” adıyla Türkçeye tercüme edilen kitabında Raoul Girardet’nin şu cümlesini aktarır: “Ordunun bir kısmı ‘sömürgecileştiği’ gibi kamuoyunun bir kesiminin gözünde de sömürgeci düşünce askerîleşiyordu.” Girardet, Fransa’nın Cezayir’i işgalinden sonra ortaya çıkan durumu tartışırken bu cümleleri sarf ediyor. Ferro, Emir Abdülkadir ile savaştan sonra Fransız ordusunun, kendisini, Cezayir ile özdeşleştirdiğini söyler. Bu konunun Fransa açısından birtakım olumsuz sonuçlar doğurduğu, özellikle Fransız ordusunda Cezayir’in kolonileştirilmesi için savaşan askerlerin hâkimiyet kurduğu da dile getirilmiştir. Bunun bir sonucu olarak Fransa’nın askerlik stratejilerinde önemli değişiklikler olduğu ve Birinci Dünya Savaşı’nda Almanlara karşı onur kırıcı bir mağlubiyet yaşadıkları ifade edilmiştir. Fransızların Almanlar karşısındaki mağlubiyeti hakikaten bir uzmanlık meselesidir. Biz sadece okuduklarımızdan bir parça aktarmış olalım. Fakat Cezayir’in kolonileştirilmesinden sonra Fransız ordusunun kolonyalist, Fransız kamuoyunun da askerîleşmesi üzerinde durulması gerekli bir meseledir.

Avrupa dillerinde yazılan kitaplarda “colonialism” kelimesi geçmesine rağmen Türkçede sömürgecilik kavramı kullanılmaktadır. Oysa kolonyalizm ve sömürgecilik kavramları iki farklı duruma işaret eder. Türk aydını bu iki kavram hakkında da ideolojik bir körlükle malul olduğu için gerçekliği zaman ve mekân şartları içinde kavramaktan uzak düşüyor. Hâlbuki Filistin, Libya, Azerbaycan, Suriye ve Irak Avrupalı ve ABD’li generallerin ilgi alanına emperyalist idealler doğrultusunda girmiyor. İsrail yerleşimcileri, yayılmacı ideolojiye gönülden bağlıdırlar. Generaller de bu ideolojiye gönülden bağlı olduklarını göstermiş oldular. Avrupa’da ve ABD’de yaşayan Müslümanlar için sorunlu bir durumdan bahsedebiliriz. Sömürgecilik kavramının gösterdiği anlamdan çok daha ileri boyutta toprak ve nüfus sorunları ile yüz yüze olunduğunu görmemiz gerekir.

Muhafazakâr Türk aydını ya da daha keskin bir ifade ile “muhafazakâr muhalefet”, FETÖ’yü dinî bir mesele olarak görmekten vaz geçmedi. Bu, “sol muhalefet” için de geçerli bir durumdur. Onlar da “Yeşil Kuşak” ve “Büyük Ortadoğu Projesi” gibi kavramlarla düşünmekten vaz geçemiyorlar. FETÖ gibi bağımlı yapıların İslam coğrafyasından koparak Avrupa ve ABD’de kendilerini yeniden var ettikleri açıktır. Bu da büyük bir nüfus hareketidir. Ama bu yapıların koloni kurdukları söylenemez. Bu yapılar da İslam coğrafyasında genişleme eğilimi gösteren yeni kolonyalizm ile doğrudan bağlantılıdır. Dolayısıyla bunların yüzü de Doğu’ya dönüktür ve Doğu’daki topraklar için mücadele etmek zorundadırlar.

İsrail’in genişleme hırsını Yahudi ve Hıristiyan ilahiyatının kavramları ile açıklamak elbette her yönü ile yanlış değildir. Siyonizm’in temel kavramları Yahudi ilahiyatına dayanır. Osmanlı ülkesinin bir parçası olan Filistin’de Avrupalı yerleşimcilere koloniler oluşturmak için Hıristiyan ilahiyatında büyük değişikliklere gidenler de Avrupalı ve ABD’lilerdir. 19. yüzyılda Avrupa kolonyalizmi “medenileştirme misyonu”nu bir ideoloji olarak benimsemişti. Günümüzde ise Haçlı Seferleri’nde olduğu gibi yeniden dine yöneldiklerini söyleyebiliriz. Bu açıdan “yeni dinî hareketler”i yeniden ele almak gerekir. Muhafazakâr muhalefetin coğrafyaya yabancılaşması sıradan bir olay değildir.

#General
#Bildiri
#Muhafazakar
#Muhalefet
#Coğrafya
il y a 3 ans
Generallerin bildirileri ve muhafazakâr muhalefetin coğrafyaya yabancılaşması
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi